Bilim insanları ve doktorlar, COVID-19 Pandemisi sırasında normal hayata en kısa sürede dönmek için yöntemler bulmaya çalışıyor. Ancak, birçok belirsiz durumun yaşandığı bu süreçlerde hangi yöntemin daha doğru olacağı konusunda bazen riskli kararlar vermek durumunda kalabiliyoruz.

Nisan'ın 2. haftasında, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki laboratuvarlar, COVID-19'a neden olan SARS-CoV-2 adlı koronavirüse karşı antikor saptamak için yüzbinlerce insana antikor testi uygulamaya başladı.

Ancak bu durum bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Tartışmanın nedeni ise, PCR bazlı testlerde "virüse ait" genetik sekanslar tanımlanabilmektedir. Oysa antikor testinde, vücudun virüse karşı oluşturduğu bağışıklık sistemi tepkisi ölçülmektedir. Yani saptanacak olan antikorlar, bireyin bağışıklık durumuna göre derecelenmekte olup daha detaylı bir yorumlama gerektirmektedir.

Aşağıda, yeni koronavirüsün tanısında kullanılan laboratuvar testleri görülebilir:

covid 19 laboratuvar tanisi (1)

Antikorlar, kişinin o anda koronavirüs ile infekte olup olmadığını gösterebilse de bazı araştırmacılar, bu testin PCR testlerinin mevcut olmadığı ortamlarda yararlı olabileceğini iddia etmektedir. Şu sıralar koronavirüse dair en fazla merak edilen konu, COVID-19'dan iyileşen kişilerde oluşan antikorların, koronavirüsle tekrar enfekte olmaya karşı koruyup korumadığıdır.

Amerika’daki birçok klinik ve laboratuvarlarda pandemiye karşı mücadelede antikor sonuçlarının ölçeklendirme çalışmaları yapılmaktadır. Ancak bu belirsizlik ortamında elde edilen sonuçların mücadelede ne kadar etkili olacağını öğrenebilmek için yüzbinlerce dolarlık yatırımlarla adeta bahisler yapılmaktadır.

Artan vakalar sonrasında Amerika Birleşik Devletleri, dünyanın COVID-19 merkez üssü olmuştur. Eğer antikor testine ilişkin bahisler işe yararsa, sonuçlar pandemi ile mücadelede önemli bir model oluşturacağı düşünülmektedir.

Seattle'da bulunan Washington Tıp Fakültesi klinik-viroloji bölümü direktörü Keith Jerome antikor çalışmalarıyla ilgili olarak şunları söylüyor. “Her sorunun cevaplanmasını beklersek aylarca hazır olamayacağız. Sadece mükemmele odaklanıp, iyiyi yok saymamalıyız. Bir an önce harekete geçmemiz gerekiyor.”

Enfeksiyonu gösteren hızlı test

Mart ayının ortalarında CareLife Medical'deki enfeksiyon hastalıkları epidemiyoloğu Rashid Chotani, ofisinde hızlı antikor testleri uygulamaya başladı. 10 dakikada sonuç veren ve bir damla parmak ucu kanıyla çalışılan bu hızlı test ile sağlık çalışanları, inşaat işinde olanlar gibi temel çalışanlar ve hastalığı olanların aile üyelerine uygulandı. COVID-19 riski taşıyan ancak belirtisi olmayan bu insanların taranmasındaki neden ise bu kişilere PCR testi yapılmayacak olmasıydı (PCR testi Amerika’daki birçok hastanede sadece belirtisi olan kişilere yapmaktadır).

Genel olarak, bağışıklık sistemimiz istilacılarla savaşmak için farklı antikor dalgaları üretir. Ig M (immünoglobulin M) adı verilen ilk dalgalardan biri, bir koronavirüs enfeksiyonundan yaklaşık 4-10 gün sonra üretilir. O nedenle antikor testi enfeksiyonu çok erken dönemde kaçırabilmektedir. Chotani, bu durumun sıkıntısını şöyle anlatmaktadır: “3 hafta önce antikor testi pozitif gelen birinin doğrulama testi (ikinci test) de pozitif geldi. Daha sonra burun sürüntüsü ile resmi bir PCR test ile sonucu doğrulamak istedik. Testin sonucunu 2 gün kadar beklemek gerekti ve biz bu süre içerisinde doktorlara tedavi etmemesini tavsiye ettik. Maalesef bu durum, ikilemdi.”

ABD hastanelerinin birçoğunda, belirti veya pozitif PCR testi olmadıkça doktorlardan COVID-19 tedavisi istemek kurallara aykırıdır. Ancak birçok sağlık çalışanında bu kural gerginlik yaratmaktadır. Çünkü semptom (belirti) göstermeyen koronavirüs enfeksiyonlarının oranı % 40 civarında olabilmektedir. Buna rağmen Chotani, hızlı antikor testlerinin, çalışanlarına PCR taraması yapılamayan işyerlerinde virüsün yayılmasını önlemeye yardımcı olabileceğini öne sürmektedir.

koronaviruse karsi gelisen antikorlar (1)

İkilem yaratan bir başka sorun ise hızlı antikor sonuçlarının yanlış sonuç verebilmesidir. Üretici Boston Biopharma'ya göre, Chotani'nin kullandığı testin % 2 oranda yanlış pozitif (hasta olmadığı halde "hasta" demek); % 15 oranla yanlış negatif (hasta olduğu halde "hasta değil" demek) sonuç vermektedir. Son 1 ay içinde yaklaşık 70 antikor testi geliştirilmiş olsa da FDA bunların hiçbirine henüz onay vermemiştir. FDA ve Dünya Sağlık Örgütü, virüsle ilişkili olan bir vakayı "doğrulamak" için PCR tabanlı testlerin kullanılmasını önermektedir.

Ancak kesin tanı için PCR testlerine dayanmak da tartışmalıdır. Çin Klinik Rehberi, IgM pozitifliğini koronavirüs akut enfeksiyon göstergesi olarak sayılması konusunda güncellenmiştir. Uzmanlar, birçok salgında durumun aciliyeti, PCR testlerinin eksikliği ve testlerdeki potansiyel yanlışlıklar nedeniyle bu tür kusurların yaşanılabileceğini söylemektedir; örneğin ilk PCR test duyarlılığı %30-60 arasında bildirilmiştir. Boston'daki Harvard Tıp Okulu'nda salgın müdahale uzmanı Ranu Dhillon, test sonucunda IgM pozitif gelen birisinin aksi ispatlanana kadar enfekte kabul edilip, evinde izole edilmesi gerektiğini söylemektedir. Bu nedenlerle COVID-19 tanısında en uygun yöntemin, akciğer bilgisayarlı tomografisi (BT) olduğunu söyleyen araştırmalar da mevcuttur.

Koruyuculuğu gösteren tarama testi

Bağışıklık sistemi, bir enfeksiyon geçtikten sonra belirli bir virüsü hatırlayan bu antikor sınıfını yavaşça üretir. Bazı hastalıklarda, bu virüsle karşılaşan IgG antikorları, hücrelere zarar vermeyecek şekilde virüsü zarar veremeyecek duruma getirir. IgG (immünoglobulin G) adı verilen ve bağışıklık tepkisiyle üretilen bu antikor IgM’den sonra oluşan ikinci antikor dalgasıdır.

COVID-19'a karşı bağışıklık testi, kişinin tekrar hastalanmasını engelleyen, koruyucu antikorları göstermektedir. Bazı merkezlerde yüksek enfeksiyon riski altındaki sağlık çalışanları arasında IgG pozitif testi olan kişilerin yeniden COVID-19 alma riskinin düşük olup olmadığını gözlemlenmektedir.

Bir başka araştırmada, ayrıca IgG pozitif kan örnekleri üzerinde saptanan antikor seviyeleri, ELISA adı verilen daha karmaşık bir testle ölçülmektedir. Çalışmada IgG antikorlarının koronavirüsün bir hücre kültüründeki hücreleri enfekte etmesini ne derecede engelleyebildiğini değerlendirilmesi istenmektedir. Araştırmacılar bunu başardıklarında, örnekleri veren bireylerin kanlarından plazma elde ederek COVID-19'lu kişilerin tedavisine yardımcı olabileceğini düşünüyorlar.

Aynı zamanda Michigan, Detroit'teki Beaumont Health'deki araştırmacılar EuroImmun'dan bir ELISA tanı testi kullanarak 38.000 doktor, teknisyen ve IgG antikorları için diğer hastane personelini taramaktalar. Bu test, koruma için belirli bir antikor seviyesinin gerekli olup olmadığını öğrenmelerini sağlayacaktır. Antikor durum çalışmaları dünyadaki birçok merkezde tüm hızıyla devam etmektedir. Bazı uzmanlar antikor test sonuçlarının yanlışlıklara ve karışıklığa neden olduğunu düşünmektedir.

Antikor testleri, bilim insanlarının kişilikleri için bir turnusol testi olarak görülebilir (turnusol kağıdı çözeltilerdeki asit ve bazları ayırt etmekte kullanılır kullanılan kimyasal ayıraçlardan bir tanesidir). Ancak yaşanılan belirsizliğin bilimsel süreçlerin doğasının bir gereği olduğunu bilmek gerekmektedir.

Kaliforniya'daki Stanford Üniversitesi'nde bir immünolog olan Scott Boyd ise şunları söylüyor. “Bazı insanlar çok fazla bilgiye sahip olmadığımız için son derece rahatsızken, bazıları ise bu durumun şuan yapabileceğimizin en iyisi olduğunu söylüyor. Biz her şeye rağmen bir şeyleri yapmaya devam etmeliyiz.”

*

- İlgili konu: Koronavirüs salgınında kan ürünleri ve KONVELESAN PLAZMA tedavisi hakkında ne bilmeliyiz?

*

- TÜM KORONAVİRÜS YAZILARIMIZ *