Prostat kanseri hücrelerinin en önemli tetikleyicisinin testosteron olduğunu öne süren neredeyse 80 yıllık klasik bakış, testosteron replasman (yerine koyma) tedavisinin (TRT), robot yardımlı radikal prostatektomi uygulanan bazı erkekler için sonuçları önemli ölçüde iyileştirdiğini gösteren bir çalışma ile ciddi bir darbe aldı.

Bu bilgi, prostat kanserinin ana tedavisi için radikal prostatektomi uygulanan 824 hastada yapılan bir çalışmadan geliyor. Ameliyat öncesi serbest testosteron düzeyi düşük olan 152 kişilik hasta grubuna, ameliyat sonrası cinsel fonksiyon iyileşmesi için testosteron replasman tedavisi (TRT) verildi.

Araştırmacılar sürpriz olarak, bu hasta grubunda cerrahiden sonra 1 yıl içinde daha az biyokimyasal hastalık tekrarı (PSA artışı) gözlendiğini ortaya koydu. Dahası, testosteron kullanımı, standart tedaviye kıyasla kanser nüksünü (tekrar) ve progresyonunu (kötüleşme) geciktiriyordu.

Bulgular, 1940'lı yıllara dayanan bir dogmaya doğrudan aykırıdır: "Prostat kanserli erkeklere testosteron vermezsiniz!"

Buradaki endişe, testosteronun prostat kanseri hücrelerinin büyümesini hızlandıracağı ve aslında standart prostat kanseri tedavisinin, androjenleri baskılayarak "kimyasal hadım" ile testosteron seviyelerini düşürmeyi amaçlaması olmuştur.

Çalışmanın araştırmacısı Maxwell Towe, "Testosteron replasmanının, ameliyat öncesi testosteron seviyesi düşük olan hastalar için güvenli ve muhtemelen faydalı olduğuna dair artan kanıtları genişletmemiz gerekiyor." dedi.

Açıkçası, testoteron yerine koyma tedavisi fikri için doğru hastaların seçimi hayati önem taşıyor, ancak doğrulanırsa bunun yaşam kalitesi üzerinde ciddi faydaları olabilir. Ölüm oranını azaltma olasılığı beklenmeyen bir bonus olacaktır.

Çalışma Avrupa Üroloji Birliği (EAU) 2019 Kongresi'nde sunuldu.

Toplantıdan önce yapılan bir röportajda, Prof. Dr. Thomas Ahlering, yapılan çalışmanın gerekçesini açıkladı:

"Her şey aslında görmekte olduğum hastalarımın cinsel yaşamlarının kötü kötü olduğunu farketmemizle başladı. Bunun nedenini araştırmaya ve 2009'dan itibaren herkesin total ve serbest testosteron değerini ölçmeye başladım." dedi.

Ahlering, hormonun biyoaktif formunun serbest testosteron olduğunu açıkladı. Kendisi ve meslektaşları, düşük seviyedeki serbest testosteronun, yüksek dereceli prostat kanseri için bağımsız bir risk faktörü olduğunu da ayrıca gösterdi.

Testosteronu Azaltmak mı Normal Seviyede Tutmak mı?

Prostat kanserli erkeklere testosteron vermek, prostat kanseri için hormonal terapinin öncüsü ve 1975 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi Dr. Huggins’e göre, ateşe benzin dökmek gibi bir şeydi.

Bununla birlikte, son yıllarda Ahlering ve ekibi ve diğer araştırmacılar, bazı erkekler için, özellikle ameliyat sırasında hipogonadal ve düşük riskli hastalığı olan kişilerin, testosteron yerine koyma tedavisinin güvenli olabileceğini öne süren kanıtlar bulmuşlardır. Hatta savunucularına göre bu, güvenli olmanın ötesinde yararlıdır, çünkü kas kütlesini arttırır, lipid profillerini geliştirir, libido ve cinsel performansı arttırır. Ahlering, "Bu bir kazan-kazan gibi görünüyor." dedi. 

Çalışmanın Detayları

Araştırmacılar, prostat kanserinin ana tedavisi olarak robotik radikal prostatektomi uygulanan 824 hastayı takip etti. Tüm hastalar için ameliyat öncesi testosteron ve cinsiyet hormonu bağlayıcı globulin düzeyleri belirlendi; serbest testosteron düzeyleri prospektif (geleceğe dönük) olarak takip edildi.

Bu erkeklerin yaklaşık beşte birinin (152 hasta, %18) ameliyat öncesi serbest testosteron seviyeleri düşüktü ve bu hastalara, ameliyat sonrası cinsel fonksiyon iyileşmesi için testosteron verildi. Hastalar takip süresince veya biyokimyasal nüks (PSA yükselişi) zamanına kadar testosteron yerine koyma tedavisi alan grupta kaldılar.

Ortanca 3.1 yıllık bir takipten sonra, araştırmacılara göre büyük bir sürpriz sonuç elde ettiler: testosteron uygulananların biyokimyasal nüks riski göreceli olarak %53 daha az idi.

Ek olarak, biyokimyasal nüks zamanı için ikincil bir analizde, testoteron tedavisi, kanser tekrarı süresini ortanca 1.5 yıl uzattı.

Towe verdiği demeçte, "Umudumuz bunu randomize bir klinik araştırmaya götürmek ve böylece testosteron replasman tedavisinin prostat kanseri olan erkeklere yardımcı olacağı hipotezini etkin bir şekilde test edebilmemizdir." dedi.

Çalışmaya dahil olmayan ürolojik bir cerrah, bulguların hastalarında görülenleri yansıttığını söyledi: "Hipogonadal (düşük testosteron seviyeli) durumu olan hastaların kanser prognozunun (hastalık gidişatı) daha kötü olduğunu gördük, çünkü yüksek dereceli kanserleri var ve ileriye dönük olarak prognozu kötü olan hastaların daha fazla biyokimyasal nüks yaşamaktalar." dedi.

Yorum

Sonuç olarak, günümüzde çoğu hastanın erken evrede tanı aldığı ve 5 yıllık sağkalım oranları %95’leri bulan prostat kanseri gibi bir hastalıkta, yaşam kalitesi ve cinsel fonksiyonlar göz ardı edilemez. Her ne kadar testosteron hormonu, prostat kanseri hücreleri için bir büyüme faktörü gibi çalışsa ve erkeklik hormonu baskılayıcı tedaviler, prostat kanseri için önemli bir yer tutsa da, tanı anında düşük testosteron seviyelerine sahip hastalar, ana tedavi sonrası yaşam kalitelerini artırmak için testosteron yerine koyma tedavisi için uygun bir aday olabilir.