5G mobil ağı 2019 yılında dünyada bazı şehirlerde kullanılmaya başlandı ve özellikle yeni tip koronavirüs salgını ile birlikte bu yeni teknolojinin sağlık riski oluşturup oluşturmadığı konusunda sorulara yol açtı. Şu an bu teknoloji Avrupa'da 40 civarı şehir, ABD'de birçok şehir, Çin, Güney Kore, Güney Afrika ve Avustralya dahil olmak üzere 34 farklı ülkede aktif şekilde kullanılmakta. Ülkemizde altyapı çalışmaları ise devam etmekte.

5G hakkında sağlık endişeleri nelerdir ve onları destekleyecek herhangi bir kanıt var mı?

5G mobil ağ teknolojisinin farkı nedir?

Önceki hücresel teknolojilerde olduğu gibi, 5G şebekeleri de bir baz istasyonu ile telefonunuz arasında iletilen radyofrekans dalgalarının (elektromanyetik spektrumun bir parçası) taşıdığı sinyallere dayanır.

Yaşamımızda her an elektromanyetik radyasyonla (ışınımla) çevriliyiz: televizyon ve radyo sinyallerinin yanı sıra cep telefonları da dahil olmak üzere tüm teknolojilerden ve güneş ışığı gibi doğal kaynaklardan gelir bu ışınımlar.

5G, daha önceki mobil ağlardan daha yüksek frekansta dalgalar kullanarak daha fazla cihazın aynı anda ve daha yüksek hızlarda internete erişmesini sağlar.

Bu dalgalar kentsel alanlarda daha kısa mesafeler kat eder, bu nedenle 5G ağları yer seviyesine daha yakın konumlandırılmış önceki teknolojilerden daha fazla verici direk (baz istasyonu) gerektirir.

Elektromanyetik dalga spektrumu ve radyofrekans radyasyon

Evrenin herhangi bir yerinde fizik kurallarınca mümkün kılınan tüm farklı radyasyon (ışınım) türevleri, dalga boyları veya frekanslarına göre elektromanyetik dalga spektrumunu oluşturur. Evrendeki ışınımların çok az bir kısmı insan gözü tarafından fark edilebilir ve buna görünür ışık denir. Evet, görünür görünmez tüm ışınımlar bir radyasyon örneğidir, fakat radyasyon terimi, radyoterapide kullanılan X-ışınlarından çok daha fazlasını kapsamaktadır. Radyoterapide veya röntgende kullandığımız X-ışınları, iyonize edici, yani DNA'da hasar oluşturucu düşük dalga boylu ve yüksek frekanslı bir ışınımdır.

5G elektromanyetik spektrum radyofrekans dalga boyu mikrodalga

Radyasyon ve kanserden bahsederken, birçok insan X-ışınları veya nükleer reaktörler tarafından yapılan radyasyon gibi özel radyasyon türlerini düşünür. Fakat farklı hareket eden başka radyasyon türleri de var.

Radyasyon, çok yüksek enerjili (yüksek frekanslı) radyasyondan çok düşük enerjili (düşük frekanslı) radyasyona kadar bir elektromanyetik spektrumda bulunur.

X-ışınları, gama ışınları ve bazı yüksek enerjili ultraviyole (UV) ışınlarının iyonlaştırıcı (iyonize) radyasyon olarak adlandırılmasının sebebi, bir elektronu, bir atom veya molekülden ayırmak için yeterli enerjiye sahip oldukları içindir. Bu, hücrelerin içindeki DNA'ya zarar verebilir ve bu da kansere neden olabilir.

Radyo dalgalarını, cep telefonu dalgalarını ve mikrodalgaları içeren radyofrekans (RF) radyasyon, elektromanyetik spektrumun düşük enerjili ucundadır. İyonlaştırmayan bir radyasyon türüdür. İyonlaştırmayan radyasyon, bir moleküldeki atomları hareket ettirmek veya titreştirmek için yeterli enerjiye sahiptir, ancak elektronlar gibi yüklü parçacıkları iyonize etmek için yeterli değildir. Radyofrekans radyasyon, görünür ışık ve kızılötesi gibi diğer iyonize olmayan radyasyon türlerinden daha düşük enerjiye sahiptir, ancak aşırı düşük frekanslı radyasyondan daha yüksek enerjiye sahiptir.

5G hakkında endişeler neler?

Tüm cep telefonu teknolojileri tarafından kullanılan elektromanyetik radyasyon, bazı insanları belirli kanser türlerini geliştirmek de dahil olmak üzere artan sağlık riskleri konusunda endişelenmeye itmiştir.

2014 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) "cep telefonu kullanımından kaynaklanan olumsuz sağlık etkilerinin oluşmadığını" söylemiştir.

Bununla birlikte, DSÖ, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) ile birlikte (mobil sinyallerinin bir parçası olan) tüm radyofrekansı dalgaları grup 2B karsinojen (insanlar için kansinojen olma ihtimali var - possibly carcinogenic to humans - muhtemelen kanserojen) olarak sınıflandırmıştır. Kahve, talk pudrası ve salamura gıdaların da grup 2B karisnojen sınıfında olduğunu hatırlatmak isteriz. Grup 2B karsinojenin anlamı; insanlarda kanser yaptığına dair kanıtların çok az olması, hayvanlar içinse yetersiz olması anlamına gelmektedir.

Alkollü içecekler ve işlenmiş et daha yüksek bir kategoridedir (grup 1 karsinojen), çünkü kanıtlar daha güçlüdür.

ABD kaynaklı 2018 yılında yayınlanan ve 5G'nin riskleri konusunda kaygılarını ifade edenlerin işaret ettiği bir toksikoloji raporu, yüksek dozlarda radyofrekans dalgalara maruz kalan erkek sıçanların kalbinde bir tür tümörün daha sık geliştiğine işaret etti.

Bu çalışma için, sıçanların tüm vücutları, doğumundan itibaren iki yıl boyunca günde dokuz saat boyunca cep telefonu dalgalarına maruz kaldı.

Dişi sıçanlar için kanser bağlantısı bulunmadı. Ayrıca oldukça tezat ve dikkat çekici olarak, radyasyona maruz kalan sıçanların kontrol grubundakinden daha uzun yaşadıkları bulundu.

Çalışmanın baş yazarlarından biri, "çalışmalarda kullanılan maruziyetlerin, insanların cep telefonu kullanırken karşılaştığı maruziyetle doğrudan karşılaştırılamayacağını" söyledi. Sıçanlar vücut yüzey alanlarına kıyasla oldukça yüksek doz cep telefonu radyofrenkans dalgalarına maruz kalmışlardı.

Şimdiye kadar cep telefonu radyofrekans dalgalarının sağlık riski hakkında çok sayıda çalışmada olumsuz bir kanıt getirilememesine rağmen, örneğin Avrupa Birliği'nde (AB) 5G'nin kullanılmasının durdurulmasını isteyen bir grup bilim insanı ve doktor var.

Cep telefonu radyofrekans dalgaları iyonlaştırıcı değildir

5G dahil tüm cep telefonu şebekeleri için kullanılan radyofrekans dalgası iyonlaştırıcı değildir, yani DNA'yı parçalamak ve hücresel hasara neden olmak için yeterli enerjiden yoksundur.

Yukarıdaki şekilde de görüleceği üzere, bir ışınımın dalga boyu azalıp frekansı arttıkça elektromanyetik spektrumda sağdaki iyonlaştırıcı ışınım kategorisine girer ve net sağlık riskleri oluşturur.

Güneşin ultraviyole ışınları da bu zararlı kategoriye girer ve cilt kanserlerine yol açabilir.

Röntgenler ve gama ışınları gibi daha yüksek enerjili radyasyon seviyelerine maruz kalma konusunda ise, her ikisinin de insan vücudunda zararlı etkilere yol açabilecek maruziyet sınırları vardır.

İnsanlar, radyofrekans dalgalarının kanser veya başka hastalıkların risklerini artırabilecekleri konusunda endişeleniyorlar, ancak bunların, her gün yaşadığımız görünür ışıktan bile çok daha az enerjiye sahip olduğunu bilmek önemlidir.

5G baz istasyonları hakkında endişelenmeli miyiz?

5G teknolojisi birçok yeni baz istasyonu gerektirir - bunlar cep telefonu sinyallerini ileten ve alan direklerdir.

Ancak en önemlisi, daha fazla verici olduğundan, her biri önceki 4G teknolojisinden daha düşük güç seviyelerinde çalışabilir, bu da 5G antenlerinden radyasyona maruz kalma seviyesinin daha düşük olacağı anlamına gelir.

Buraya kadar, 5G teknolojisinin iyonlaştırıcı bir ışınım yapmadığını ve şimdiye kadar net bir sağlık riski oluşturmadığını ortaya koyduk. Peki, COVID-19 Pandemisi'nin 5G teknolojisi sonucu çıktığına dair şehir efsanesinin kaynağı nedir?

Wuhan şehri 5G ilişkisi ve iddialar

Birçok şehir efsanesi / hurafe gibi bunun da kaynağı net olarak bilinmemektedir, fakat bu iddianın dayanak noktalarından biri salgının başladığı Çin'in Wuhan şehrinin, "5G mobil ağın dünyada ilk kullanılmaya başladığı il olması iddiasına" dayanmaktadır. Hemen söyleyelim, bu da doğru değildir. Çin'de birçok şehirde 5G eşzamanlı olarak kullanıma girmiştir, hatta 5G'yi en yaygın ve ilk kullanan şehir Shanghai olmuştur.

Yeni tip koronavirüs nereden geldi?

Yeni koronavirüs salgını nasıl ortaya çıktı

İnsanlardaki yeni tip koronavirüsün (SARS-CoV-2) kaynağı bağlamında bilim insanları 2 olası senaryo sunmaktadır:

  1. İlk senaryo, daha önce insanlarda ciddi hastalıklara sebep olmuş olan koronavirüslerin kaynaklarıyla aynı hikayeyi paylaşıyor. SARS için misk kedileri, MERS için de develer olmak üzere burada da yeni tip koronavirüsü bir hayvandan kaptığımız öne sürülüyor. Araştırmacılar kaynak hayvanın yarasa olduğunu ve yarasaların da bu virüsün insanlara taşınmasına neden olan bir aracı hayvana bulaştırdığını (bazı bilim insanlarına göre muhtemelen Pangolin (karınca yiyen) isimli bir memeli hayvan) düşünmekteler. Bu olası senaryoda; koronavirüsü, insan hücrelerini enfekte etmekte oldukça başarılı kılan mutasyonlar, virüs insanlara geçmeden önce gerçekleşmiş olmalıdır.
  2. İkinci senaryoda ise, hastalık yapma yeteneğini kazandıran mutasyonlar, taşıyıcı hayvandan insana geçişten hemen sonra gerçekleşmiş olmalıdır. Pangolinlerdeki koronavirüs tiplerinin diken proteinlerinde, SARS-CoV2’dekilere benzer kanca yapısı bulunmaktadır. Bu şekilde, pangolindeki virüs insan konakçıya direkt veya indirekt bir yolla geçmeyi başardı. Daha sonra da virüs, diğer gizli silahını elde edeceği mutasyonu insan vücudunda geçirmiş olmalı – insan hücrelerine genetik materyalin girişini kolayca sağlayan yarıklanma bölgesi. Virüs bir kere bu yetiye sahip olunca da insandan insana bulaş özelliğe de artmış oldu.

Bir başka gerçek ise, Wuhan'dan çıkıp dünyaya yayılan koronavirüsün daha şimdiden çok sayıda mutasyonlarla farklılaşmaya başladığıdır ve bu mutasyonlara sebep olan asıl faktörler kişiden kişiye yayılma ve kullanılan ilaçlardır, sanılanın aksine 5G değildir.

"Bulaşma ağları" ile yeni koronavirüsün daha şimdiden Çin'den çıkan virüsten farklılaştığının gösterilmesi

Patojenler bir konak içerisinde hızla çoğaldıktan sonra bir başka konağa bulaşarak yayılırlar. Bir epideminin başlayabilmesi ancak takip eden süreçte, bir enfeksiyon birden fazla enfeksiyona sebep oluyorsa mümkündür.

Bir patojen çoğalıp yayılırken, patojenin genomunun da birçok kez çoğaltılması (replikasyon) gereklidir ve bu sürecin normal bir sonucu olarak genomda birçok rastgele mutasyonlar birikir. Bu rastgele mutasyonlar patojenin yayılımını takip edebilmemiz ve bulaşma yolları ile dinamikleri hakkında fikir edinebilmemiz açısından oldukça faydalı olabilir.

koronavirüsün filogenetik ağacı

Yukarıdaki şekil, COVID-19'a neden olan virüs SARS-CoV-2'nin halka açık olarak paylaşılan ilk 169 tipinin (suşunun) bir filogenetik ağaç yapısıdır. Aşağıda, yeni koronavirüsün bulaş ağları görülebilir.

yeni koronavirüs bulaş ağları

- İlgili konu: Koronavirüs LABORATUVARDAN KAÇIP insanlara sıçramadı! Doğal evrimsel süreçlerin bir ürünüdür

5G'nin ısıtma tehlikeleri ne olacak?

Uluslararası yönergeler kapsamında izin verilen 5G spektrumunun bir kısmı mikrodalga bandının içindedir. Mikrodalgalar geçtikleri nesnelerde ısı üretir. Bununla birlikte, Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICNIRP) danışmanı Prof Rodney Croft, 5G (ve daha önceki mobil teknolojiler) için kullanılan seviyelerde ısıtma etkilerinin zararlı olmadığını söylüyor: "Toplumdaki bir kişinin 5G'den (veya genel topluluk alanlarındaki herhangi bir sinyalden) maruz kalabileceği maksimum radyofrekans seviyesi o kadar küçük ki, bugüne kadar sıcaklık artışı gözlemlenmedi."

Sonuç

Mevcut mobil ve kablosuz ağlara 5G eklendiğinde radyofrekans dalgalarına maruz kalmada küçük bir artış mümkün olsa da genel maruziyetin düşük olduğu hesaplanmaktadır. 5G sinyallerinin frekans aralığı, elektromanyetik spektrumun iyonize olmayan bandı içinde ve zararlı olarak kabul edilenlerin çok altındadır.