8 Mart Dünya Kadınlar Günü – Kanseri yaşayan 6 kadının ilham veren öyküsü
Tüm kadınlar emekçi...
Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart'ta anılmaktadır. Bugün kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarına değinen ve ayrımcılığa dikkat çeken küresel bir gün haline gelmiştir. 8 Mart Kadınlar Günü, ilham verici temasıyla her yönüyle tüm kadınların ilerlemesini ve kendi haklarını savunmalarını destekler niteliktedir.
Utanıyoruz: Kadına yönelik şiddet azalmıyor, artıyor
Kadına yönelik şiddet, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi'nin birinci maddesine göre; Kamusal ve özel alanda gerçekleşen, kadınların fiziksel, cinsel, duygusal zarar görmesiyle sonuçlanan ya da sonuçlanması olası, her türlü cinsiyet temelli şiddet eylemi veya bu eylemin yapılacağına ilişkin tehdit ya da zorlama ve keyfi olarak özgürlüğün kısıtlanmasıdır. Aynı bildirgenin ikinci maddesinde, bu tanımın ailede ve yakın çevrede olagelen fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddeti de kapsayacak fakat bununla kısıtlanmayacak şekilde yorumlanması gerektiğini belirtmektedir.
Kadına yönelik şiddet kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan, cinsiyet eşitliğinin sağlanamamasından kaynaklanan, kadın bireylerin insan haklarını ihlal eden eylemlerdir. Bu ihlaller gelişmekte olan ülkelerde daha sık görülmekle birlikte, kadınlar dünyanın bütün ülkelerinde fiziksel ve psikolojik şiddet tehlikesi altında yaşamaktadır.
"Daha emin ve daha doğru olarak yürüyeceğimiz bir yol vardır; Büyük Türk Kadınını çalışmamıza ortak kılmaktır."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Bu üzücü kadına yönelik şiddet vurgusundan sonra, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile, kanseri yaşayan 6 kadının ilhan veren öyküsünün küçük ancak çok değerli ayrıntıları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
*
Nilüfer
Meme kanserine yakalanıp tedavi ile sağlıklı bir şekilde yaşamına devam eden milyonlarca kadından biri. Tanı sürecinde ultrason ve mamografi testlerinin ardından hissettiklerini kendi cümleleriyle aktarmak gerekirse;
"Doktorlar bunu araştırmaya başlayınca biraz irkildim ve moralim bozuldu. Bir kez o gün ağladım, aklıma kızım geldi, o daha çok küçük diye düşündüm, o an çok duygusallaşıyor insan. Tam teşhisi koyabilmek için iğne biyopsisi yapmak gerektiğini söylediklerinde korktum. Daha sonra randevu günü gittim ve lokal anesteziyle operasyona girdim. Hiç acı hissetmedim, sakin olmaya çalıştım. Ama işin ilginç tarafı o patolojiden gelen sonuçta da net bir şey çıkmadı. Bu sefer adını hatırlayamadığım daha geniş bir yöntemle tekrar o bölgeden biyopsi yaptılar. Bu biraz daha sıkıntılı bir tetkikti, ancak hiç ağrı yoktu. Bu testin ardından, hiç unutmuyorum bir bayram günüydü; süt kanalında olan çok erken evre kanser olduğu söylendi. 25 Ekim’de ameliyat oldum ve memem alındı benim. Hiç unutmayacağım bir tarihtir. Ben sadece ameliyattan çok korkuyordum. Göğsümün alınması beni üzmedi. Sonuç olarak orada bir canlı bombayla dolaşamazdım. Süt kanalının dışında da meme dokusunun içinde 3 noktada küçük tümörler vardı. Benim kanserim çok agresif bir tür olduğundan, tümörlerin boyutu çok küçük olmasına rağmen meme kanseri kemoterapisi kaçınılmaz oldu."
"Mümkün olduğu kadar kendimi eve kapattım. Peruğu takmaktan hoşlanmadım. Peruk takmadan da dışarı çıkmak istemedim. Her şeyi kabullendim ve panik olmadım."
"Lütfen hastalığınıza sahip çıkın, araştırın, doktorlarınızla her şeyi konuşup bütün ayrıntıları öğrenmeye çalışın ve bunu dramatik bir hale getirmeyin. Kemoterapinin olumsuz etkileri tedavi bittiği andan itibaren hızla kayboluyor merak etmeyin, dökülen saçlarınıza ise hiç üzülmeyin, inanın eskisinden daha gür çıkıyorlar." diyor Nilüfer.
*
DEFNE SAMYELİ
Rahim ağzı (serviks) kanserinin başlangıcında olduğunu kanser taraması ile fark etmiştir.
Defne Samyeli, şu cümleleriyle ifade ediyor kendini: "Tüm o korkularımın boşa olduğunu yaşadıkça öğrendim. Sonuç olarak patoloji raporu olayın çok başında müdahale ettiğimizi ortaya koydu. Bu konuyla ilgili konferanslar verdim ve Türkiye’de smear test patlaması yaşandı. Pek çok kadın kontrolden geçti. Boşuna ‘Şer gibi görünen şeylerin altında hayır vardır’ dememişler."
*
LOCKEY MAISONNEUVE
2006 yılında meme kanseri ile tanışmış, kemoterapi, iki taraflı mastektomi (memenin ameliyatla alınması) ve radyasyon tedavileri görmüş.
Toplum önünde yaptığı birçok konuşmada yaşadığı süreci paylaşarak “Kendinize karşı daima nazik ve merhametli olun” vurgusunu yapmıştır.
*
YILDIZ TİLBE
Rahim kanseri tedavi sürecini şöyle anlatıyor: "Bunu ailem dışında kimseye söylemedim. Çok şükür ki daha önceden çocuğum olmuş. Yoksa bu durum beni yıpratabilirdi. Hastalığım sırasında büyük bir aşk yaşadım, çok aşıktım. Sadece onu düşünüyordum. Sürekli aklımdaydı. İnsanın bir derdi olunca o vücudunda bir sorun olarak çıkabiliyor. Hastalandıktan sonra kendisini tamamen unuttum. Şimdi her şeyin o kadar kafaya takılmaya değer olmadığını, gereksiz şeylerle üzülmemem gerektiğini öğrendim."
*
SAMIA AL-AMOUDI
Kendisi de bir doktor olan SAMIA AL-AMOUDI, meme kanseri tedavisini görmüş ve dünyanın dört bir yanından kadınları hastalığı hakkında bilgilendirip, düzenli olarak kanser taramaları yaptırmaları için teşvik etmiştir. Nisan 2006'da meme kanseri teşhisi konmuş ve Suudi Arabistan'da meme kanseri farkındalık kampanyasına öncülük etme kararı almıştır. Ortadoğu'da bekar bir anne olarak gösterdiği bu cesaret, çok fazla kadına hastalığı düşünme biçimini değiştirme konusunda ilham kaynağı olmuştur.
*
ANGELINA JOLIE
ANGELINA JOLIE, kanser olmayan, fakat meme kanseri denilince ilk akla gelen isimlerdendir. Angelina Jolie 2013 yılında her iki memesini ve 2015'in başlarında da yumurtalıklarını aldırdı. Çünkü yaptırdığı genetik test sonucu BRCA1 geninde mutasyon saptanmıştı ve bu gelecekte % 87 oranında meme kanseri ve % 50 oranında yumurtalık (over) kanseri olacağı anlamına geliyordu. Peki neden kalıtsal kanser genetik testi yaptırmıştı? Çünkü annesi 56 yaşında over kanserine bağlı yaşamını yitirmişti ve Angelina Jolie, over ve meme kanserlerinin bir kısmının kalıtsal olabileceğini öğrenmişti.
New York Times’da yayınlanan makalede, geçirdiği operasyonu açıklayan Angelina Jolie, annesinin 10 yıl boyunca yumurtalık kanseri tedavisi gördüğünü okuyucularla paylaştı. Jolie, "Annem, torunlarını kucağına alacak kadar yaşadı. Ama, benim çocuklarım anneannelerinin ne kadar sevecen ve iyi biri olduğunu bilme şansına asla sahip olamayacaklar" dedi. Fakat farkındalığı sayesinde Angelina Jolie, kendi torunlarına bu şansı tanımış olabilir.
*
AMELIE BEYRIES
AMELIE BEYRIES, 2 kez kanserle karşılaşmış ve kanser tedavi sürecinde tanınan bir şarkıcı haline gelmiştir. Fakat 2007 yılında 28 yaşında ilk kez meme kanseri kanser tanısı aldığında, hayatının ellerinden kayıp gittiğini hissetmişti. Kanada doğumlu pop şarkıcısı ve söz yazarı Beyries, 2017’de çıkardığı Landing albümü ile çok konuşuldu ve başrolünde Will Smith’in oynadığı Umudunu Yitirme - The Pursuit of Happyness adlı filmin müziği en bilinen şarkısı oldu. Fakat onun şarkıcılık ve söz yazarlığına uzanan oldukça farklı bir hikayesi var.
"Beni 10 yıl önce tanısaydınız hiç ağlamayan biriydim” diyor, kanser tedavilerini anlatırken gözyaşlarını bir kenara atarak. "Hastalanmadan önce çok kontrolcü bir kişi idim" diye ekliyor.
İlk tedavisi ile her şeyin bittiğini düşünmüş ve bir dağ evine taşınarak adeta kendini korumaya almıştı, fakat işler beklediği gibi gitmedi ve kanseri tekrarladı. Tüm inancını yitirdiği, çok karanlık bu depresyon döneminde Beyries, piyanosunun içine gömülüp “Yalnız” adlı şarkısını yazdı.
Beyries ısrarla, kimsenin kayıtlarını dinlememesi gerektiğini düşünüyordu, ancak arkadaşları onu ikna etti ve şarkıcılık serüveni başlamış oldu. Beyries’e gelecek planları sorulduğunda gelecek hakkında konuşmanın zor olduğunu, ikinci bir albüm için şarkı yazdığını ancak çok ileriyi düşünmeyi sevmediğini söylüyor. Yaklaşık 1 yıldır hastalıksız bir döneme (remisyon) rağmen, uzun vadeli planların onun için olmadığı dersini daha önce öğrendi.
"Aklımda sadece şu an olup bitenler üzerinde yoğunlaşmaya çalışıyorum" diyor.
Tüm dünya Beyries’i, başrolünde Will Smith’in oynadığı Umudunu Yitirme - The Pursuit of Happyness adlı filmin müziği ile tanımıştı.
*
Başta annem, eşim ve kızım olmak üzere tüm kadın hastalarımızın, hasta yakınlarımızın ve ekibimizin büyük çoğunluğunu oluşturan emekçi kadın arkadaşlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.