Beyin tümörlerinin tedavisi genelde pek kolay değildir. Bu nedenle beyin tümörü araştırmalarına farklı bir öncelik verilmektedir. Beyin tümörü tedavisi gören ve tedaviden sonra hastalığı nüks (tekrar) eden genç kadın Parminder’in tedavi yolculuğunu gelin beraber onun kaleminden okuyalım:

Beyin tümörü Parminder’e ilk söylendiğinde gülmüştü. Bunun gerçekliğine inanmamıştı ve ondan sonra başına gelenleri şöyle anlattı:

Babam odada yanımdaydı bana gülmemeyi ve doktoru ciddiye almamı söyledi. Yapamadım, bu bence mümkün değildi. O zamanlar 28 yaşındaydım ve her gün korkunç bir baş ağrısıyla, garip deja vu (daha önce yaşanmışlık hissi) ve ağzımda garip metalik bir tat ile uyanıyordum. Bu birkaç hafta sürdü. Diş dolgularım yüzünden olduğunu düşündüm ve bu yüzden röntgen ile görüntülemeyi öneren diş doktoruma gittim. Sonra ne olacağını ben de bilmiyordum ve teknisyene yalan söyledim. Ona başımı kahve masasına çarptığımı ve bu yüzden ağrıdığını söyledim. Ama bu tamamen yalandı, sadece birinin beni anlamasına ihtiyacım vardı. Doktoru getirdi ve beni güzelce dinlediler. Ertesi sabah ise bana CT tarama yaptılar. Ailem de benimle geldi ve bize pek iyi olmayan haberler verdiler.

- Zamanın durduğu an: KANSER TANISI ALMAK!

Neden ben?

İlk başlarda gerçekten şoktaydım. Ve sonra kızdım; neden ben? diye düşündüm. Doktorlar her şeyi açıkladıktan sonra çok hızlı hareket ettiler. Kafamın içinde büyüyen şeyin kanserli olup olmadığını bilmiyorlardı, ama bir beyin tümörü olduğunu biliyorlardı ve mümkün olan en kısa sürede çıkarmaları gerekiyordu.

Steroidler ve epilepsi nöbeti engelleyici ilaçlar ile Charing Cross Hastanesi'ne geçtim. Ağzımdaki saçma metal tadı, girdiğim nöbetlerin bir belirtisiydi, bunu daha önce yaşamış gibiydim.

Steroidler iştahımı çok açtı. Annem her gün benim için süpermarkete gitmek zorunda kaldı çünkü yemek yemeden duramıyordum! Birkaç hafta sonra ameliyat oldum.

Ameliyat 8 saat sürdü, ailemin hayatındaki en uzun 8 saatti.

Tümörün % 70'ini çıkardılar ve analiz için gönderdiler. 10 gün hastanede yattım ve bundan çok daraldım.

Tahlil sonuçlarımı konuşmak için çağırıldım. Çağrı mektubunda "onkoloji" kelimesini gördüm ve bunun kanser olduğunu biliyordum. Bana 3. derece astrositom olduğumu söylediler. Bu şey bütün bir yıl kafamın içinde büyümüş.

Milkshake ve sosisli sandviç

Tanı konulduğunda 2011'in son aylarıydı. Ama Noel olduğu için, yeni yıla girdiğimizde tedavilere başlamamın daha iyi olacağı söylendi. 6 haftalık radyoterapi ve kemoterapi alacaktım ve herhangi bir ara veremezdim.

Kemoterapi süreci zorlu idi. Her sabah aç karına 5 tablet temozolomid aldım. Bu ilaca çıplak elle dokunmamam söylendi, bu yüzden şişeyi direk ağzıma götürmek zorunda kaldım.

Sadece gözlerimi kapatıp tropik bir adada olduğumu hayal etmeye çalışıyordum.

İlk kemoterapimde kendimi iyi hissettim. Eve geldiğimde inanılmaz açtım ve bir dürüm yaptım. İnsanların neden hastalıktan şikayet ettiğini anlamamıştım. Ama çok erken yorum yapmışım. 20 dakika sonrasında mideme giren her şeyi kusmaya başladım. İlaçlar etkisini göstermeye başlamıştı, sonrasında ise mide bulantısı sık yaşadım.

Ayrıca temozolomide kötü bir alerjik reaksiyona neden oldu. Yüzüm kızardı ve fazla reaksiyon gösterdi, hemen hastaneye koştum, antihistaminik damla vererek hızla kontrol altına aldılar. Kemoterapi sürekli uyku isteği yapıyordu. Pek yemek de yiyemedim. Yalnız iki şey yiyebiliyordum; milkshake ve sosisli sandviç.

Charing Cross Hastanesi'nde kemoterapinin yanında radyoterapi de alıyordum. Bana özel bir maske kullanmak zorundaydım. Yarım saat ile bir saat arasında bir zaman için her yere yanımda götürebiliyordum. Çok da kötü değildi. Sadece gözlerimi kapatıp tropik bir adada olduğumu hayal etmeye çalışıyordum. Saçımı pek etkilemedi, sadece başımın sağ tarafındaki saçları dökülmüştü. Ama ben onu iyi saklayabiliyordum.

Beklenmeyen o etki

6 hafta süren tedaviden sonra başka bir tarama yapıldı ve hala tümörün bir kısmının olduğu görüldü. Bu yüzden, 3 aylık kemoterapim daha vardı. Başka bir tarama daha yapıldı ve doktorum hastalığın iyileştiğini söyledi. Sevinçten havalara uçtum.

Ondan sonra her 3 ayda bir, daha sonra ise her 6 ay ve yılda bir tarama yaptırdım.

Kontrollerde steroidlerin sağ kalçamı etkilediğini öğrendiğimde ise şok olmuştum. Kalça kemiğine iyi kan sağlamayan avasküler nekroz diye bir şeyim varmış. Kalça eklemi protezine ihtiyacım olabileceği yaklaşık 5 yıl önce söylendi. Aynı zamanda çocuk sahibi olmak isteseydim normal doğum yapamayacağım, sezaryen gerekeceği anlamına gelir. Bunların hiçbirini beklemiyordum.

Steroidlerden açlık hissi ve yüzde şişlik gibi yan etkiler hakkında her şeyi biliyordum ama kimse böyle bir yan etki olabileceğini söylememişti.

Yeniden deja vu yaşadım

Her şeyi apaçık anladığımda yıl 2012 idi. Ama maalesef, bu yılın başında tekrar baş ağrılarını yaşamaya ve o saçma tadı almaya başladım. Bu nedenle, nüksün tespit edildiği başka bir tarama yapıldı.

Normalde asla ağlamam ama bu sefer gözyaşlarımda boğuldum. Sonra kendimi toparladım ve "Bu sefer nasıl düzelteceğiz?" diye sordum. Ameliyat için hazırdım. Erken tespit edildiği için cerrahın tümörün tamamını çıkarabileceğini ve bunun güvenli olduğunu söylediler.

Kendim için üzülen bir kişi değilim

İkinci kez ameliyat benim için çok daha zordu, ama yine de yaklaşık 2 hafta sonra çalışmaya devam ettim. Normalde oturup kendim için üzülmem. Ama doktorlar, beyin tümörlerinin 2 küçük bölümünü ameliyatla alamadıkları için biraz daha kemoterapi almam gerekecek.

Kemoterapi aldığım haftalar artık evden çalışacağım, bu yüzden ihtiyacım olduğunda uyuyabilirim. İş arkadaşlarım çok anlayışlı ve bence süper hızlı bir şekilde işe geri dönebilirim.

Hayat çok kısa

Bana her konuda yardımcı olan asıl şey, ailem ve arkadaşlarımın desteği. Onlar mücadeleye devam etmemi ve pes etmememi sağlıyor.

Hastalığımı tekrar yaşamak zorunda kaldım, hayatın çok kısa olduğunu ve sadece eğlenmek gerektiğinin farkına vardım. Bir yapılacaklar listem var; Afrika'da safari, Cape Town'da köpek balıklarını görmek için dalmak ve kuzey ışıklarını görmek istiyorum. Ben bir kez yendim, bu yüzden tekrar yapacağım. Daha yapacağım çok şey var. 

İlgili Konular: