Aşağıdaki yazı Yale Tıp Fakültesi'nden Dr. F. Perry Wilson'un Medscape ile yaptığı röportajın çevirisidir:

D vitamini ile biraz sevgi-nefret ilişkim var

Dr. F. Perry Wilson daha önce D vitamini ile multipl sklerozböbrek hastalığışizofreni ve düşme arasındaki bağlantılar hakkında yazılar yazmıştı (D-vitamini ve kanserle ilgili araştırmalarımıza ise şuradan ulaşabilirsiniz).

COVID-19 Pandemisi döneminde D vitamininin tekrar ortaya çıkması şaşırtıcı değil. Bu pandemi sırasında ayık ve sorumlu bir ses olan Dr. Anthony Fauci, kendisinin D vitamini kullandığını bildirdi. D vitamini, Trump'ın Walter Reed'de kaldığı süre boyunca aldığı başkanlık kokteylinin de bir parçasıydı.

Bunun üzerine D vitamini hakkındaki bilimsel verileri incelemeye karar verdim. Ancak bunu yapmadan önce, doğası gereği D vitamini çalışmalarına neden şüpheyle yaklaştığımı size anlatmak istiyorum. İki ana konu var:

  1. Düşük D vitamini seviyeleri pek çok şeye bağlanmıştır (neredeyse her sağlık sorununa)C vitamini eksikliği iskorbüt hastalığına neden olur - güzel. Ama düşük D vitamini nasıl her şeyle bağlantılı olabilir. Ya dünyadaki en önemli vitamin ya da başka önemli bir şeyin yerini tutuyor.

  2. Tüm bu ilgi çekici bağlantıları rastgele (faz-III) klinik çalışmalarla test ettiğimizde, bazı insanlara D vitamini ve biraz da plasebo verdiğimizde, neredeyse her zaman hiçbir etki göstermediler.

D vitaminini eksik buluyoruz, "o zaman suçlu bu olabilir" dedik ve D vitamini takviyeleri ile denemeler yaptık; neredeyse hepsi başarısız oldu. İşte birkaç örnek:

Çok sayıda "gözlemsel" çalışma, düşük D vitamini seviyesine sahip kişilerin kanser ve kardiyovasküler hastalık geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu buldu. Bunlar gözlemsel çalışmalardı ve D vitamini vermenin bu hastalıklara yakalanma riskini azaltıp azaltmayacağını test etmek için bilim insanlarını ve doktorları motive etti.

Sonra 26 bin hastalık randomize bir klinik deneyimiz var. D vitamini takviyesi hem kanserden hem kalp-damar hastalıklarından korumada başarısız bulundu. 

Gözlemsel çalışmalar, düşük D vitamini seviyelerinin diyabet gelişimi ile bağlantılı olduğunu ileri sürdü. Sonra 2400 prediyabetli hastayla bir deneme yaptık. D vitamini desteğinin hiçbir etkisi olmadı.

Gözlemsel çalışmalar, düşük D vitamini seviyelerinin düşmelerle bağlantılı olduğunu bulmuştur. Randomize (hasta alımının rastgele yapıldığı daha objektif) çalışma ise böyle bir etki bulamadı (Yine de egzersiz düşmeleri engelledi).

D vitamini genel olarak hayat kurtarır mı? Pek sayılmaz. Kadın Sağlığı Girişimi Deneme'si plaseboya karşı D vitamini için 36 bin post-menopozal (menopoza girmiş) kadınları randomize etti ve hiçbir sağkalım yararı görülmedi.

D vitamini takviyelerinin hiçbir kullanım alanı olmadığını söylemiyorum. Rastgele denemeler, nadiren gözlemsel verilerin vaat ettiği faydayı göstermektedir. Ancak gözlemsel ve rastgele veriler arasında böylesine geniş bir kopukluğa sahip başka bir durum düşünemiyorum.

D vitamini ciddi hastalıklarda neden işe yaramıyor?

Çünkü D vitamini seviyeniz, yaşam tarzınızın bir göstergesi ve buna uyum sağlamak gerçekten çok zor. Elbette insanlara ne kadar güneşe maruz kaldıklarını ve egzersiz yaptıklarını, diyetlerinin ne kadar çeşitli olduğunu, ne kadar para kazandıklarını sorabilirsiniz - ama bunlar oldukça keskin olmayan araçlardır.

Tamam. Tüm bunları akılda tutarak, COVID-19 için D vitamini hakkında ne biliyoruz?

27 Ekim'de, Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism'de, COVID-19 ile hastanede yatan 216 hastanın %80'inin D vitamini eksikliği olduğunu tespit eden bu çalışma İspanya'dan bildirildi. Kontrol kolunda bulunan sağlıklı olduğu bilinen kişilerin sadece %40'ında D vitamini eksikti. Tabii ki, kontroller hastaneye kaldırılmadı.

Daha iyi çalışmalar da var. Eylül ayına dönecek olursak, Şikago çalışmasında 489 kişide, D vitamini eksikliği olanların COVID-19'a yakalanma riskinin 1.77 kat daha yüksek olduğunu gösteren veriler aldık.

PLOS One'da yapılan bu çalışma, hastanede yatan 235 hasta arasında, D vitamini seviyeleri 30 ng/mL'nin altında olanların %20'lik bir ölüm oranına sahip olduğunu, daha yüksek D vitamini seviyelerinde ise %9.7 olduğunu buldu. Bu makalenin bazı veri tuhaflıkları nedeniyle "endişe ifadesi" ile işaretlendiğini belirtmeliyim.

Pekala, pek çok gözlemsel çalışmamız var - ve yüksek sesle ifade ettiği için Anthony Fauci - D vitamini düşünmemiz gerektiğini söylüyor.

Ve neden olmasın, gerçekten? Ucuz. Oldukça iyi huylu bir yan etki profili var (içimdeki nefrolog böbrek taşları hakkında endişelenmesine rağmen).

Ancak COVID-19 söz konusu olduğunda, düşük D vitamini seviyeleriyle ilişkili birden fazla faktör de COVID-19 enfeksiyonu ve ciddiyeti ile ilişkilidir: ileri yaş, vücut kitle indeksi, siyah ırk, yoksulluk, ek hastalıklar. Tüm bunları istatistiksel olarak uygun şekilde açıklamak gerçekten çok zor.

Bu yüzden D vitamini konusunda çok çekingenim. Rastgele bir klinik çalışmanın sonuçlarını görmeyi çok isterim. Şu anda bir tane var. Gözlerini kısarsan iki.

Bu rastgele klinik çalışma İspanya dışında. Küçük bir çalışmada, COVID-19 ile hastaneye yatırılan 76 hasta, 2: 1 oranında D vitamini + azitromisin + hidroksiklorokin ile tek başına azitromisin + hidroksiklorokin almak üzere rastgele iki kola atandı. D vitamini grubundaki 50 kişiden sadece biri yoğun bakım ünitesine gitti. Bunu D vitamini olmayan gruptaki 26 kişiden 13'ü ile karşılaştırın.

D vitamini grubunda sıfır, D vitamini olmayan grupta ise iki ölüm vardı. D vitamini olmayan grubun başlangıçta biraz daha yüksek riskli olduğunu ve daha fazla diyabetli ve hipertansiyonlu birey içerdiği ise gözden kaçıyor (bu nasıl rastgelelik?). Ama dürüst olmak gerekirse, burada beni şaşırtan şey etki boyutu. Yani, yoğun bakıma kabul riskini %50'den %2'ye düşürmek? Bu sadece şaşırtıcı bir miktar. Yani şu alandayız: Bu mucize bir ilaç mı yoksa çalışmada bilmediğimiz bir sorun mu var? Ve bu günlerde mucizeler yetersiz.

Bu çalışmayı bir kenara bırakalım ve 400 binden fazla kişi ile şiddetli COVID-19 arasıda nedensel bir ilişkiyi araştıran şu çalışmaya bakalım. Çalışma COVID-19 ve D vitamini ilişkisine bakmak için Mendel randomizasyonunu kullanıyor ve makale şu an ön-baskıda. Çalışmanın tasarımında, genetik olarak D vitamini seviyeleri düşük olmaya yatkın insanları, olmayanlarla karşılaştırıyorsunuz. Bu, yaşam tarzı konularını denklemden çıkarır. İlginç bir şekilde, genetik olarak düşük D vitamini seviyelerine sahip olan kişilerin COVID-19 ile hastaneye yatırılma veya ciddi hastalık geliştirme olasılığı daha düşüktü.

Sonuç

Düşük D vitamini seviyesine sahip kişilerin COVID-19'da kötü sonuçlar için daha yüksek risk altında olduğunu biliyoruz. Hala D vitamini desteğinin bu riski değiştirip değiştirmeyeceğini bilmiyoruz. Burada dikkat etmemiz gerekiyor, çünkü bu mucizevi gözüken vitaminin takviyeleri bizi daha önce çok defa hayal kırıklığına uğrattı, bu nedenle COVID-19 için D vitaminine bel bağlama ve bilinçsiz bir şekilde yüksek dozlar tüketme konusunda dikkatli olun.

*

F. Perry Wilson, MD, MSCE, tıp doçenti ve Yale'nin Uygulamalı Çeviri Araştırma Programı'nın direktörüdür. Bilimsel iletişim çalışmaları Huffington Post'ta, NPR'de ve Medscape'de bulunabilir.

*

İLGİLİ KONULAR