Sarkom nedir?

Sarkomlar, vücudun yumuşak ve destek dokularında görülen nadir kanserlerdir. Nadir görülmesine karşın önemli bir grup olan sarkomların ellinin üstünde tipi mevcuttur. Sarkom türü kanser hücresinin gelişimi, yumuşak dokular (%80) veya kemik (%20) kaynaklı meydana gelebilmektedir. Yumuşak dokular yağ dokusu, kas dokusu, kan ve lenf damarları kaynaklı oluşabilir.

Anjiosarkom nedir?

Yumuşak doku sarkomları arasında kan damarlarından kaynaklananlara anjiosarkom denilir. Anjiosarkom derialtı dokusundan gövdenin pek çok bölgesinde, baş-boyun, meme bölgesinde gelişebilir. En sık bilinen nedeni meme kanseri veya lenfoma nedeniyle alınan radyoterapidir. Radyoterapi alınan bölgede yaklaşık 8-10 yıl sonra meydana gelebilir. Mikroskobik olarak incelemesinde damar yapılarını gösteren boyama testleri, CD31 ve Faktör 8 gibi boyama testleri, pozitif boyanma gösterir.

Anjiosarkomlar nasıl tedavi edilir?

Sarkomlarda uygulanabilecek BÖLGESEL tedavi yöntemleri

Ameliyat

Sarkomlarda ana tedavi yöntemi kanserli alanın tamamen çıkarılmasıdır. Operasyonda cerrahi sınır dediğimiz alanın tamamen kansersiz normal doku ile çevrili olacak şekilde çıkarılması hedeflenir. Fakat kanserli alanın bulunduğu yere, çevreye yapışıklık gösterme özelliklerine göre tamamen çıkarılamadığı durumlarda söz konusudur. Cerrahi sınırda hastalıklı alanın kaldığı bu durumlarda radyoterapi de bir tedavi seçeneği olabilir.

Radyoterapi

Radyoterapi yüksek enerji kullanılarak kanserin tedavi edilme yöntemidir. Hücremizin gen ifadesi olan DNA üzerinde kırık oluşturarak kanser hücrelerinde hasar yaratır. Anjiosarkomda operasyona uygun olmayan hastalarda, ya da cerrahi sınırda hastalığın bulunduğu durumlarda radyoterapi yöntemi de bir tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkabilir.

Ablasyon

Küçük tümörleri yok etmek amacıyla kullanılabilecek lokal yöntemlerdir. Bu yöntemler ameliyatsız kanser tedavileri olarak da adlandırılır. Dondurarak tümörü tahrip etmeye kriyoablasyon, yüksek enerjili radyo dalgalarıyla yapılırsa radyofrekans ablasyon denir. Bu işlemler ultrason veya tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinin yardımıyla yapılır. Ameliyat olamayacak tümörlere uygulanabileceği gibi sınırlı sayıda vücuda sirayet etmiş sarkomlarda metastazlara yönelik de uygulanabilir.

Embolizasyon

Embolizasyon kanserli dokunun kanlanmasını keserek kanser hücrelerini yok etmeye yönelik bir tedavi şeklidir. Bu işlem kemoterapi ile yapılırsa kemoembolizasyon, küçük radyoaktif kürecikler vasıtasıyla yapılırsa radyoembolizasyon olarak adlandırılır.

Sarkomlarda uygulanabilecek SİSTEMİK tedavi yöntemleri

Kemoterapi

Kanser hücrelerini öldürmek amacıyla kullanılan ilaç grubuna kemoterapi denir. Bu ajanların bir kısmı kanser hücresinin DNA sına zarar vererek, bir kısmı DNA yapımını engelleyerek hücre ölümüne neden olur. Anjiosarkomda kemoterapi vücuda sirayet etmiş hastalarda şikayetleri geriletmek ve yaşam süresini uzatmak amacıyla verilebileceği gibi ameliyata uygun olmayan bölgesel hastalığı olan hastalarda kanserli alanı küçülterek ameliyata hazır hale getirmek amacıyla da verilebilir.

Angiosarkomda etkili olduğu ispatlanmış kemoterapi ajanları
  • Paklitaxel
  • Doxorubucin
  • Lipozomal doxorubicin
  • İfosfamid
  • Gemsitabin

Bu kemoterapi ilaçlarının tekli veya kombine kullanımı hastanın genel durumuna göre karar verilmektedir.

Kalp ve yüksek tansiyon ilacı Propranolol ile kemoterapi ilacı Vinblastin'in umut vaad eden kombinasyonu

Vinblastin 1958 yılından bu yana kullanılan en eski kemoterapi ilaçlarımızdan biridir. Hücre çoğalmasını engelleyerek etki eden bir kemoterapi ajanıdır. Propanolol (yaygın bilinen piyasa adı Dideral), kalp hastalıklarında ve yüksek tansiyonda kullanılan en eski ilaçlarımızdan biridir. Propanolol kan damarları üzerindeki beta reseptör dediğimiz damar kasılması dahil çok sayıda fonksiyonu olan algaçlara etki eder. Anjiosarkom kan damarlarının hücrelerinden köken alan bir kanser olduğu için laboratuvar çalışmalarında anjiosarkomda propanololün kemoterapinin etkinliğini arttırdığı ispatlanması üzerine bir klinik çalışma yapılmıştır. Daha önceden tedavi almış hastalığı tekrarlamış vücuda sirayet etmiş 7 hastanın alındığı çalışmada vinblastine ve propanololün kombine kullanımı ile hastalıksız sağ kalım süresi 11 ay ve genel sağ kalım süresi 16 ay olarak belirlenmiştir. Bu çoklu basamak tedavi almış angiosarkom hastaları için umut vadedici bir sonuçtur.

Pasquier ve arkadaşlarının yayımladığı çalışmada, anjiosarkomlu hastalara günde 2 kez 40 mg propranolol ve haftalık metronomik vinblastin (6 mg/m2) ve metotreksat (35 mg/m2) uygulandı. Bu çalışmada 7 hastanın hepsi tedaviye yanıt verdi; 1 hastada tam yanıt, 3 hastada çok iyi parsiyel (kısmi) yanıt gözlendi. Bu gelişmeden sonra Ocak 2017'de yumuşak doku sarkomu tedavisi için propranolol, Avrupa'da orphan (yetim) ilaç statüsüne alındı.

Not: Yetim ilaç statüsü, nadir hastalıkların tedavisinde denenecek ajanlara dair klinik çalışmaları desteklemek için verilir ve bu durumdaki ilaçlara dair çalışmaların, kamu tarafından fonlanacağı anlamına gelir.

Hedefe Yönelik Tedaviler

Kanser hücrelerinin büyüme sinyallerini baskılayan ilaçlardır. Bu ilaçların bir kısmı kanser hücrelerinin yeni damar oluşum sinyallerini engelleyerek büyümesine engel olur.

Damarlanmayı engelleyici ve Hedefe yönelik moleküler tedaviler

Vasküler Epitelyal Büyüme (Growth) Faktörü (VEGF) pek çok kanser için tümör damarlanmasında en önemli faktörlerden biridir. Damarlanmanın artması tümörün büyüme ve ilerlemesine katkıda bulunur. VEGF reseptörü yolaklarının engellenmesi de bu dönüşümü baskılayacaktır. Hedefe yönelik tedavi, yaşayan veya büyüyen kanser hücrelerine yönelik uygulanan kansere karşı geliştirilen ilaçlarla gerçekleşir. Bazı hedefe yönelik tedaviler, büyüme sinyalinin kanser hücresine ulaşmasını engeller; bazıları kan yoluyla kanser hücresinin beslenmesini azaltır, bazıları ise bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerini tanır ve saldırır. Bu sayede kanserin büyümesi yavaşlatılır veya daha fazla kanser hücresi öldürülür. Hedefe yönelik tedavi, diğer kanser tedavileri ile birlikte uygulanabilir.

Pazopanib (Votrient®)

Pazopanib kanser hücresinin gelişimini yavaşlatan ya da durduran çoklu tirozin kinaz inhibitördür. Ayrıca, kanser hücrelerinin gelişmesine yardımcı olan yeni kan damarlarını oluşturmasını engeller. Günde bir kez toplam 800 mg tablet yemekten 1 saat önce veya yemekten 2 saat sonra (boş mideye) kullanılır.

Sorafenib (Neksavar®)

Sorafenib, kanseri besleyen yeni kan damarlarını (anjiogenez) ve kanser hücresinin içindeki büyüme uyarısı yapan molekülleri engeller. Bunu, hücre büyümesinde ve yaşamasında önemli bir yer tutan çeşitli tirozin kinazları engelleyerek gerçekleştirir.

Yapılan iki farklı sarkom hastalarının alındığı faz II çalışmada alt grup analizinde angiosarkomlu hastalarda diğer sarkomlara göre daha etkin olduğu 5 aylık bir hastalıksız sağ kalım süresi sağladığı ortaya konmuştur. Sorafenib ile ilgili en önemli problem cilt yan etkileridir. Buna bağlı ilacın dozunun azaltılması ilacın tolere edilebilmesini sağlamıştır.

Bevasizumab (Altuzan®)

Bevasizumab, sistemde dolaşan VEBF lere ve algaçlarına bağlanarak iletişime girmelerine engel olan bir antikordur. Doxorubucin kemoterapisi ile birlikte kullanımının etkinliği ortaya konmuştur

Olaratumab (Lartruvo)

Olaratumab Immünglobulin G1 yapısında bir antikordur. Sarkomlarda görülen artmış trombosit büyüme faktörü reseptörüne (PDGFRA) bağlanarak kanser hücrelerinin büyüme ve damarlanma artışını baskılamış olur. Yapılan çalışmasında daha önce kemoterapi alamamış hastalarda doxorubicin kemoterapisi ile birlikte kullanımının etkinliği ortaya konmuştur. Faz II çalışmasında 12 aylık ek sağ kalım katkısını ortaya koyan olaratumabın doxorubucinle birlikte kullanımı Ekim 2016 yılında FDA onayını almıştır. En sık yan etkileri kan değerinde düşme, ağızda yara oluşumudur.

Sunitinib (Sutent®)

Sunitinib, VEGF reseptörünün iç yolaklarındaki tirozin kinazı engeller, bununla birlikte kanser hücresinin büyüme ve çoğalmasını tetikleyen farklı reseptörlerin de tirozin kinazını engelleyerek etki eden çoklu tirozin kinaz baskılayıcısı bir ilaçtır. Böylece hem büyüyen kan damarlarına hem de kanser hücrelerinin büyümesine yardım eden diğer hedeflere saldırır. Günde bir kez yemeklerle birlikte veya yemekten önce 50 mg olarak kullanılır.

İmmünoterapi

İmmün (bağışıklık) sistem vücudun infeksiyon ve hastalıklara karşı doğal savunma sistemidir. Cerrah William Coley öldürülmüş bakterleri sarkom içine enjekte edip tümörde küçülme gözlediğini raporladığı 19. yüzyılın sonundan bu yana immünoloji ve onkoloji alanları birbiriyle ilişkilendirilmiştir. İmmünoterapi vücudun immün sisteminin aktivitesini arttırarak etki eder. Bu sayede kanser hücrelerin tanınması ve yok edilmesini sağlar. Anjiosarkom tedavisi için çalışmalar devam etmekle birlikte, şimdiye kadar onay almış bir immünoterapi yöntemi yoktur.