
Kanserin Nedeni Hakkında 10 GERÇEK
Kanser önlenebilir mi? Herhalde en çok merak ettiğimiz sorulardan biridir. Kanser için mucizevi bir ilaç bulunmamaktadır ama asıl mucize bizim ellerimizde olabilir. Önleyebileceğimiz risk faktörlerinin ne kadar farkında olursak, önlemek için o kadar çaba gösteririz. Örneğin: çoğumuz egzersiz yapmanın sağlığımız için faydalı olduğunu bilir ama pek azımız kanseri önlenmede egzersizin öneminin farkındadır. Bugünkü yazımızda en önemli 10 risk faktöründen, yani kansere yakalanma ihtimalini artırdığı kanıtlanmış 10 nedenden bahsedeceğiz ve bu konudaki önerilerimizi paylaşacağız.

1. Obezite
Rahim (endometrium), menopoz sonrası meme kanseri, kolon ve rektum kanserleri, yemek borusu, mide, böbrek, pankreas, safra kesesi, multiple myelom ve meningioma ile ilişkilidir. 2014 verilerine göre Türkiye’de obez oranı nüfusun % 20’sini oluşturmaktadır, yani her 5 kişiden biri tehlikeli bir şekilde fazla kiloludur (beden kitle indeksi > 30). 2008’den bu yana %31,1’lik bir artış obezitenin yakın gelecekte daha da önemli bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkacağının habercisi niteliğindedir.
Başta kalp rahatsızlıkları olmak üzere, tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, pek çok kanser, yüksek kolesterol, inme, uyku apnesi, anormal adet döngüsünün de obezite ile ilişkili olabileceği yönünde çalışmalar bulunmaktadır. Obezite çocuklarda da görülebilir. Fiziksel hastalıkların yanında, obez çocuklarda ve gençlerde özgüven kaybı, asosyallik gibi psikolojik sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Kilomuzun, boyumuza oranına göre hesaplanan beden kitle indeksimizin 25’in altında olmasını önermekteyiz.
Boyu 173 cm, kilosu 78 olan biri için örnek bir beden kitle indeksi hesaplaması= 78 kg / (1.73 mt’nin karesi) = 78 / 2.99 = 26.08 kg/m²

2. Alkol
Alkol tüketimi ağız, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, kolon-rektum ve hatta meme kanseri ile ilişkilidir.
- Alkol uzun dönem tüketimde ağız ve sindirim sistemini döşeyen hücrelerin haraplanmasına neden olur. Hücre DNA’sı hasar gördüğünden tamir mekanizmalarını devreye girer. Eğer tamir edilemezse kanserleşme süreci başlamış olur.
- Yine uzun dönem kullanımda ruh hali, konsantrasyon, karar verme gibi bilişsel fonksiyonlar kötü etkilenmektedir. Alkol tüketimin belki de en kötü özelliği bağımlılık yapmasıdır. Bağımlılık uzun dönem alkol tüketimine neden olmaktadır.
- Kilo alımına neden olur. Obezite kanserin en önemli tetikleyicilerindendir.
- Östrojen seviyelerini yükseltir. Meme kanseri için risktir.
- Kolondaki bakteriler tarafından alkol, asetaldehite dönüştürülmektedir. Deney hayvanlarında yapılan bazı çalışmalarda asetaldehitin kansere neden olabileceği gösterilmiştir.
- Sigara ile alkolün birlikte tüketimi yaygındır. Alkol, sigaranın içinde bulunan kimyasal maddeler için doğal bir çözücü görevi görür ve sigaranın zarar verici etkisini artırmaktadır.
- Ağır içicilerde folat vitamininin emilimi sekteye uğramaktadır. Folat azlığının meme ve kolorektal kanserle ilişkisi olduğu düşünülmektedir.
- Alkolü hiç tüketmemek ya da en azından sınırlı kullanmak doğru bir yaklaşımdır. Erkeklerin haftada 2 bardaktan, kadınların 1 bardaktan fazla alkol tüketmemesini önerilmektedir. Çocuklara, gençlere, gebe kalma ihtimali olan ya da gebe kalmış kadınlara, daha önce alkol bağımlısı olan kişilere, konsantrasyon gerektiren işte çalışanlara hiç alkol tüketmemesi önerilmektedir.
İlginizi Çekebilir:

3. Meyve ve Sebze
Meyve sebzeden fakir, hayvansal besin ağırlıklı diyetlerin kanser riskini artırdığı gözlenmiştir; tam tersi meyve ve sebzeden zengin, bitkisel besin ağırlıklı diyetler kanser riskini azaltmaktadır. Bu tarz diyetlerde kilo kontrolü daha iyi sağlanmaktadır. Daha az obeziteye neden olmaktadır. Aşırı kilo nedeniyle vücutta östrojen ve insülin seviyeleri artmaktadır.
- Günde en az 2.5 kap meyve-sebze tüketilmelidir.
- Buharda pişirme, fırında pişirme gibi daha sağlıklı pişirme teknikleriyle gıdaları pişirin.
- Patates cipsleri, dondurma gibi şekerli ve yüksek kalorili yiyecekler yerine meyve sebze, bakliyat tercih edin.
- Potanızı genişletin. Tek tarz sebze meyveye yüklenmeyin. Farklı meyve sebzeleri deneyin.
- Meyve suyu içecekseniz kutu meyve sularını değil, sıkma meyve sularını tercih edin.
- Milenyum çağının hızı, yeme-içmemizi de etkiledi. Hızlı yaşam nedeniyle hızlı tüketim olmaktadır. Yemeğe belirli vakit ayırın ve sindire sindire yiyin.
İlgiliniz çekebilir:

4. İşlenmiş Et ve Kırmızı Et
Dünya Sağlık Örgütü tarafından salam, jambon, pastırma, sucuk gibi işlenmiş et ürünlerinin karsinojenik olduğu kabul edilmiştir. Her gün 50 gramdan fazla işlenmiş et tüketimi kolorektal kanser riskini %18 artırmaktadır. Pankreas ve prostat kanserleri ile ilişkisi olduğu düşünülmektedir. Kırmızı et ise geçen yazılarımızda tartışıldığı gibi potansiyel bir karsinojendir. Yani kansere neden olup olmadığı ile ilgili araştırmalar devam etmektedir; önemli bir besin değeri olan kırmızı et aşırı tüketilmemelidir. Kırmızı ete alternatif protein kaynağı olarak balık, kümes hayvanları ve bakliyatların beslenmedeki payı artırılmalıdır.
5. Şeker
Şekerin direkt kanserle ilişkisi kanıtlanmamıştır ama şeker kalori kaynağı olduğu için aşırı tüketimi obeziteye neden olabilmektedir. Obezite de kansere. Pek çok gıdanın içinde şeker bulunmaktadır, özellikle hazır ve rafine gıdalarda daha yoğun. Hazır gıda tüketimini kısıtlamayı önermekteyiz.
Yiyeceklerin etiketlerini okuyun! Ne yediğimizin farkında olmamız kilo kontrolünde en büyük adımlardan biridir. Düşük yağlı ve yağsız yiyecekler eşittir kalorisiz yiyecek anlamına gelmeyebilir. Veya birçok sağlık faydası olan kuruyemişleri fazla tüketirseniz sandığınızdan çok daha fazla kalori alabilirsiniz (örneğin 100 gram badem yaklaşık 575 kaloridir; neredeyse büyük boy bir hamburger kadar!).

6. Egzersiz
Bilgisayar başında, masa başı işlerde çalışırken hareket yeteneğimiz çok kısıtlı. Oysa egzersiz / spor / hareket, sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı. Egzersiz;
- Kilo kontrolüne yardımcı olmaktadır.
- Hormon seviyelerini kontrol altına almaktadır.
- Bağışıklık sistemini tetikleyerek kanserle savaşmayı kolaylaştırmaktadır.
Önceleri haftalık en azından 150 dakika hafif egzersiz ya da 75 dakika ağır egzersiz önermekteydi (ya da iki egzersizin dengeli bir karışımı). Fakat yeni yapılan çalışmalar göstermiştir ki, kısa egzersizlerin (örneğin günde 15 dakika yürüyüş) bile ciddi sağlık faydaları vardır. İşe bisikletle veya yürüyerek gitmeyi, çocuklarımızın oyunlarına aktif katılmayı düşünebiliriz.

7. Kahve
Kahve, dünya genelinde sudan sonra en çok tüketilen içecektir. Birçok kişi kahvenin güne başlamanın en güzel yolu olduğunu söyler. Bizim ülkemiz için bu çoğunlukla çay olsa da kahve tüketimi giderek yaygınlaşmaktadır. Kahvenin içinde binden fazla madde bulunmakla birlikte, antioksidanlar ve kafein içeriği ön plana çıkmaktadır. Kanser riskini hem arttırdığını hem azalttığını söyleyen çalışmalar mevcuttur. Bazı çalışmalar günde 4-6 bardak kahvenin kanser riskini azalttığını söylemektedir, fakat bu kadar yüksek miktarda kahve demek yüksek miktarda kafein de demektir. Yüksek miktarda kafein uyku problemlerine, migren ataklarının artışına ve sindirim sistemi problemlerine neden olmaktadır. Genel olarak diğer sıcak tüketilen içeceklerin kanser riskine benzer bir riske sahiptir; yani içildiğinde geçtiği organlarda (boğaz, yemek borusu ve mide) kanser riskini artırıyor gibi gözükmekte; buna karşın kolon, meme, prostat ve cilt gibi birkaç kanser türü için ise riski azalttığına dair çalışmalar mevcuttur. Bu nedenle şu an için günümüzde kahve-kanser riski ilişkisinin net olmadığını söyleyebiliriz. Tadı yumuşatmak adına katılan krema, şeker gibi gıdalar da kilo kontrolünü bozduğu için sade tüketilmesini öneririz. Ayrıca tüm yüksek ısılı içecekler gibi, tüketmeden önce biraz soğumasını beklemeliyiz.

8. Güneşe Maruziyet
Güneş ışığı, UV ışınları içermektedir. UV ışınları özellikle cildimizdeki hücrelerde DNA hasarında bulunduğu için kansere neden olmaktadır. UV ışını deride D vitamini üretimini sağlar fakat aşırı maruziyet kanserleşmeye neden olabilmektedir.
- UV’nin en kuvvetli olduğu sabah 10- akşam 4 arası güneş ışığından kendimizi korumalıyız.
- Şapka takmalıyız.
- Güneş kremi kullanmalıyız.
- Güneş kremi seçimi kozmetik nedenlerle değil, sağlık amacıyla yapılmalıdır. Birçok pahalı güneş kreminin ekstra koruma sağlamadığını gösteren bir çalışma da mevcuttur. Güneş kremi için 30 faktör idealdir. Ayrıca suya dayanıklılık tercih sebebidir. UVA ve UVB’ye karşı korumalıdır. Son kullanma tarihine dikkat edilmelidir. Doğru bir şekilde uygulandığından emin olunmalıdır.
- UV ışınlarından koruyan güneş gözlüğü edinilmelidir.
- Güneşten koruyan kıyafetler tercih edilmelidir.
- Çocuklarımızın da güneşin zararlı etkilerinde korunmasına önem verilmelidir.
- D vitamini seviyelerimiz kontrol edilmelidir.

9. Sigara
En çok akciğer kanseri ile ilişkisi bilinse de ağız, farinks (yutak), yemek borusu, mide, karaciğer, pankreas, larinks, akciğer, böbrek, mesane gibi çoğu kanserin yolu sigara ile kesişmektedir. Sadece sigarayı bırakarak pek çok kanserden kendimizi koruyabiliriz. Bağımlılık oluşturması bırakılmasında aşılması en zor bariyerdir. Sigara ile sadece kendimize değil çevremizdekilere de zarar vermekteyiz. Pasif içicilik de kanser riskini artırmaktadır. Sigaranın zehirli gazını solumak hücrelerde genetik hasar oluşturmaya yetmektedir.

10. HPV
Human Papilloma Virüs, serviks (rahim ağzı) kanseri başta olmak üzere, vajinal, vulvar, anal (makat), orofaringeyal (baş-boyun) kanserlere neden olan bir virüstür. Tüm kanserlerin %5’inin, serviks kanserlerinin ise %95’inin HPV ilişkili olduğu düşünülmektedir. HPV virüs ailesinin 100’den fazla sayıda alt türü olmakla birlikte, 30 kadarı insanlarda infeksiyona neden olmaktadır. Bunlar içinde de insanda en fazla kansere neden olanları 16 ve 18 tipleridir (serviks kanserlerinin %70’inden bu ikisi sorumludur). Temel olarak cinsel yolla bulaşır, siğillere neden olur. Günümüzde aşılama ile HPV infeksiyonundan korunabiliriz, doğru zamanda uygulanan aşının ilişkili olduğu kanserleri %90 oranında önlediği çalışmalarla gösterilmiştir. Bu nedenle 11 ve 12 yaşlardaki hem kız hem erkek çocuklarımızın aşılanmasını önermekteyiz.
İlginizi çekebilir:
10 Facts About What Really Causes Cancer
cancer-org