Kemoterapi-İmmünoterapi Uygularken Dikkat Edilmesi Gerekenler – İnfüzyon Reaksiyonu Nedir?
Kemoterapi ve immünoterapi, kanser tedavisinde hayati yöntemlerdir ve bu ilaçlar uygulanırken kullanılan infüzyon yöntemi, ilaçların damar yoluyla doğrudan kan dolaşımına verilmesi anlamına gelir. Bu yöntem, etkin bir tedavi sağlarken, infüzyon reaksiyonları gibi yan etkilere yol açabilir.
İnfüzyon reaksiyonları, kemoterapi ilaçlarının intravenöz (IV, toplar damar) yolla uygulanması sırasında meydana gelebilir ve çeşitli şiddet seviyelerinde etkiler gösterebilir. Bu makale, kemoterapi, immünoterapi ve damardan uygulanan diğer kanser ilaçları sırasında oluşabilecek infüzyon reaksiyonlarını anlamaya, tanımaya ve yönetmeye yönelik önemli bilgileri sunarak hem sağlık profesyonellerinin hem de hastaların bu yan etkilere karşı daha bilinçli ve hazırlıklı olmalarını hedeflemektedir. Bu bilgiler, tedavi sürecinin daha güvenli ve etkili olmasına katkı sağlayabilir.
İnfüzyon Reaksiyonu Nedir?
İnfüzyon reaksiyonları, hastaların intravenöz (IV) yolla ilaç alması sırasında veya sonrasında ortaya çıkabilen, hafiften yaşamı tehdit edici düzeye kadar değişebilen yaygın bir yan etkidir.
Vücut, IV yol ile yapılan kanser tedavileri gibi belirli tedavilere karşı güçlü bir bağışıklık tepkisi gösterebilir; bu durum infüzyon reaksiyonlarının meydana gelmesine neden olabilir.
İnfüzyon reaksiyonları infüzyondan hemen sonra veya bir süre sonra ortaya çıkabilir.
Reaksiyonun şiddeti, belli ilaçlar, ilaçların dozları veya kişilerin sağlık durumlarının yanı sıra bir dizi faktöre bağlı olarak değişebilir.
2018 yılında yapılan bir araştırmada, tedaviye yönelik yan etki reaksiyonları birkaç kategoriye ayırmış ve bu kategoriler harfler ile temsil edilmiştir:
- (Augmented): Arttırılmış farmakolojik etkiler
- (Bizarre): Tuhaf etkiler
- (Chronic): Kronik etkiler
- (Delayed): Gecikmiş etkiler
- (End): Tedavinin sonundaki etkiler
- (Failure): Tedavinin başarısızlığı
İnfüzyon Reaksiyonlarının Sınıflandırmaları
İnfüzyon reaksiyonları genellikle öngörülemeyen yan etkiler şeklindedir. Bu tip reaksiyonlar, doza bağlı olmayıp genellikle ilacın kendine özgü etkileriyle ilişkilendirilmezler. Tipik olarak, bu tür reaksiyonlar tedavi sonunda kendiliğinden geçer.
Kanser tedavilerindeki infüzyon reaksiyonları genel olarak;
- Öngörülemezler
- Doza bağlı değiller
- Genellikle ilacın etkileriyle ilişkilendirilmezler
- Tedavinin sonunda kendiliğinden geçerler
Bununla birlikte, paklitaksel ve dosetaksel gibi taksan grubu kemoterapilere, karboplatine ve özellikle immünoterapi ilaçlarına bağlı reaksiyonlar bazı durumlarda tahmin edilebilir, çünkü bu reaksiyonlar sıklıkla ilacın türüne göre değişir. Yani, immünoterapi ilaçlarının neden olduğu reaksiyonlar, ilacın özelliklerine bağlı olarak bazı durumlarda önceden tahmin edilebilir olabilir.
İlgili konu: Ekstravazasyon nedir? Deri altına kanser ilacı sızmasında ne yapılmalı?
Alerjik ve Alerjik Olmayan Reaksiyonlar
İnfüzyon reaksiyonları alerjik ve alerjik olmayan alt tiplere de ayrılmaktadır. Alerjik infüzyon reaksiyonları, bağışıklık sisteminin aşırı tepki verdiği durumlardır ve anafilaktik şok gibi ciddi reaksiyonlar içerebilir.
Bağışıklık yanıtları doğuştan, adaptif veya her ikisini de içeren şekillerde tanımlanır.
Doğuştan gelen bağışıklık yanıt, bağışıklık sisteminden gelen genel ve hızlı bir yanıttır. Adaptif bağışıklık yanıtı, bağışıklık sisteminin bir tetikleyiciyi tanıdığında daha hedefe yönelik bir yanıt vermesini içerir.
Alerjik olmayan infüzyon reaksiyonları şunları içerebilir:
- Sitokin salınımı sendromu gibi yalancı-alerjik reaksiyonlar
- idiosenkretik (öngörülemez), ilaçla ilişkilendirilmeyen ve nadir olan, idiosenkretik reaksiyonlar
- İlaca tepki olarak oluşan intolerans reaksiyonlar
2018 yılında yapılan bir araştırma, infüzyon reaksiyonlarının çoğunun alerjik olmayan tipte olduğu bildirilmiştir.
İnfüzyon reaksiyonları, hafif veya acil tıbbi müdahale gerektirecek şekilde ciddi olabilir ve genellikle infüzyondan sonraki 30 ila 120 dakika içinde meydana gelir. Bununla birlikte, bu belirtilerin başlaması bazen 24 saat ile bir hafta arasında değişebilir. Bu, reaksiyon türüne bakılmaksızın, infüzyon sonrası süreçte dikkatli olunması gerektiğini gösterir.
Kanser Tedavilerine Bağlı Gelişebilen İnfüzyon Reaksiyonları
Kanser tedavisinde yan etkiler, infüzyon reaksiyonları da dahil olmak üzere, şiddetine göre 1'den 5'e kadar derecelendirilir. Derece 1, hafif belirtileri ifade ederken, derece 5, en şiddetli durum olan yaşam kaybını temsil eder.
Bir 2019 yılında yapılan sistemik inceleme, kolorektal kanser tedavisi için monoklonal antikor ilaçları kullanan hastaların yaklaşık %5'inin infüzyon reaksiyonu yaşadığını ortaya koymuştur. Bu çalışma, infüzyon reaksiyonlarının sıklığının, reaksiyonun şiddeti ve uygulanan tedavi türüne bağlı olarak değişebileceğini göstermiştir. Bu bulgular, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkilerinin anlaşılması ve yönetilmesi konusunda önemli bilgiler sağlamaktadır.
İnfüzyon reaksiyonları, kemoterapi ilaçlarından kaynaklanabilir ve ciddi olabilir. Ancak, 2017'de yapılan bir çalışma, kemoterapiye bağlı infüzyon reaksiyonlarının nadir olduğunu belirlemiştir. 2022'de yapılan başka bir çalışmada ise, immünoterapi gören hastaların %5'ten azının infüzyon reaksiyonu yaşadığı saptanmıştır. Bu bulgular, farklı kanser tedavi yöntemlerinin yan etki profillerinin anlaşılmasında önemli rol oynamaktadır.
Taksan Grubu (Paklitaksel ve Dosetaksel) Kemoterapilere Özgü İnfüzyon Reaksiyonlarının Özellikleri
Paklitaksel ve dosetaksel gibi taksan grubu kemoterapiler, hastaların yaklaşık %5-10'unda hemen ortaya çıkan aşırı duyarlılık reaksiyonları oluşturabiliyor. Bu reaksiyonlar genellikle tedaviye yeniden başlanmadan önce Kordexa gibi kortizon haplarını içme şeklindeki önlemler alınarak güvenle yönetilebiliyor. Bu tür reaksiyonlar genellikle ciddi olmamakla birlikte, bazı hastalar için önemli olabiliyor ve yönetimi profesyonel bir yaklaşım gerektiriyor.
Taksan grubu kemoterapilerin yol açtığı infüzyon reaksiyonlarının belirtileri şunları içerebilir: ciltte döküntü ve kaşıntı, sırt ve bel ağrısı, yüzde veya boğazda şişlik, nefes darlığı, hızlı kalp atışı ve bazen tansiyon düşüklüğü. Bu reaksiyonlar genellikle tedavinin ilk birkaç dakikası içinde ortaya çıkar ve tedavinin durdurulması veya hızının azaltılması gerektirebilir.
Karboplatine Özgü İnfüzyon Reaksiyonlarının Özellikleri Nelerdir?
Karboplatin bağlı infüzyon reaksiyonları genellikle alerjik tipte reaksiyonlardır. Bu tür reaksiyonlar, karboplatin tedavisinin 5. veya 6. döngüsünden sonra daha yaygın olarak görülebilir. Karboplatin öncesi rutin Kordexa alımı önerilmez.
Karboplatine bağlı infüzyon reaksiyonlarının özellikleri arasında, genellikle tedavi sırasında veya hemen sonrasında başlayan ciltte döküntü, özellikle ellerde kaşıntı, kızarıklık, yüz veya boğazda şişlik, nefes darlığı, hızlı veya düzensiz kalp atışı ve bazen tansiyon düşüklüğü bulunur. Bazı durumlarda, bu reaksiyonlar ciddi olabilir ve derhal tıbbi müdahale gerektirebilir.
Oksaliplatine Özgü İnfüzyon Reaksiyonlarının Özellikleri Nelerdir?
Oksaliplatin ile ilişkili infüzyon reaksiyonları genellikle IgE/mast hücre aracılı bir etkiyle meydana gelir ve belirtileri cilt, solunum, kardiyovasküler ve diğer sistemleri içerebilir. Bu yan etkilerin oranları %2 ile %25 arasında değişmekle birlikte, bazı çalışmalar oksaliplatine bağlı infüzyon reaksiyonları ile tedavi kesilme oranlarının %21 olduğunu bildirmektedir. Grade 3-4 reaksiyonların riski yaklaşık %1.6 ve yaşamı tehdit eden reaksiyonların riski yaklaşık %1'dir. Oksaliplatine bağlı infüzyon reaksiyonlarının IgE aracılı olması nedeniyle, bu reaksiyonlar ilaca tekrarlanan maruz kaldıktan sonra ortaya çıkar. Yapılan bir çalışmada, reaksiyonların genellikle yedinci ile dokuzuncu infüzyon sırasında meydana geldiği, ancak bazı çalışmaların üçüncü ve altıncı döngüde iki zirve olduğunu bildirdiği belirtilmiştir.
Oksaliplatin ile ilişkili infüzyon reaksiyonlarının özellikleri arasında cilt döküntüsü, ürtiker, anjiyoödem, bronkospazm ve nadiren hipotansiyon yer alır. Ciddi anafilaksi vakalarında, epinefrin derhal uygulanması hayati önem taşır. Oksaliplatin infüzyonu kesilerek kortikosteroidler, histamin blokerleri, IV normal salin ve oksijen verilmesi gibi tedavi seçenekleri mevcuttur.
Kanser Tedavisiyle İlişkili Olmayan İnfüzyon Reaksiyonları
İnfüzyon reaksiyonları, yalnızca kanser tedavileri değil diğer IV tedaviler sırasında da meydana gelebilirler. 2022'de yapılan bir başka çalışmada, demir eksikliklerinin tedavisi için demir infüzyonlarıyla ilişkili yan etkiler incelendi. Çalışmaya demir eksikliği olan 12.000'den fazla kişi dahil edildi ve infüzyon reaksiyonlarının görülme oranının yaklaşık %3,9 olduğu bulundu. Kişilerden yanlızca ikisi şiddetli reaksiyon geçirdi ve bunun için epinefrin (EpiPen) tedavisi almak zorunda kaldı. Reaksiyon geçiren diğer kişilerin çoğunda yalnızca hafif belirtiler gözlemlendi.
İnfüzyon Reaksiyonlarının Belirtileri Nelerdir?
İnfüzyon reaksiyonundan kaynaklanan belirtiler, kişi tedavi alırken, birkaç gün sonra veya birkaç hafta sonra başlayabilir.
İnfüzyon reaksiyonları ile ilişkili genel belirtiler şu şekildedir:
- Kaşıntı
- Kızarma
- Kurdeşen
- Hırıltı soluk alıp verme
- Nefes darlığı
- Mide bulantısı
- Ateş
- Ödem
Reaksiyonların çoğu hafiftir ve aşağıdakiler de dahil olmak üzere grip benzeri belirtilere neden olabilirler;
- Kas ağrısı
- Ateş
- Döküntü
- Titreme
- Baş ağrısı
- Yorgunluk
Genel olarak belirtiler ne kadar hızlı ortaya çıkarsa kişinin ciddi bir reaksiyon geliştirme olasılığı da o kadar artar.
İmmünoterapinin İnfüzyon Reaksiyonlarına Etkisi
İmmünoterapi alan kişilerin infüzyon reaksiyonu yaşaması pek olası değildir. Ancak böyle bir durum meydana gelirse, sitokin salınımı, reaksiyonun olası nedenlerinden biridir. Bu, anafilaksi belirtilerini taklit edebilir ancak farklı tedavi gerektirir.
İmmünoterapinin diğer yan etkileri şunları içerebilir:
- Enfeksiyon
- İshal
- Ödeme bağlı şişme ve kilo alımı
- Kalp çarpıntısı
- Organ iltihabı
- Sinüs tıkanıklığı
İnfüzyon Reaksiyonu Nasıl Teşhis Edilir?
İnfüzyon reaksiyonu uzmanların, hemşirelerin veya diğer sağlık personellerinin bu reaksiyon ile ilişkili belirtileri ve şikayetleri tanıması ile teşhis edilir. Kişi de eve geldiğinde infüzyon reaksiyonlarıyla ilişkili olası belirtileri izlemelidir. Belirtiler ortaya çıkarsa, kişi mümkün olan en kısa sürede bir sağlık uzmanına danışmalıdır. Öte yandan belirtiler şiddetlenirse acil servise başvurmalıdır.
Reaksiyon meydana geldiğinde, uzmanlar tarafından bu durumun tedavilere ihtiyaç olup olmadığı belirlenecek ve belirtiler değerlendirilecektir.
Anaflaksi, ciddi ve hızlı gelişen bir alerjik reaksiyondur, ki bu reaksiyon potansiyel olarak yaşamı tehdit edici olabilir. Vücudun aşırı duyarlılık tepkisi sonucu ortaya çıkar ve genellikle hızlı tıbbi müdahale gerektirir.
Anafilaksi tanısı için belirtilerin üç ana kriterden birini karşılaması gereklidir:
1. Deri veya mukoza zarlarındaki akut hastalık belirtileri ve solunum sorunları veya ani düşük kan basıncı gibi ek belirtiler.
2. Bir alerjene maruziyet sonrası cilt, solunum, düşük tansiyon veya mide-bağırsak belirtilerinin iki veya daha fazlasının ortaya çıkması.
3. Bilinen bir alerjene maruziyet sonrası kan basıncında düşme.
Bu belirtilerin yanı sıra, biyobelirteçlerin kan veya idrar testleri ile tespiti de anafilaksi tanısında yardımcı olabilir. Bunlar, belirtilerin başlamasından sonra ölçülebilecek idrar histamin metabolitleri veya kan triptaz seviyelerini içerebilir. Ancak, bu kimyasal seviyeleri artmadan da anafilaksi gerçekleşebilir.
İnfüzyon Reaksiyonlarının Tedavisi
Tedavi, kişinin yaşadığı infüzyon reaksiyonunun türüne göre değişebilir. Hafif reaksiyonlarda kişinin herhangi bir tedaviye ihtiyacı olmayabilir, ancak uzmanlar vücuda verilen infüzyonun hızını duraklatabilir veya yavaşlatabilir.
Orta ile şiddetli reaksiyonlar farklı ilaçlara ve tedavilere yanıt verebilir. Bunlar şunları içerebilir:
- Şiddetli ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden anaflaksi gibi reaksiyonlar için epinefrin
- Antihistaminikler
- Hızlı bir salin (izotonik) infüzyonu ve ardından daha yavaş bir damlama olan sıvı resüsitasyonu
- Bradikardi için atropin (yavaş kalp hızı)
- Kan basıncını artırmaya yardımcı olan vazopressörler
- Kortikosteroidler
Alerjik olmayan reaksiyonların tedavisi için, uzmanlar genellikle infüzyonu durdurur ve kişinin belirtilerini tedavi eder. Belirtiler ortadan kalktıktan sonra, önceki infüzyon hızının yarısı olacak şekilde infüzyona devam edilir.
İnfüzyon Reaksiyonların Önlenmesi ve Yönetilmesi
Hastanın tıbbi geçmişi, özellikle infüzyonlara karşı geçmişte yaşanan reaksiyonlar, tedavi planlamasında dikkate alınır. Uzmanlar, bir hastanın gelecekte reaksiyon gösterip göstermeyeceğini kesin olarak tahmin edemeseler de bu bilgiler reaksiyonların olası riskini değerlendirme konusunda faydalı olabilir. Bu, tedavi sürecinde alınacak önlemlerin daha bilinçli bir şekilde planlanmasına yardımcı olur.
Hastaların infüzyon öncesinde, bazen premedikasyon adı verilen ilaçları alıp almadıkları sorulabilir. Kortikosteroidler ve antihistaminikler gibi premedikasyon ilaçlarının kullanımı, infüzyon reaksiyonlarının önlenmesine yardımcı olabilir. Bu önleyici tedbir, reaksiyon riskini azaltmak için önemlidir ve hastaların tedaviye daha iyi yanıt vermesini sağlayabilir.
Özetle İnfüzyon Reaksiyonları ve Süreç
İnfüzyon reaksiyonları hafif ile yaşamı tehdit edici arasında değişiklik gösterebilir. Alerjik veya alerjik olmayan reaksiyonlar olabilirler. Orta ila şiddetli belirtiler tipik olarak belirtilerin yönetimini ve bazı durumlarda hayat kurtarıcı anaflaksi tedavisi gibi tedavileri gerektirebilir.
Kişinin infüzyon reaksiyonu geçirip geçirmeyeceği tahmin edilemez. Ancak kişinin tıbbi geçmişinin bilinmesi, gelişebilecek ciddi bir reaksiyonun belirtilerinin izlenmesi, infüzyon reaksiyonuna karşı uyanık olunmasına yardımcı olacaktır.
Özetle, infüzyon sonrası yaşanan her türlü olağan dışı durum için kişilerin iyi takibi ve onkoloji ekibine başvurması önemlidir.
1. Bupathi M, et al. (2017). Incidence of infusion reactions to anti-neoplastic agents in early phase clinical trials: The MD Anderson Cancer Center experience. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5896759/
2. Bylsma LC, et al. (2019). The incidence of infusion reactions associated with monoclonal antibody drugs targeting the epidermal growth factor receptor in metastatic colorectal cancer patients: A systematic literature review and meta‐analysis of patient and study characteristics. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6745824/
3. Jimenez-Rodriguez TW. et al. (2018). Anaphylaxis in the 21st century: Phenotypes, endotypes, and biomarkers. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6016596/
4. Peterson C. (2022). An AP perspective on infusion reactions in the era of immunotherapy. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9126347/