Erken evre meme kanserli hastalar için artık kemoterapiden daha fazla güvenle kaçınmak mümkün. 2020 San Antonio Meme Kanseri Sempozyum'unda (SABCS) sunulan büyük ölçekli faz-3 RxPONDER çalışması büyük ses getirdi. Sempozyumda, bu çalışmanın medyan (ortanca) 5 yıllık takibinin yapıldığı bir ara analiz sunuldu.

Çalışmanın özet sonucu olarak araştırmacılar, Oncotype Dx gen skoru düşük riskli, lenf nodu pozitif, hormon reseptörü pozitif (HR+), insan epidermal büyüme faktörü reseptörü 2 negatif (HER2-) postmenopozal (menopoza girmiş) meme kanseri olan kadınlarda hormon baskılama tedavisine kemoterapi eklenmesinin, tek başına hormonal tedaviye kıyasla, hastalık sonuçlarını iyileştirmediğini bildirdi.

Not: Oncotype Dx testinin sonuçları, 0 ile 100 arasında bir Nüksetme Puanı olarak bildirilir. Düşük puan kanserin tekrarlama olasılığının düşük olduğunu ve ve yüksek puan kanserin tekrarlama olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Puan ayrıca, hasta ve doktorlara hormon tedavisine kemoterapi eklenmesinin olası yararı konusunda önemli bilgiler sunar. 

RxPONDER çalışmasının sonuçları, TAILORx denemesinden elde edilenlere benzer. Bu denemenin sonuçları ilk olarak 2018'de sunuldu ve lenf nodu tutulumu olmayan erken evre hastalığı olan kadınlar için uygulama değişti (bakınız Meme kanseri ameliyatı sonrası kemoterapi almayacak hastaları nasıl belirleriz?)

Lenf nodu metastazı olan meme kanserinin tedavisi değişti

RxPONDER, klinik pratik değiştiren bir çalışma olarak onkoloji tarihinde yerini aldı. RxPONDER'den elde edilen veriler, bu yıl San Antonio Meme Kanseri Sempozyumu'nde sunulan klinik açıdan en önemli verilerdir.

Çalışmanın baş yazarı Dr. Kevin Kalinsky, çalışmanın birçok zorluğu oldğunu vurguladı: Bunun nedeni, çalışmanın aynı zamanda hastalık özellikleri aynı olan ve kemoterapiden fayda gördüğü tespit edilen menopoz öncesi kadınları da içermesidir.

Bu genç kadınlarda faydanın kemoterapinin sitotoksisitesinden (hücre öldürücü etkisinden) mi yoksa hormonal etkilerinden / yumurtalık baskılamasından mı (meme hücresi uyarıcısı olan östrojen üretimini sınırlayan) olup olmadığı net değildi. Ancak birçok uzman, etkinin büyük olasılıkla yumurtalık baskılanmasından kaynaklandığını iddia etti. Bununla birlikte yumurtalık fonksiyonunu baskılamak için kemoterapiden daha az toksik yollar var.

Menopoza girmiş lenf nodu pozitif kadınlar için veriler oldukça net iken, menopoz öncesi kadınlar için yeterli olmayabilir. Bununla birlikte, tüm [düşük gen skorlu, nod pozitif] menopoza girmemiş hastaların kemoterapi alması gerektiğini söylemek zordur.

RxPONDER hastaları 15 yıl boyunca takip edilecek, bu nedenle ek veriler ve görüşler de takip edilecek.

Az sayıda lenf nodu pozitif hastalar için tedavi kararları gözden geçirilmeli

RxPONDER veya diğer ismiyle SWOG S1007 çalışması, HR+, HER2 negatif meme kanseri ve bir ila üç lenf düğümü pozitif olan 5000'den fazla kadını içeriyordu. Bu hastaların 21 tümör gen ekspresyon testi (Oncotype Dx) sonuçları düşük riskli idi; yani nüks (kanser tekrarı) skoru ≤25 idi.

Metastatik olmayan HR+, HER2- meme kanseri olan kadınların yaklaşık %20'sinde bir ila üç lenf düğümünün tutulumu vardır. Bu oran ülkemiz için her yıl yaklaşık 2 ila 3 bin kadını ilgilendiren bir karara karşılık gelmektedir.

Çalışmanın sonuçları

  • Çalışma katılımcıları, standart kemoterapi artı hormonal tedavi veya tek başına hormonal tedavi almak üzere rastgele gruplara ayrıldı. Takip, mevcut önceden planlanmış analizden önceki ortalama 5 yıl içindi.
  • 5,1 yıllık ortanca takip süresinde, 447 hastalıksız sağkalım olayı gözlendi. Seçilen bu birincil sonlanım noktası, nihai analizde beklenen sayının % 54'üdür.
  • Tüm hasta grubu dikkate alındığında, hormonal tedaviye kemoterapi eklemek, hastalıksız sağkalımda bir iyileşme ile ilişkilendirildi, % 92.4'e karşılık % 91.0 ( P = .026).
  • Bununla birlikte postmenopozal kadınlarda böyle bir gelişme görülmedi. 5 yıllık hastalıksız sağkalım oranı kemoterapi artı hormonal tedavi ile % 91,6 ve tek başına hormonal tedavi ile % 91,9 idi ( P = .82).
  • Premenopozal (menopoz öncesi) kadınlar arasında hastalıksız sağkalımda bir iyileşme bildirildi. 5 yıllık oran kemoterapi artı hormonal tedavi ile % 94,2 iken, tek başına hormonal tedavi için % 89,0 idi ( P = .0004).
  • Bu farklılıklar genel sağkalım sonuçlarına yansıdı. Postmenopozal kadınlar için 5 yıllık genel sağkalım oranlarında fark yoktu (% 96,2'ye karşı % 96,1).
  • Öte yandan, premenopozal kadınlar için 5 yıllık genel sağkalım oranlarında anlamlı bir fark vardı (% 98.6'ya karşı % 97.3; P=.032).
  • Hastaları Oncotype Dx rekürrens skoruna göre 0-13'e karşı 14-25 ve bire iki ila üç lenf nodu pozitifliğine göre tabakalandırmanın sonuçlar üzerinde önemli bir etkisi olmadığı söylendi ve aynı zamanda gelecekteki analizlerin yaşam kalitesini de içereceği belirtildi.

RxPONDER'da uygulanan hormonal tedavi hakkında daha fazla bilgi

RxPONDER'daki menopoz öncesi kadınlar için "neredeyse her zaman" tamoksifen reçete edildiği söylendi.

Bununla birlikte, bu yaş grubundaki tedaviye yönelik mevcut standart yaklaşım sadece tamoksifen değil; yumurtalık baskılanması artı bir aromataz inhibitörü veya tamoksifendir. Yumurtalık baskılamalı kombinasyon tedavilerinin, tek başına tamoksifenden üstün olduğu artık bilinmektedir.

Not: Premenopozal hastalarda yumurtalıkların baskılanması şu 3 yöntemden biri ile gerçekleştirilir: cerrahi olarak overlerin çıkarılması, overlere radyoterapi uygulanması ya da aylık iğneler.

Adjuvan kemoterapi birçok premenopozal hastada yumurtalık baskılanmasına neden olduğu için, bu hastalar daha sonra aslında yumurtalık baskılanması artı tamoksifen almış gibi düşünülmelidir; kemoterapi almayan grup için tek başına tamoksifen yerine.

Tabi bu alt kümedeki sonuçtaki farklılığın kemoterapinin hormonal etkilerinden mi kaynaklandığını şu an için bilemeyeceğiz.

Ayrıca menopoz öncesi kadınlarda kemoterapinin yararındaki fark, menopoz öncesi tümörler ile menopoz sonrası kadınların tümörleri arasındaki olası biyolojik farklardan da kaynaklanabiilr.

Sonuç

Kanser hastalarının tedavi kararlarında, hastanın/tümörün genetik yapısının değerlendirilmesini önemi giderek artmaktadır. RxPONDER çalışması sonuç olarak, 1-3 lenf nodu pozitif, hormon pozitif, HER2 negatif postmenopozal meme kanserli kadınlarda, tümör Oncotype Dx nüks skoru düşük riskli ise kemoterapiden güvenle kaçınmanın mümkün olduğunu göstermektedir.