Bölgesel olarak ilerlemiş prostat kanserli hastalarda, radikal prostatektomi ameliyatından önce, neoadjuvan (küçültücü) tedavi olarak, enzalutamid ve löprolid ile hormon baskılamaya abirateron ve prednizon ilavesi ile patolojik tam yanıt ve minimal rezidüel hastalık oranı artmıştır. Çalışma Nisan 2019'da Journal of Clinical Oncology adlı dergide sunulmuştur.

Açık etiketli ve çok merkezli bu faz-II klinik araştırmada, 75 hasta rastgele 2'ye 1 oranında iki gruba ayrıldı:

  • 1. grupta 50 hastaya abirateron 1.000 mg / gün, enzalutamid 160 mg / gün, löprolid (leuprolide) her 12 haftada bir 22.5 mg ve prednizon 5 mg / gün 24 hafta boyunca uygulandı. Bu yoğun hormon baskılama rejimine ELAP adı verildi.
  • 2. grupta 25 hastaya enzalutamid 160 mg / gün ve löprolid her 12 haftada bir 22.5 mg 24 hafta uygulandı (EL grubu).
  • Her iki grup hastaya neoadjuvan tedavi sonu radikal prostatektomi ameliyatı yapıldı.
  • Hastaların prostat manyetik rezonans görüntülemesinde T3 (tümör prostat kapsülünü aşmış durumda) hastalığı vardı. Lenf bezlerinin <20 mm olması gerekiyordu. Gleason skoru 4 + 3 = 7 veya daha yüksek ve prostat spesifik antijen (PSA)> 20 ng / mL veya daha yüksek olması gerekiyordu.

Çalışmanın ölçmek istediği birincil sonlanım noktası, ameliyatla alınan prostat dokusunda hiç kanserli hücre kalmamasını ifade eden patolojik tam yanıt veya ≤5 mm tümör kalmasını ifade eden minimal rezidüel hastalık olarak belirlendi. Hastaların çoğu (% 87) ABD Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı (NCCN®) kriterleri açısından yüksek riskli prostat kanserine sahipti.

Yanıt Oranları

  • ELAP grubunda patolojik tam yanıt veya minimal rezidüel hastalık oranı % 30'du (50 hastanın 15'i). Bu gruptaki hastaların %10'unda patolojik tam yanıt vardır.
  • EL grubunda patolojik tam yanıt veya minimal rezidüel hastalık oranı %16 bulundu (% 25 hastanın 4'ü). patolojik tam yanıt oranı % 8 bulundu. Bu farklar istatistiki olarak anlamlılık düzeyine ulaşmamıştı (p=0.263).
  • İki grup arasında cerrahi sınır pozitifliği, lenf nodu pozitifliği benzer idi.
  • Tümör örnekleri moleküler profillemeye tabi tutulduğunda görüldü ki, ERG pozitif ve PTEN kaybı görülen tümörlerde rezidüel (kalan tümör) hacim daha büyüktü ve bu iki durumun daha olumsuz sonuçlarla ilişkili olduğu düşünüldü.

Yan Etkiler

  • Her iki grupta da tedavi iyi tolere edildi.
  • Tedavi ile ilişkili yan etkiler, ELAP grubunda herhangi bir dereceli ve 3. derece hipertansiyon, ALT ve AST oranı dışında, iki grupta benzerdi.
  • Tedaviyle ilişkili 4. derece (hastayane yatış gerektiren) yan etki gözlenmedi.

Sonuç olarak, bu küçük çaplı klinik çalışma ile prostat kanserinin neoadjuvan (ameliyat öncesi küçültücü) tedavisinde yoğun bir hormon baskılama ile şimdiye kadarki en iyi sonuçlar elde edilmiş gözüküyor. Bununla birlikte ELAP tedavi rejiminin nüks oranları ve genel sağkalım üzerindeki etkisini değerlendirmek için daha uzun takip gereklidir.