Raşitizm 1922 – Besin Yetersizliği ve Çarpık Bacaklık
Raşitizm, çocuklarda genellikle aşırı ve uzun süreli D vitamini eksikliği nedeniyle görülen kemiklerin yumuşaması, zayıflaması, kavisli bacaklara ve artan kırıklara yol açan bir hastalıktır.
On dokuzuncu yüzyılın sonlarında İngiliz doktorlar, kırsal kesimden kirli sanayi şehirlerine taşındıkça raşitizm vakalarının dramatik bir şekilde arttığını fark ettiler. 1919 yılında raşitizm sebeplerini daha iyi anlamak ve tedaviler geliştirmek için ünlü bir çalışma başlatıldı. İngiliz Doktor Edward Mellanby, kapalı bir alanda köpekler yetiştirmeye başladı ve onları yulaf lapası içeren bir diyetle besleyerek, raşitzmi indükleyebildi. Ardından, balık karaciğer yağı vererek köpekleri iyileştirdi ve raşitizmin besinsel bir sebebi olduğunu öne sürdü. Yağda bulunan A vitaminin, muhtemel temel besin maddesi olduğunu düşündü.
Mellanby'nin çalışmasından kısa bir süre sonra, Amerikalı Biyokimyacı Elmer McCollum ve meslektaşları, yağ içindeki A vitamini etkinliğini yok ettiklerinde yağın hala raşitizmi iyileştirdiğini gözlemledi. 1922'de McCollum, yağda bulunan bu özel bileşeni D vitamini olarak adlandırdı. 1923'te de diğer araştırmacılar, cildin D vitamini öncüsününün (7-dehidrokolesterol) güneş ışığına veya ultraviyole ışığa maruz bırakıldığında D vitamini oluştuğunu gösterdiler.
Vitaminler, doğal yiyeceklerde az miktarda bulunan, normal metabolizma için gerekli olan ve diyetteki azlığı rahatsızlıklarına sebep olan organik maddelerdir. D vitaminin kendisi de (D2 ya da D3) bir hormon değildir. Çünkü D vitamini bir organda üretilip diğer organlara kan aracılığı ile taşınan ve gittiği yerdeki başka bir hedef organın aktivitelerini etkileyen madde tanımına uymaz (yani hormon tanımına). Kısacası vücut, güneş ışığına maruz kaldığında D vitamini sentezlenebileceğinden, gerçekte bir temel vitamin olarak değerlendirilmeyip steroid hormonlarından oluşan bir grup olarak sınıflandırıldığı söylenebilir. Koyu tenli bebeklerin yeterli D vitamini üretimi için daha uzun süre güneşe maruz kalmaları gerekmektedir.
- Vücutta, kan dolaşımındaki D vitamini karaciğere gider ve burada kalsidiol öncesi bir hormona dönüştürülür.
- Sonrasında, böbrekler veya belirli beyaz kan hücreleri dolaşımdaki kalsidiyolü biyolojik olarak aktif D vitamini olan kalsitriole dönüştürürler.
- Beyaz kan hücreleri tarafından sentezlendiğinde, kalsitriol vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olur.
- Dolaşımdaki kalsitriol, bağırsaklar, kemikler, böbrekler ve paratiroid bezindeki D vitamini reseptörlerine (VDR'ler) bağlanır, bu da kanda faydalı seviyelerde kalsiyum ve fosforun oluşmasına ve kemiklerde kalsiyumun korunmasına destek olur.
- D vitamini, kalsiyumca yetersiz diyetler sebebiyle kemiklerdeki kalsiyum seviyelerini azaltabilir.
Yazı Görselinin Açıklaması: Normal bacak ve raşitizmli bacakların görüntüsü
Yazıda Geçen Tarihi Kişiler: Elmer Verner McCollum (1879–1967), Edward Mellanby (1884 –1955)
Banishing Rickets 1922. Page 338. The Medical Book: From Witch Doctors to Robot Surgeons, 250 Milestones in the History of Medicine. 2012