Evre III kolorektal kanser, kanserin bağırsak duvarını aşarak çevre dokulara yayıldığı ve en az bir ama genellikle daha fazla bölgesel lenf noduna metastaz yaptığı bir aşamadır. Bu evrede kanser, henüz uzak organlara (örneğin, karaciğer veya akciğer) yayılmamıştır.

Evre III kolorektal kanserin tedavisinde cerrahi, etkilenen tümör ve lenf nodlarını çıkarmak için ilk adımdır, ardından kanserin nüksünü (tekrarı) önlemek amacıyla adjuvan kemoterapi uygulanabilir. Radyoterapi ise, özellikle rektum kanseri tedavisinde, tümörü küçültmek veya yok etmek için cerrahi öncesi veya sonrasında kullanılabilir.

Her ne kadar aynı 3. evre kolorektal kanser tanısı almış olsalar da, bazı tümörlerin daha agresif biyolojik özelliklere sahip olup nüks etme eğiliminde olduğunu, diğerlerinin ise tedaviye daha iyi yanıt verdiğini biliyoruz. Bu nedenle, tedavi sürecinde, aynı evrede olmalarına rağmen farklı davranışlar sergileyebilecek tümörleri belirlemek, onkolojide kritik bir meseledir.

İlgili konu: Gen İmzası Nedir? Kanser Tedavi Yanıtını Tahmin Etmede Kullanılabilir mi?

Immunoscore Testi ile 3. Evre Kolorektal Kanserde Hastalık Gidişatını Öngörme

Kolorektal kanser, dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Erken tanı ve etkili tedavi yöntemleri, bu hastalığın yönetiminde hayati önem taşıyor. Son yıllarda, bilim insanları, hastalığın seyrini daha iyi anlamak ve tedavi sonuçlarını iyileştirmek amacıyla tümör biyolojisi ve bağışıklık sisteminin karmaşık etkileşimine odaklanmış durumda. Bu çabaların merkezinde, özellikle evre III kolorektal kanser tedavisinde önemli bir prognostik faktör olarak öne çıkan Immunoscore yer alıyor.

Immunoscore, erken evre kolorektal kanserde nüks riskini tahmin etmek için kullanılan bir biyobelirteçtir. Bu yöntem, tümör dokusunun merkezi ile çevre sınırlarında bulunan CD3-pozitif ve CD8-pozitif T-hücrelerin yanıtını ölçerek işlev görür. Dolayısıyla, Immunoscore, tümör mikroçevresindeki bağışıklık hücrelerinin durumunu ölçerek, tümör ile bağışıklık sistemi arasındaki etkileşimi değerlendirir. Bu etkileşim, tümörün gelişimi, yayılımı ve tedaviye yanıtı üzerinde belirleyici bir role sahiptir.

Araştırma Bulguları

Immunoscore'un değerini belirlemeyi amaçlayan bir araştırma, 14 mart 2024 tarihinde Journal of Clinical Oncology dergisinde yayımlandı. Adjuvan mFOLFOX6 veya CAPOX kemoterapi rejimleri ile tedavi edilen evre III kolorektal kanser hastaları üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma, hastaların hastalıksız sağ kalım sürelerini önemli ölçüde tahmin edebildiğini göstermiştir. Özellikle, Immunoscore-Düşük olan hastaların, Immunoscore-Yüksek olanlara kıyasla hastalıksız sağ kalım sürelerinin önemli ölçüde daha kısa olduğu bulunmuştur.

Sonuçlar

  1. Immunoscore Değerlendirmesi: Çalışmada, uygun örnekleri olan 2,608 hastanın %99.5'inde Immunoscore belirlendi. Bu hastaların 877'si (%33.7) Immunoscore-Düşük, 1,731'u ise Immunoscore-Yüksek olarak sınıflandırıldı.
  2. Tedavi Dağılımı: Toplam 834 hasta (%32) mFOLFOX6, 1,774 hasta ise (%68) CAPOX tedavisi aldı.
  3. Risk Durumu ve Yaş Grubu: Immunoscore-Düşük tümörler, daha yüksek riskli (T4 veya N2; %52.9) ve genç hastalarda (%42.2'ye kıyasla, P < .001) daha yaygındı (P = .024).
  4. Hastalıksız Sağ Kalım Oranları:
    • mFOLFOX grubunda, Immunoscore-Düşük hastalar için 3 yıllık hastalıksız sağ kalım oranı %65.1 iken, Immunoscore-Yüksek hastalar için %79.4'tür.
    • CAPOX grubunda, bu oranlar sırasıyla %69.8 ve %79.4'tür.
    • Her iki grup birleştirildiğinde, Immunoscore-Düşük hastaların oranı %68.6, Immunoscore-Yüksek hastaların oranı ise %79.4'tür.
  5. Multivariate Analiz Sonuçları: Çok değişkenli analizde, Immunoscore-Düşük tümörlü hastaların, Immunoscore-Yüksek tümörlü hastalara göre hastalıksız sağ kalım süreleri anlamlı derecede daha kısaydı. Bu durum, cinsiyet, vücut kitle indeksi, klinik risk grubu, tümör lokasyonu, tedavi süresi veya kemoterapi rejimi fark etmeksizin geçerlidir.
    • CAPOX grubunda HR = 1.52 (95% CI = 1.28–1.82),
    • mFOLFOX6 grubunda HR = 1.58 (95% CI = 1.22–2.04),
    • Birleştirilmiş gruplarda HR = 1.55 (95% CI = 1.34–1.79).
  6. Yaş ve MMR Durumuna Göre Prognostik Değer:
    • CAPOX grubunda, Immunoscore, 65 yaş altı hastalar için daha güçlü bir prognostik faktör olarak belirlendi (HR = 1.92, P < .001) 65 yaş üstü hastalara kıyasla (HR = 1.28, P = .043; etkileşim için P = .026).
    • DNA uyumsuzluk tamiri (MMR) yeterli olan hastalar arasında Immunoscore güçlü bir prognostik faktörken (HR = 1.68, P < .001), MMR yetersiz hastalar arasında prognostik değeri bulunmamaktadır (HR = 0.67, P = .57; etkileşim için P = .03).

Bu Çalışmanın Klinik Pratik için Anlamı Nedir?

Bu bulgular, Immunoscore'un Evre III kolorektal kanserli hastalarda hastalıksız sağ kalımı öngörmede önemli bir araç olduğunu göstermektedir. Özellikle, Immunoscore-Düşük olan hastalar daha yoğun takip veya ek tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyabilirken, Immunoscore analizi, tedavi süresinin ve yoğunluğunun belirlenmesinde etkili bir faktör olarak kullanılabilir.

Tümör Mikroçevresi ve Bağışıklık Sistemi Etkileşimi

Immunoscore analizi, tümör mikroçevresinin kapsamlı bir değerlendirmesi sağlar. Bu analiz, tümör ile bağışıklık sistemi arasındaki etkileşimin anlaşılmasına katkıda bulunarak, tümörün bağışıklık sistemine nasıl "göründüğü" ve bağışıklık sisteminin tümöre nasıl tepki verdiği konusunda önemli bilgiler sunar. Tümörün agresifliği ve biyolojik özellikleri, bu etkileşimi şekillendirir ve dolayısıyla, Immunoscore, hem tümörün biyolojisi hem de bağışıklık sisteminin yanıtını yansıtan karmaşık bir belirteç olarak işlev görür.

Sonuç

Immunoscore, Evre III kolorektal kanser tedavisinde, hastaların prognozunu ve tedaviye yanıtlarını öngörmekte önemli bir araçtır. Bu analiz, kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine olanak tanıyarak, hastalar için daha etkili tedavi stratejilerinin belirlenmesine katkıda bulunur. Ancak, Immunoscore'un tam potansiyelini ortaya çıkarmak ve klinik uygulamalarda daha geniş bir kabul görmesi için daha fazla araştırma ve validasyon çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bu yaklaşım, kolorektal kanser tedavisinde yeni bir umut ışığı olarak görülebilir ve kanserle mücadelede önemli bir adımı temsil eder.