Kanser, kalp krizi başta olmak üzere çeşitli kalp rahatsızlıkları sonucu yaşam kaybı riskini artıran bir faktördür. Kanserin kendisi kadar uygulanan tedaviler de bu riski yükseltebilir. Kanser teşhisi konulduğu andan, hastalığın tedavisi bittiği, hatta sonrasına kadar kalp krizi geçirme riski yüksektir. Bu yüzden, özellikle kanser hastaları veya daha önce kanser tedavisi görmüş bireylerin, göğüs ağrısı gibi kalp krizi belirtisi olabilecek durumları görmezden gelmemeleri ve derhal tıbbi yardım almak için harekete geçmeleri hayati önem taşır.

Kanser hastaları ve kanseri atlatmış bireylerin kalp krizi riski, genel topluma göre daha yüksek olabilmektedir. Bu durum, kanser hastalarını ve onların ailelerini tedirgin edebilir; ancak bu durumun farkında olmak ve bu riski yönetme yöntemlerini bilmek, kişilerin yaşam kalitesini artırabilir. Kanser teşhisi konulduğu andan, tedavi süresince ve hatta sonrasında kalp sağlığına dikkat etmek önemlidir.

Her ne kadar kanser hastaları ve tedavi görmüş bireyler yüksek kalp krizi riski taşıyor olsa da, bu durumdan korkmak yerine bilinçlenmek ve kalp sağlığını koruyacak adımlar atmak gereklidir. Kalp sağlığını korumak için düzenli kontrollerin ihmal edilmemesi, belirtilere dikkat edilmesi ve gerekli durumlarda hızlıca tıbbi yardım alınması, yaşamsal öneme sahiptir. Kısacası, kanser hastaları ve kanseri atlatanlar korkmamalı, fakat kalp sağlıklarına gereken önemi vermeli ve kontrollerini ihmal etmemelidirler.

Bilmek gerekir ki birçok kanser türünün ve kalp-damar hastalıklarının nedenleri ortaktır; sigara, obezite, hareketsiz yaşam, batı tarzı beslenme vb. Bu ortak risk faktörleri, kanser ve kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyi açıklayabilir. Örneğin, sigara, akciğer kanseri ve kalp hastalığı için ortak bir risk faktörüdür. Ancak kanser tedavisinin kendisi de kalp hastalığı için bir faktörüdür. Bu nedenle kanser tasını almış bir kişinin sigarayı bırakması hem kanserin gidişatı hem de kalp-damar hastalığı riskinin azalmak için önemlidir.

kronik hastalıkların nedenleri ortaktır kalp damar hastalığı kanser koah diyabet

Kanser Hastalarının Kalp Krizi Riski Nedir?

Yapılan çoğu çalışma, kanser ve kalp krizi arasında bir bağlantı olduğunu öne sürmektedir. Kalp-damar hastalığı, kalp krizi için önemli bir risktir ve kanser de kalp-damar hastalığı ile yüksek bir risk ilişkisine sahiptir.

"Kalp krizi" terimi tıp dilinde "myokard enfarktüsü" veya "iskemik koroner olay"  gibi terimlerle de ifade edilmektedir. Ve bu ciddi durum, kalp-damar hastalıkları alt başlığında değerlendirilir. Aşağıda, kalp-damar hastalıklarının ana tipleri gösterilmektedir.

kalp damar hastaligi cesitleri

Kanser ve Kalp-Damar Hastalığı Riskine Dair Yapılan Bazı Araştırmalar

2017 yılında yapılan bir çalışma 6 aylık bir süre içinde kanser hastalarının kalp krizi riskinin, kanser olmayan hastalara göre daha fazla olduğunu gösterdi (sırasıyla %4,7 ve %2,2). Oran özellikle akciğer kanser hastalarında daha yüksekti (%8,3). Kanserin ileri evreleri ile de risk artmaktaydı.

2019 yılında ABD’de yapılan bir başka araştırmaya göre ise kanser hastalarının %10’undan fazlası kalp-damar hastalıklara bağlı olarak yaşamını kaybetmektedir. Çalışma, 1973 - 2012 yılları arasında, kanserli hastalar üzerinde yapıldı ve 28 farklı kanser çeşidi incelendi. 3,2 milyon kanser hastasının %38’i kanserden yaşamını yitirirken %11,3’ü kalp-damar hastalıktan hayatını kaybetti.

Kanser hastalarında, kalp-damar hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirme riski aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

  • Akciğer kanseri olan hastaların riski en yüksektir.
  • 8 farklı kanser türünde de bu risk önemli bir boyuttadır.
  • 35 yaşından önce kanser teşhisi konulan bireylerde yaşam kaybı riski ciddi bir seviyededir.
  • Kanser teşhisi aldıktan sonraki bir yıl içinde, bu risk hayli yüksektir.

2020 yılında yapılan bir başka çalışmada da kanser tanısı alan genç hastalarda genel olarak riskin daha yüksek olduğunu gösteren benzer sonuçlar elde edildi. Ek olarak, kanserden kurtulan kişilerde kalp hastalığı riskinin, kalp krizi dahil olmak üzere zamanla da arttığı bulundu.

Benzer bir çalışmada 2022 yılında, kanserden kurtulan yetişkinler üzerinde yapıldı ve bu kişilerin kalp-damar hastalık riskinde %42, kalp yetmezliği riskinde ise %52 artış görüldü.

Kanser Tedavisi ve Kalp Hastalıkları

Ne yazık ki bazı kanser türlerinde tedavi, kalp rahatsızlıklarını tetikleyebilmektedir veya temelde var olan bir kalp hastalığını gün yüzüne çıkartabilmektedir.

Özellikle kemoterapi gibi kanser tedavileri, doğrudan kalbi olumsuz etkileyebilir. Bazı ilaçlar da trombositlerin davranışlarını değiştirebilir ve kan pıhtısı oluşma riskini artırabilir.

Bazı cerrahi müdahaleler gibi girişimsel işlemler de kan pıhtısının riskine yol açarak kalp krizi veya pulmoner emboli gibi diğer sorunlara neden olabilir. Cerrahi işlemler her zaman kan pıhtısı oluşması açısından risk teşkil etmektedir, ki özellikle bu işlemler sonrasında hastalar uzun süre yatmak zorunda ise.

Bu tür riskler tıbbın her alanında bulunur ve her tedavi önerisi, bu risklerin olası yararlara kıyasla değerlendirildiği bir kar-zarar analizi içerir. Bir tedavi seçeneğine karar verirken, doktorlar ve hastaların birlikte, belirli tedavi seçeneklerinin faydalarını ve potansiyel komplikasyonları tartışması ve birlikte değerlendirmesi önemlidir. Tüm tıbbi işlemler, mevcut duruma bağlı olarak dikkatli bir şekilde planlanır ve uygulanır, böylece genel sağlık hedeflerine ulaşılabilmek için en iyi sonuçları elde etmek üzere olası riskler minimize edilir.

Kemoterapinin Kalp Üzerine Etkileri

Kemoterapi, kanseri tedavi etmek amaçlı kullanılsa da öte yandan kalbe zarar verebilir. Kalp hastalığı, kalp krizi ve kalp yetmezliği gibi birçok kalp hastalığını riskini artırabilmektedir. Ne yazık ki kemoterapi, yalnızca vücutta bulunan kanser hücrelerini hedefe almaz. Kanser hücrelerinin yanı sıra kalp hücreleri dahil vücuttaki birçok sağlıklı hücreyi de yok etmektedir.

Heart Matters adlı dergide yayımlanan bir makaleye göre, kemoterapi ilacı doksorubisin (adriamisin) kullanan 100 kişiden 7'sinde kalp yetmezliği gelişme riski vardır.

Akıllı / Hedefe Yönelik İlaçların Kalp Üzerine Etkileri

Meme kanserinde sık kullanılan bir akıllı ilaç olan trastuzumab etken maddeli Herceptin gibi hedefe yönelik terapiler, özellikle kalp yan etkisine neden olabilirler. Trastuzumab kullanımı, kalp yetmezliği ve sol ventrikül kasılma fonksiyonunun bozulmasına yol açabilir. Kardiyovasküler hastalık risk faktörleri, ileri yaş ve daha önce antrasiklin (adriamisin ve epirubisin) kemoterapileri ile tedavi, trastuzumabla tetiklenen kalp yan etkilerine yatkınlığı artırır, antrasiklin maruziyeti en önemli risk faktörüdür. Beta bloker ve anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin başlatılması trastuzumabla tetiklenen kalp yan etkilerini önleyebilir. Trastuzumabın yanı sıra diğer HER2 hedefli tedavilerin kalp yan etkileri oranları, önemli ölçüde daha düşük görünmektedir.

Kardiyoloji takibi, genellikle tedavi süreci ve hastanın kişisel risk faktörlerine bağlıdır. Tipik olarak, aktif tedavi sırasında, her 3 ayda bir ekokardiyografi (EKO) önerilir, tedavi sonrası izlem 1 ila 5 yıl arasında değişebilir.

İmmünoterapinin Kalp Üzerine Etkileri

İmmün kontrol noktası inhibitörleri sınıfından immünoterapiler, çeşitli kanser türlerinin tedavisinde önemli ilerlemeler sağlamıştır. Bunlar, CTLA-4, PD-1 ve PD-L1'i hedef alan monoklonal antikorlar gibi ajanları içerir. Ancak, bu tür tedaviler çok nadir de olsa immün ilişkili kalp-damar yan etkilerine yol açabilir. İmmünoterapi kullanımı otomiyokardit, perikardit ve vaskülit (kalp kası, zarı ve damar iltihabı) gibi olayları da içerebilecek çeşitli immün ilişkili advers olaylara yol açabilir.

Bu yan etkiler nadir olmakla birlikte, kalple ilgili herhangi bir belirti-şikayet durumunda akılda olmalıdır; örneğin immünoterapi ile ilişkili miyokardit sıklığı %0.1 ila %1 arasında değişmektedir.

İmmün kontrol noktası inhibitörlerinin bu yan etkileri için risk faktörleri arasında önceden var olan kalp-damar hastalığı, daha önce ve eş zamanlı kardiyotoksik tedaviler, altta yatan otomatik hastalıklar, tümörle ilgili faktörler, eş zamanlı immün ilişkili toksik etkiler ve genetik faktörler bulunmaktadır. Bu faktörlerin dikkate alınması, bu yan etkilerin doğru yönetimi için önemlidir.

Kansere Bağlı Gelişen Kalp Hastalıklarının Belirtileri

Belirtiler olmaksızın da kalp hastalığına sahip olunabileceğini unutmamanın yanı sıra, kansere bağlı gelişen kalp rahatsızlıklarının belirtileri diğer türlere göre farklılık göstermez. Genel olarak, dikkat edilmesi gereken bazı belirtiler şunlardır:

  • Yüksek tansiyon
  • Yüksek kolesterol veya diyabet
  • Göğüs ağrısı
  • Nefes darlığı
  • Mide bulantısı
  • Kalp yanması
  • Göğüste sıkıntı (daralma) hisse

Kanser hastaları veya kanserde kurtulan kişilerin kalp hastalığı geçirme riski yüksek olduğundan, durumlarının değerlendirilmesi için mutlaka düzenli olarak bir kardiyoonkoloğa veya kardiyoloğa başvurmalıdır. Yukarıdaki belirtilerin yanı sıra dikkat etmesi gereken her bir unsur, bir uzman ile tartışılmalıdır. Ek olarak aşağıdaki sorunları yaşayan kişilerin de mutlaka bir uzmana gözükmeleri gerekmektedir:

  • Gelişen yeni kalp rahatsızlıkları
  • Kanser tedavisine bağlı gelişen yan etkiler
  • Diyabet gibi kalp hastalığı için risk teşkil eden yeni bir durum gelişmesi

Göğüs ağrısı, nefes darlığı veya diğer acil durumlarda derhal 112 aranmalı veya acil servislere başvurulmalıdır. Bu gibi durumlarda kesinlikle araba kullanılmamalıdır.

Kardiyoonkoloji, kanser tedavisi gören hastaların kalp sağlığına özel olarak odaklanan tıbbın bir alt dalıdır. Kanser tedavileri, özellikle belirli kemoterapi ilaçları ve radyasyon tedavisi, ciddi kalp ve damar yan etkilerine neden olabilir. Kardiyoonkoloji, bu riskleri en aza indirgemek, kalp sağlığını korumak ve kanser tedavisinin etkinliğini artırmak için stratejiler geliştirir. Kardiyoonkolog, kardiyoonkoloji alanında uzmanlaşmış bir kardiyoloji doktorudur.

Kansere Bağlı Gelişen Kalp Hastalığının Tedavisi ve Önlenmesi

Kanser tedavisi, hastanın kalp hastalığı, kalp krizi veya kan pıhtısı oluşturma riskine göre düzenlenmektedir. Kalp yetmezliği veya kalp krizi öyküsü olan kanser hastalarının tedavi seçenekleri, örneğin farklı bir kemoterapi ilacı ile değiştirilebilmektedir.

Kalp krizi tedavisi, kişiden kişiye değişiklik gösterse de temelde amaç aynıdır. Kalbin kan pompalamasını kolaylaştırmak ve varsa pıhtıyı yoksa olası bir pıhtı oluşumunu engellemektir.

Kalp krizine acil müdahalede şu uygulamalar yer alır: aspirin, klopidogrel gibi kan sulandırıcı ilaçlar, ağrı kesiciler, oksijen, koroner anjio ile balon veya stent yerleştirme ve tam tıkanmış koroner arterleri değiştirmek bypass cerrahisi.

Peki her kanser hastası kalp krizi riskini azaltmak için bir şey yapamaz mı? Elbette ki bu durumda kalp krizi riski tamamen ortadan kaldırılamasa da olabilecek en minimum düzeye indirilebilir. Kalp sağlığına dikkat eden yaşam tarzları riski azaltmaya yardımcı olacaktır;

  • Sigarayı bırakmak
  • Fiziksel olarak aktif olmak
  • Dengeli ve sağlıklı bir beslenme tarzı
  • Diğer kanser tedavi seçeneklerini değerlendirmek

Özetle Kanser ve Kalp Krizi Arasındaki İlişki

Kanser hastaları kalp-damar hastalıkları yönünden artan bir risk taşımaktadır. Bunun sebebi sadece kanser ve kanser tedavileri değil, bu iki hastalık grubunun ortak bir nedenler havuzuna sahip olmalarıdır. Bunun sonucu olarak kanser hastalarının %10'dan fazlası kalp-damar hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirmektedir.

Kanser hastaları kalp krizi riskinin farkında olmalı ve acil durumlarda tıbbi yardım almalıdır.

Araştırmalar, kanser hastalarının kalp krizi riskinin kanser olmayanlara göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Farklı kanser tedavileri, kalp üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Kanser tedavisi alırken kalp sağlığının gözetilmesi önemlidir.

Kanser hastaları ve kanseri atlatan kişiler düzenli olarak kardiyolog ile görüşmelidir. Kalp hastalığına bağlı gelişen belirtiler hakkında bilgi sahibi olunmalı ve acil durumlarda hemen tıbbi yardım alınmalıdır. Kansere bağlı gelişen kalp hastalıklarının tedavisi, risk faktörlerine göre planlanır. Yaşam tarzı değişiklikleri, kalp krizi riskini azaltmaya yardımcı olacaktır.