Birçok diyet / beslenme programı hastalıklardan koruma iddiasında bulunurken, keşfi 1920'lere dayanan ketojenik diyet, tedavi edici veya tedaviye katkıda bulunma iddiası taşımaktadır. Tarihte, bu iddialarını destekleyen az sayıda çalışmaya karşın, daha çok sayıda çalışmada tedavi edici etkisi gösterilemediği için popülerliğini yitirmişti; fakat son yıllarda doğru hasta gruplarının tanımlanması ile tekrar popüler olmaya başladı.

Ketojenik diyet, "daha doğru beslen" veya "kilo ver" gibi uyarılar barındırmaz fakat metabolizmayı "sarsmak" için ciddi kısıtlamalar barındırır. Bu diyetin uygulayıcıları, çoğu zaman ciddi rahatsızlıklara sahip hastalardır ve hastalık sonuçlarını veya seyrini değiştirmek için farmakolojik olmayan bir yaklaşımı savunmaktadırlar. Ketojenik diyetler yıllardır en yaygın olarak epilepsi (sara) nöbeti kontrolü için kullanılmaktadır. Ancak, son on yıl içinde yeni laboratuvar verileri ve erken klinik araştırmalar ışığında obezite, diyabet ve diğer kronik rahatsızlıkların tedavisinde de yeri olabileceği konuşulmaya başlanmıştır.

Ketojenik diyet nedir?

Low carb diet olarak da bilinen klasik keto diyet, esas olarak yağ (%80-90), protein (%8-15) ve en az derecede karbonhidrat (%2-5) içerir. Amaç, büyüme kabiliyetini bozmadan aç kalan vücudu taklit etmektir. Karbonhidratların ve metabolize edilen protein miktarının sınırlandırılmasıyla, enerji yağdan elde edilir. Glikoz seviyeleri azaldıkça, ketoz olarak bilinen bir metabolik yol ile yağdan türetilen keton cisimleri, vücudun ana enerji kaynağı haline gelir.

keto diyet yağ protein karbonhidrat ne kadar olmalı

Klasik keto diyete ek olarak, bu diyetin üç yaygın çeşidi vardır: orta zincirli trigliserit diyeti, modifiye Atkins diyeti ve düşük glisemik indeks tedavisi. Bunlar, protein ve yağ oranlarını değiştirerek lezzetli çeşitler sunar.

Ketojenik diyetin besin eksikliği, hipovolemi (sıvı azlığı), hipokalemi (potasyum azlığı), böbrek taşı ve gut gibi önemli riskleri vardır. Bununla birlikte, bu riskler uygun yaklaşımlarla azaltılmaya çalışılmaktadır.

ketojenik diyet piramidi nasıldır keto food

Gıda listesi: ketojenik diyette neler var?

Keto diyet kısıtlamaları ile bilinir, aşağıdakiler dahil, sınırlı tüketilmesi veya kaçınılması gereken uzun bir gıda listesi vardır:

  • Tahıl ve tahıldan elde edilen ürünler (pirinç, buğday, çavdar, yulaf, arpa, kinoa, makarna, tahıl, pizza)
  • Bakliyat ve fasulye
  • Sebzeler ve kökler (bezelye, mısır, patates)
  • Yüksek karbonhidratlı meyveler; kuru meyve (muz, elma, portakal)
  • Az yağlı süt ürünleri
  • Rafine edilmiş katı ve sıvı yağlar; sebze yağı
  • Şeker
  • Alkol

Ne yapabileceğinize gelince, keto diyet hala sığır eti, diğer yağlı büyük baş hayvanların etleri, kümes hayvanları, balık, yumurta, peynir, avokado, zeytinyağı ve hindistan cevizi yağı gibi çeşitli seçenekler sunmaktadır. Ayrıca buna yeşillikler, lahana ve brokoli gibi çeşitli nişastalı sebzeler de dahildir.

Çeşitli hastalıklar keto diyet hakkında son klinik araştırma verileri

Epilepsi: eski bir tedavinin yeni faydaları ve riskleri

Keto diyet yeni dikkat çekiyor olabilir, ancak tıbbi kökleri neredeyse bir asırdır. Keto diyet ilk kez 1921'de epilepsi tedavisi için tasarlandı. Sistematik bir derleme araştırmasında, keto diyet ile tedavi sonrasında nöbet oranlarında %85'e varan bir oranda azalma bildirildi.

Bununla birlikte, epilepside bu kadar etkili olmasının nedenleri henüz çok açık değildir ve çözümlenmemiş sorular vardır. Yakın zamandaki çalışmalar keton cisimlerinin ve yağ asitlerinin sinir hücrelerinin aşırı uyarılmasını engelleyebildiğini düşündürmektedir. Bununla birlikte keto diyet risksiz değildir. 2008 yılında, 3 yıllık bir süreyle bu diyeti uygulayan iki çocuk hastada ani kalp durması bildirildi.

Tip-2 diyabet / obezite: bir döngüyü kırmak

Tarihsel süreçte az yağlı diyetlerin teşvik edilmesi ve genelde artan glisemik yüke sahip yüksek karbonhidratlı gıdaların tercih edilmesi, obezite salgınının en önemli nedeni olarak görülmektedir.

Keto diyetin iştahı bastırıp aynı zamanda düşük yağlı beslenmeye kıyasla daha fazla kilo kaybına yol açtığını gösteren çalışmalar vardır.

Bu nedenlerle keto diyet, tip-2 (geç başlangıçlı/yetişkin) diyabetinin tedavisi için araştırmacılar için odak noktası olmuştur. Kısaca tanımlamak gerekirse tip-2 diyabet bir karbonhidrat intoleransı halidir. Uzun yıllar vücudun fazla enerji yükü altında kalması ve diğer risk faktörleri sonucu, karbonhidratlı beslenme ile kan şekeri hızlıca yükselir ve pankreastan salgılanan insülin hormonu artık bu kan şekerini yeterince düşürememektedir. Dolayısıyla, bazı araştırmacılar, karbonhidrat alımının azaltılması ya da ortadan kaldırılmasının en azından diyabet ilacı gereksinimlerini azaltabileceği ve belki de altta yatan metabolik problemin tersine çevrilmesine yardımcı olabileceği düşüncesindedir. Son zamanlarda, ketojenik içecek takviyelerinin insülin hassasiyetini artırabileceğini bildiren çalışmalar vardır.

Bununla birlikte araştırmacılar, mevcut denemelerin uzun vadede güvenlik ve etkinlik sağlamak için yeterli kalitede olmadığını belirtiyorlar.

Karbohidratı kısıtlayan diyabetli hastalar hipoglisemi (ciddi kan şekeri düşüklüğü) açısından riskli durumdadır ve eğer bu diyet uygulanıyorsa insülin ve diğer şeker ilaçlarının dozları ayarlanmalıdır.

Kanser: işte burada işler biraz karışıyor

Sadece kanser hücreleri değil, tüm hücreler canlılıklarının devamı veya çoğalmak için enerjiye - ki bu çoğu zaman glikozdan sağlanır - ihtiyaç duyar. Fakat kanser hücreleri glikoz yokluğunda veya azlığında da enerji sağlamak üzere kendi metabolizmalarını değişime uğratmıştır. Bu kanserin 10 temel özelliğinden biridir. Bu bilimsel gerçeği enerji görmezden gelerek şeker kısıtlamalarının kanserde işe yarayacağını savunanlar vardır, fakat bilimsel araştırma sonuçları bu iddiaları çürütmüştür. Hatta söz konusu kanser olduğunda yüksek yağlı beslenmenin daha tehlikeli olabileceğine işaret eden çalışmalar vardır. Çünkü yağ molekülleri kanser hücreleri için daha verimli bir yakıt olabilir.

Kanser, heterojen (karma) ve oldukça kompleks bir hastalıklar grubudur. Keto diyetin çeşitli kanser türlerinde denendiği çalışmaların sonuçları tutarsız olmuştur, kiminde işe yarıyor gibi gözükürken kiminde yaramamıştır. Keto diyetin kanserde işe yarayabileceğine dair mantıksal akıl yürütmeler, titiz randomize klinik araştırmalar ile doğrulanıncaya kadar, keto diyet kanser için ancak asılsız bir müdahale olarak kalacaktır.

Diğer nörolojik bozukluklar

Keto diyetin epilepside etkinliği, acaba diğer nörolojik bozukluklar için de kullanılabilir mi sorusunu doğurmuştur. Ketojenik diyetin bu yönde kullanımının temel dayanağı, bu terapinin nöro-koruyucu etkilere geniş bir şekilde yol açabileceğidir.

Sonuçlar erkendir ancak bazı etkileyici sonuçlar mevcuttur. Kısmen bir enerji bozukluğunun neden olduğu düşünülen migren, bir ön çalışmada keton takviyesine olumlu yanıt verdi. Hafif ve orta derece Alzheimer hastalığı olan kişiler, 3 aylık bir takviye sonrası bilişsel testlerde iyileşmiş skorlar sergiledi. Davranışsal gelişmeler de keto diyet alan otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda kaydedilmiştir. Bununla birlikte keto diyetin bu nörolojik rahatsızlıkları tamamen tedavi etmesi gibi bir durumun gözlenmediğini belirtmek gerekir.

Ketojenik diyet, sporcu dayanıklılığını artırır mı?

Keto diyet hastalar dışında performans artırmak isteyen sporcular için de araştırılmaktadır. İrlanda Waterford Teknoloji Enstitüsü Sporcu Beslenmesinde öğretim üyesi ve araştırmacı olan Lorna Doyle'a göre, keto diyet ile sporcu dayanıklılığı üzerine yapılan çalışmalarda önemli bir performans artışı gözlenmemiştir.

Ancak keto diyet, yüksek yoğunluklu aralıklı antrenmanda kas kütlesinin korunmasını sağlamış ve bunun da muhtemelen yağ kullanımını arttırmak için mitokondriyal adaptasyonlar ile gerçekleştiği düşünülüyor.

Sonuç

Tarihi 1921'e kadar uzanan bir tedavi denemesinin kimlerde ve nasıl işe yarayabileceğini, kimler için ise riskli olabileceğini bilim henüz keşfediyor desek yanlış olmaz. Aslında bilimin akışı da çoğu zaman bu şekildedir: akıl yürütmeler çoğu zaman doğru çıkmaz, şans hazır beyinleri tercih eder ve bazı fikirler ise doğrulanması için bilim ve teknolojinin olgunlaşmasını bekler.

Keto diyetin epilepsi üzerindeki etkisi tartışmasız olmakla birlikte, obezite ve tip 2 diyabeti tedavi etme konusundaki vaatleri giderek artan bir kanıtla desteklenmektedir. Kanser ise hücresel enerji metabolizmasının normalden farklı olması ve çok daha karma ve kompleks bir hastalık grubu olarak, keto diyetin işe yaraması zor bir alan olarak gözükmektedir; bununla birlikte araştırmalar devam etmektedir. Emin olmadan yapılan müdahalelerin zarar verme riski çoğu zaman yarardan daha fazladır.

İlgili Konu:

- En sağlıklı beslenme programları listesi 2018 – adı sıkça duyulan diyetler nerede?

- Sağlıklı beslenme nedir?