Vücudun patojenlere karşı savunulmasında birçok bağışıklık sistemi hücresi devreye girer. İmmün sistemin beyaz kan hücrelerinden birisi olan makrofajlar vücudun savunmasında önemli bir yere sahiptir.

Makrofaj nedir?

Yapılan araştırmalara göre makrofajlar, patojenlere (örneğin mikroplara) yanıt olarak oluşan sinyaller ile kanda dolaşan monosit hücrelerinden farklılaşan hücrelerdir.

Makrofaj ismi, Yunanca'dan gelmektedir ve büyük yiyici anlamına gelmektedir (makros = büyük; phagein = yemek).

Makrofajların görevleri nelerdir?

Makrofajlar, hücresel atıkları, yabancı maddeleri, mikropları, kanser hücrelerini ve yüzeyinde sağlıklı vücut hücrelerine özgü proteinlere sahip olmayan her şeyi fagositoz olarak adlandırılan bir süreçle yutar ve sindirir. Bu büyük yiyici hücreler, esasen tüm dokularda bulunur.

COVID-19 aşıları için makrofajların önemi nedir?

COVID-19 aşıların ve genel olarak tüm aşıların nasıl çalıştığını anlamak için, önce vücudun hastalıklarla nasıl savaştığına bakmak yardımcı olur. Bakteriler veya virüsler gibi mikroplar vücuda girdiğinde saldırır ve çoğalırlar. Enfeksiyon adı verilen bu istila, hastalığa neden olan şeydir. Bağışıklık sistemi enfeksiyonla savaşmak için çeşitli araçlar kullanır. Kan, dokulara ve organlara oksijen taşımak için kırmızı kan hücreleri ve enfeksiyonla savaşmak için beyaz kan bağışıklık hücreleri içerir. Bu beyaz hücreler öncelikle makrofajlar, B lenfositler ve T lenfositlerden oluşur:

Makrofajlar, istilacı mikropların antijen adı verilen kısımlarını geride bırakır. Vücut, antijenleri tehlikeli olarak tanımlar ve antikorları onlara saldırmaları için uyarır. Makrofajlar, aşıların içinde bulunan virüs antijenlerini ilk işleyen / karşılayan bağışıklık sistemi hücreleridir.

B lenfositleri, makrofajların geride bıraktığı antijenlere saldıran antikorlar üretirler.

T-lenfositler, başka bir tür savunma beyaz kan hücresidir. Zaten enfekte olmuş vücuttaki hücrelere saldırırlar.

Aşılar, bir enfeksiyonu taklit ederek bağışıklık geliştirmeye yardımcı olur. Bununla birlikte, bu tür bir enfeksiyon neredeyse hiçbir zaman hastalığa neden olmaz, ancak bağışıklık sisteminin T lenfositleri ve antikorlar üretmesine neden olur. Taklit enfeksiyon ortadan kalktığında, vücuda "hafıza" T-lenfositleri ve gelecekte bu hastalıkla nasıl savaşılacağını hatırlayacak B-lenfositleri kalır. Bununla birlikte, vücudun aşılamadan sonra T lenfositleri ve B lenfositleri üretmesi tipik olarak birkaç hafta sürer. Bu nedenle, aşıdan hemen önce veya hemen sonra bir hastalığa yakalanan bir kişinin belirti geliştirmesi ve bir hastalığa yakalanması mümkündür, çünkü aşının koruma sağlamak için yeterli zamanı olmamıştır.

Makrofaj çeşitleri nelerdir?

Makrofajlar, bulundukları dokuya göre farklı şekiller alırlar; örneğin, histiyositler, Kupffer hücreleri, alveolar makrofajlar, mikroglia ve diğerleri. Ancak hepsi mononükleer fagosit sisteminin bir parçasıdır. Fagositozun yanı sıra, spesifik olmayan savunmada (doğuştan gelen bağışıklık) önemli bir rol oynarlar ve lenfositler gibi diğer bağışıklık hücrelerini sürece katarak özel savunma mekanizmalarını (adaptif bağışıklık) başlatmaya da yardımcı olurlar. Örneğin, T hücrelerine antijen sunucu olarak da görev yaparlar.

Makrofajlarla ilişkili çok sayıda hastalık da tanımlanmıştır, örneğin insanlarda, disfonksiyonel (fonksiyon görmeyen) makrofajlar, sık enfeksiyonlara neden olan kronik granülomatöz gibi ciddi hastalıklara neden olur.

makrofaj nedir yapısı şekli bakteriye saldırırken

Yukarıdaki şekilde, bir makrofaj hücresinin (büyük turuncu hücre), bakterilere (küçük yeşil hücreler) saldırması ve yok etmesi resmedilmiştir.

Tümör ortamının oluşmasında ve kanser hücreleri metastaz yaptığında metastaz yaptığı dokuda tümör mikroçevresi denilen, kanserli hücrelerin yaşamını devam etmesine yardımda bulunan hücreler vardır.

Tümör mikroçevresinde en çok bulunan hücreler makrofajlardır

Kanser gelişimiyle ilgili ve tümör mikroçevresinde bulunan makrofajlara TİM (tümör ilişkili makrofajlar, tumor-associated macrophages, TAM) denir.

TİM'ler, tümör ortamında üretilen GM-CSF sinyalleri sayesinde hayatta kalırlar. CSF1 sinyalleri, tümör hücreleri tarafından üretilir ve TİM'leri tetikler. Bu tetiklenmeye karşılık olarak TİM’ler de tümör hücresinin metastaz yapmasına yardım eden EGF sinyalini başlatır. EGF sinyaline ek olarak VEGF ve Wnt7β sinyallerini salgılayarak bulundukları çevreye yeni kan damarı gelişimini tetiklerler.

Ek olarak, makrofajlarda, anti-inflamatuvar transkripsiyon faktörü Stat3'ün olmadığı durumda kronik bir inflamatuvar tepki meydana gelir ve bu tepkiden dolayı çeşitli organlarda, örneğin kalın bağırsakta adenokarsinom gelişimini tetikler.

Makrofajlar, yenilikçi onkolojik tedavilerin hedefi olarak da oldukça önemlidir. Bir tedavi hedefi olarak, makrofajların CSF1 reseptörleri, antikor ve küçük molekül ilaçlar ile kapatılarak tümör küçülmesi sağlanmaya çalışılmaktadır.