2020 Multidisipliner Baş ve Boyun Kanserleri Sempozyumu'nda sunulan yeni bir faz II klinik araştırmada, radyasyon tedavisi ve pembrolizumab kombinasyonunun, bölgesel olarak ilerlemiş baş ve boyun yassı epitel hücreli karsinomu olan hastalarda daha iyi sağkalım sonuçları ve kabul edilebilir yan etkiye yol açtığı gösterildi. Bu, radyoterapi artı immünoterapi kombinasyonu, sisplatin kemoterapisi için uygun olmayan hastalar için yeni bir tedavi seçeneği sunabilir.

ÖZET SONUÇLAR

  • 1 yıllık progresyonsuz (ilerlemesiz) ve genel sağkalım oranları sırasıyla % 76 ve % 86 idi.
  • P16-pozitif orofarinks kanseri olan hastalarda, 1 yıllık progresyonsuz ve genel sağkalım oranları sırasıyla % 88 ve % 94 idi; diğer hastalar için oranlar % 58 ve % 75 idi.
  • Yan etkiler, hastaların % 59'unu etkileyen derece 3-4 lenfopeni dışında hafif (derece 1-2) idi.

Not: Baş-boyun kanserlerinde immünoterapi, şimdiye kadar sadece 4. (ileri) evrede FDA onayı almıştı (bakınız 4. evre veya tekrarlayan baş-boyun kanserinin en iyi başlangıç tedavisi nedir). Onkoloji dünyası bir müddettir, yazımızın konusu olan çalışma gibi, daha erken evre baş-boyun kanserlerinde, radyoterapi ile eşzamanlı immünoterapi sonuçlarını beklemekte idi.

baş ve boyun kanserlerinin bölgeleri gırtlak kanseri nazofarinks vs

Bu tek kollu klinik çalışma, normalde radyasyon ile birlikte normal olarak platin kemoterapi alan ancak çoğu zaman hastaları kalıcı işitme kaybı riskine sokan önceden var olan işitme sorunları nedeniyle yan etkilerini tolere edemeyen hastalar için özel olarak tasarlanmıştır. Önceden var olan böbrek hasarı ve sinir hasarı sisplatin tarafından şiddetlenme eğilimindedir ve hastaları kalıcı yan etkiler için riske sokar.

Çalışmayı sunan Dr. Jared Weiss, "Bu, yaygın bir ikilemdir çünkü sisplatin, etkili olmakla birlikte, hastalar için özellikle toksik olma eğilimindedir ve bazıları için kalıcı yan etkilere yol açabilir" dedi.

Çalışmanın özeti

Tek kollu çalışma, bölgesel olarak ilerlemiş yassı hücreli baş-boyun kanserli 29 hastayı içermekteydi. Sisplatin uygun olmama nedenleri arasında otopatoloji (işitme sorunu hastaların% 69.0'ı), nefropati (böbrek sorunu % 20.7) ve nöropati (sinir hasarı % 6.9) vardı.

Hastalara 6 hafta boyunca üç kür pembrolizumab ve eşzamanlı radyasyon tedavisi, ardından üç ek pembrolizumab döngüsü uygulandı.

Ortalama 21 aylık takip süresinde, 1 yıllık progresyonsuz ve genel sağkalım oranları % 76 ve % 86 idi. Tahmini 2 yıllık progresyonsuz sağkalım oranı % 71 ve genel sağkalım oranı % 75 idi. P16-pozitif orofaringeal kanseri olan hastalarda, 1 yıllık progresyonsuz ve genel sağkalım oranları sırasıyla % 88 ve % 94 idi; diğer hastalar için oranlar % 58 ve % 75 idi.

Çoğu yan etki, hastaların % 59'unu etkileyen derece 3-4 lenfopeni dışında hafif (derece 1-2) idi.

Dr. Weiss, "Bu yan etki profili, hastaların sisplatin ve radyasyonla genel olarak yaşadıklarından daha iyidir" dedi. "Ek müdahale gerektiren yüksek oranda lenfopeni dışında, sadece radyasyon tedavisinden gördüklerimizle daha tutarlıydı."

Bu çalışma, PD-1 inhibitörü sınıfından immünoterapi ilaçlarının, erken evrelerde de etkili olduğunu gösteren ilk çalışmalardan biridir.

Sonuç

Radyasyonun hastaları immünoterapiye duyarlı hale getirdiğine ve etkilerini artırabileceğine ikna edici bulgular var. Ve tam tersi de doğru gibi görünüyor - radyasyon terapisinin çalışması için fonksiyonel bir bağışıklık sistemine ihtiyacı var ve umudumuz pembrolizumabın bu hastalar için bir radyasyon duyarlılaştırıcı olabileceğidir.

Eşzamanlı pembrolizumab ve radyoterapi, p16 durumu veya anatomik konumdan bağımsız olarak, uygun bir yan etki profiline ile bölgesel olarak ilerlemiş yassı hücreli baş-boyun kanserinde iyi bir progresyonsuz ve genel sağkalım göstermiştir ve daha kapsamlı bir klinik araştırmayı hak etmektedir.