Covid-19 tanısı ile hastaneye yatan hastalara verilen D vitamininin ölüm oranını %60 azalttığını gösteren bir ön çalışma, sonuçları yorumlanırken dikkatli olmaya çağıran uzmanlar tarafından bir sürü eleştiri ile karşılandı.

Ön baskı nedir? Akademik / bilimsel yayıncılıkta ön baskı, hakemli akademik veya bilimsel bir dergide resmi değerlendirmeden önce yayımlanan, makalenin bir ön sürümüdür. İngilizce karşılığı preprint olan bu tür makaleler, Covid-19 Pandemisi döneminde çeşitli faktörler sebebi ile normalde olduğundan çok daha yoğun bir şekilde karşımıza çıktı.

Heyecan yaratan ve soru işaretleri ile dolu bir ön baskı

Barna-COVIDIOL çalışmasının ön baskısı, Covid-19 sebebi ile hastanede yatan ve kalsifediol (D vitamini) ile tedavi edilen 551 hastanın 36’sının (%6,5), kalsifediol almayan kontrol grubundan 379 kişinin 57’sine (%15) kıyasla hayatlarını kaybettiğini bildirdi (ölüm oranı farkı için P = .001).

Bu ön baskı sonuçları, bir İngiliz politikacı David Davis’in Covid-19 hastalarında geniş çaplı D vitamini kullanımı çağrısında bulunmasına neden oldu. Davis, Twitter üzerinden “Bu geniş çaplı ve iyi yürütülen çalışmanın bulguları, özellikler serin iklime sahip yerlerde bu tedavinin her hastanede her Covid hastasına uygulanması ile sonuçlanmalıdır.

D vitamini ile Covid ölümleri arasında açık ve nedensel bir ilişki vardır… Birleşik Krallık hükümeti, tüm hassas gruplar için ücretsiz D vitamini dozunu ve bulunabilirliğini artırmalıdır.” dedi.

Peki, işin aslı nedir?

Çalışmayı tamamen silip atmalı mı ciddiye almalı mı?

İngiltere’nin Covid-19 riskini ve /veya şiddetini azaltmak için D vitamini takviyesi ile ilgili ulusal klinik çalışması olan CORONAVIT çalışmasının lider araştırmacısı Adrian Martineau şunları söyledi: “Sonuçlar çok çarpıcı görünüyor. Eğer doğruysa, neredeyse hiç yan etkisi olmayan bir mikro-besinle Covid tedavisi, oyunun kurallarını değiştirecek. Fakat işin detaylarına inildiğinde, raporlama metodolojisinde çeşitli soru işaretleri var, bu da üzerine önemli bir sağlık uyarısının yerleştirilmesi gerektiği anlamına geliyor.”

Londra Queen Mary Üniversitesi, solunum enfeksiyonu ve bağışıklık klinik profesörü Martineau devımda “Bunu yazmak istemiyorum, ama sonuçların geçerliliği hakkında bir yargıya varmak için yeterli bilgi henüz yok“ dedi.

İngiltere Glasgow Üniversitesi metabolik tıp profesörü Naveed Sattar benzer şekilde şüpheciydi. Birleşik Krallık Bilim Medya Merkezine “Çalışma, iyi yürütülmüş bir rastgele klinik araştırma kadar umut vermiyor. Birçoğu D vitamininin Covid-19’un tedavi ettiğine ya da heyecan verici bir tedavi olduğuna inanmak isterken, bu abartılan çalışma bunun gibi bir sonuca izin vermek için yeterli değildir.“ dedi.

Connecticut, Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden F. Perry Wilson "Düşük D vitamini seviyeleri pek çok şeye bağlıdır... Bu ilgi çekici vitaminlerin veya elementlerin tümünü rastgele klinik araştırmalar ile test ettiğimizde, bazı insanlara D vitamini bazılarına da plasebo verdiğimizde, neredeyse her zaman hiçbir etki göstermediler." Ayrıca Twitter hesabından da yeni İspanyol ön baskı yayın için şunları söyledi: “Lütfen, şüpheyle okuyun. Ön baskılar, Covid zamanlarında bir nimet oldu fakat bu çalışma henüz… iyi yapılmadı. Bunun farkında olun.”

Metodolojik olarak kusurlu

Barna-COVIDIOL çalışması, Covid-19 ile ilişkili ölüm oranı üzerine kalsifediol (D-vitamini) takviyesinin etkilerini değerlendiren türünün ilk örneğidir.

Yazarlara göre, kalsifediol takviyesinin yoğun bakım ünitesine yatışı üzerine etkisini değerlendiren en geniş çaplı çalışmadır. Bu rastgele hasta alımının yapıldığı kapsamlı bir klinik araştırmadan ziyade bir grup çalışması idi.

Toplamda 930 hastalı 8 servis dahil edildi. 5 servisteki hastalar (530 hasta) hastanede yattıkları sürede kalsifediol aldı, diğer 3 servisteki hastalar kalsifediol almadı. Martineau, çalışmanın metodolojik kusurları olarak gördüğü şeyleri şu şekilde açıkladı:

“İlk olarak, sayıda bir dengeleme yok. İkinci olarak, böyle bir deneyde bundan daha fazla hasta grubu beklerdik. Ayrıca rastgele grup deneyleri, verilerini analiz ettikleri yoldan farklı bir yolla da analiz edilmesini gerektirir. Ayrıca araştırmacılar çalışmaya başlamadan önce, clinicaltrials.com adresine çalışmayı kaydetmediler, ki bu da onların güvenilirliklerini azaltıyor ve sonuçları değerlendirmek için bir kriter olmadığı anlamına geliyor. Bu, alarm zillerini çalıyor. Çoğu dergi, bir deney kaydettirilmediği sürece taslakları incelemeye göndermeyecek. Lancet bunu yapacak birkaç kişiden biri.”

Martineau ayrıca, kontrol grubundaki ilk 50 hastanın yoğun bakım ünitesine kabulde kalsifediol almaya başladığını söyledi. “Bu yanlış bir yoldur. Eğer deney bu kadar temel bir kusura sahip olabiliyorsa, ne kadar iyi yürütüldüğü konusunda şüphe uyandırır.” dedi.

Son olarak, Martineau, iki gruptaki katılımcıların da eşit olarak eşleştirilmediğine dikkat çekiyor. Örneğin; tedavi edilen gruptaki katılımcıların %53’ü tedavi edilmeyen gruptaki kişilerin %59,6’sı ile karşılaştırıldı. Bazal (deney öncesi) D vitamini (25(OH)D3) seviyeleri sırayla tedavi edilen ve edilmeyen gruplarda ortanca 15 ve 12 ng / mL'lik değerleri ile değildi.

Adrian Martineau ancak bu çalışmayı çöpe atmanın adil olmayacağını da belirtiyor ve analiz için farklı bir yaklaşımın gerekli olduğunu öne sürüyor. “Bu çalışmada hala bir şeyler olabilir, doğru bir şekilde incelenmesi gerekir.”

Covid – 19 ve D vitamini ile ilgili diğer çalışmalar

ClinicalTrial.gov’un bir araştırması, dünya çapında Covid-19’u önleme ve çeşitli tedavi biçimleri de dahil D vitamini üzerine çeşitli amaçlar için 40’a yakın çeşitli müdahale deneylerinin devam ettiğini ortaya çıkardı.

D vitaminin, enfeksiyonu önlemede, Covid-19 hastalarında hastalığın ilerlemesini azaltıp azaltmadığı ve ölüm oranını azaltmaya yardımcı olup olmadığı halen bilinmemektedir.

D vitaminin Covid-19’da enfeksiyon sonrası sitokin üretimini ve ilişkili akut solunum sıkıntı sendromunu azaltabildiği ve bunun sonucunda kritik bakıma duyulan ihtiyacı da azaltabildiği "varsayılmaktadır".

Geçtiğimiz Kasım ayında yayımlanan gözlemsel bir çalışma, hastaneye kabulde D vitamini eksikliği ile Covid-19 kaynaklı ölümlerin 3,7 kat bir artışla ilişkili olduğunu buldu. Benzer şekilde yine geçtiğimiz Kasım ayında Brezilya’da yayımlanan bir başka çalışma ise düşük D vitamini seviyelerinin şiddetli Covid-19 hastaları için daha yüksek risk ile bağlantılı olduğunu buldu. Ancak, kritik durumdaki Covid-19 hastalarına verilen D vitamini, mekanik ventilasyon (entübasyon) gereksinimini veya ölüm olasılığını azaltmadı.

Popüler inanışın aksine, yüksek doz D vitamini almak mümkün müdür?

2019’da yayımlanan bir vaka raporu çok yüksek doz D vitaminin (günlük 10.000 IU), vitamin eksikliği olmayan kişilerde böbrek hasarına sebep olduğunu buldu.

Daha yakın bir tarihte, ABD merkezli WHIO-TV web sitesinde bildirilen bir haberde Washington Twp’de özel bir muayenehane işleten Dr. Charles Opperman Covid-19 tanısı alan bir hastasının kendi kendini tedavi etmeye çalıştığını söyledi. “Kendi kendini tedavi etmek istedi ve bu pek de iyi gitmedi. Yüksek kalsiyum seviyeleri kafa karışıklığına, böbrek taşlarına ve en sonunda hastaneye yatmasına neden oldu.”

Brezilya çalışması D vitamininin hastanede kalma süresi üzerinde hiçbir etkisi olmadığını gösterdi

Covid-19’un önlenmesi ve tedavi edilmesinde D vitaminin rolü halen incelenmektedir. Dünya çapında 3 tane kayıtlı önleme deneyi vardır. Bunlardan biri faz 3 aşamasında olan randomize (hasta alımının rastgele yapıldığı) CORONAVIT çalışmasıdır. Birleşik Krallık çalışması, en uyguna yakın D vitamini düzeylerini sağlamak için D vitamininin Covid-19 riskini ve / veya şiddetini azaltıp azaltmadığını bakacak.

D vitamini ile tedavi konusunda Brezilya, Sao Paulo Üniversitesinden Igor Murai liderliğinde küçük bir çalışma (240 hasta) 17 Şubatta JAMA'da yayımlandı. Çalışma, orta ila şiddetli derecede Covid-19 hastası olanlara hastaneye yatıştan sonra verilen tek bir yüksek doz D3 vitamininin, plasebo verilen hastalara kıyasla hastanede kalış süresini önemli ölçüde azaltmadı.

Martineau “Bu, Brezilya’da küçük bir çalışma. Metodoloji daha iyi (Barna-COVIDIOL çalışmasından) ve hakem denetiminden geçti. İstatiksel olarak anlamlı bir sonuç yok. İlginç bir şekilde, mekanik ventilasyona ihtiyacı olan kişilerin oranı D vitamininde %7,6 olmasına rağmen kontrol kolundaki %14,4’idi. P değeri 0,009’du fakat bu küçük çaplı bir çalışma olmasından kaynaklanmaktadır.” dedi.

"Daha iyi çalışmalar için bekleyin"

Martineau, “D vitamini konusunda şüpheci olanlar bunu yazabilir, ancak D vitamini meraklıları %50 azalmayı vurgulayabilir. Daha fazla çalışma için bekleyin derim.” dedi.

Martineau iki çalışmayı karşılaştırmada, Barselona merkezli çalışmanın, Brezilya’da JAMA dergisinde kullanılan kolekalsiferol olarak adlandırılan D vitamininin standart bir formuna kıyasla dolaşım seviyelerini daha hızlı ve daha yüksek seviyelere çeken kalsifediol olarak adlandırılan D vitamininin bir metaboliti verdiğini belirtmesi gerektiğini de ekliyor. “Bu bir fark yaratabilir.”

JAMA çalışmasına eşlik eden bir baş makale bir dizi çalışmanın sınırlanmasını vurguluyor.

Aurora, Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesinden Adit A. Ginde ve Massachusetts, Boston, Brigham ve Kadın Hastanesinden David E. Leaf açıklamalarında “İlk olarak, çalışma güçsüzdü. İkinci olarak, yazarlar invaziv mekanik ventilasyona ihtiyaç duyan ve yoğun bakım ünitesine yatırılan hastaları hariç tuttular… (dolayısıyla) sonuçlar kritik hastalar için genelleştirilemez. Üçüncü olarak, sadece 115 katılımcının (%48,3) D vitamini eksikliği vardı. Dördüncüsü ise D vitaminin aktif formu olan 125-dihidroksivitamin D’nin dolaşım seviyelerini ölçmediler. “ diye yazdı.

Editörler, D vitamininin Covid-19’daki rolü hakkında açık fikirli kalmanın önemli olduğuna dikkat çekiyor. Fakat Brezilya sonuçlarının “hastaneye yatan orta ila şiddetli Covid-19 hastalarda rutin D vitamini uygulamasını desteklemediğini” vurguluyorlar.

Genel olarak, Martineau tedbirli olmaya devam ediyor ve ekliyor: “Solunum enfeksiyonunun önlenmesi açısından D vitaminin orta halli koruyucu bir etkisi olabilir.“ Ancak D vitamini ve Covid-19 ile ilişkili olarak, “D vitamini ile daha önce denemeler yaptık ve hayal kırıklığına uğradık. Yıllardır, tüberkülozdan kurtulmaya yardımcı olmasında vitamin kullanımı üzerine çalıştım, ancak sonuçlar etkileyici değildi. Bunun işe yaramasını istemek makuldur, fakat iyi yürütülmüş rastgele kontrollü çalışmalara ihtiyacımız var.” dedi.

İLGİLİ KONULAR