COVID-19 nedeniyle Kanser tedavilerini geliştirmek için 10 öneri
Yeni tip koronavirüse bağlı gelişen COVID-19 hastalığı ve halen yaşamakta olduğumuz küresel pandemi ile tüm sağlık – onkoloji uygulamaları dahil – asla eskisi gibi olmayacak. Tıptaki tüm uzmanlık alanları, teknolojik yenilikler (örneğin, teletıpın daha yaygın kullanımı), yeni bilimsel araştırmalar, bilgi akışı ve duygusal baskı konularında yeni anlayışlar geliştirmeli.
Zor zamanların etkisi
Çin, İspanya, İtalya ve ülkemizde paylaşılan COVID-19 tedavi deneyimleri, bu salgının ortasında her şeyin değerini sorgulamamıza sebep oldu ve algımızı değiştirdi. COVID-19 tedavi denemeleri, kanıtlanmamış uygulanmaların onaylı olmadan uygulanıyor olması bilimsel kanıta olan bakışımızı da sorgulattı. Bu belirsiz ve zorlu zamanların yanı sıra dünyadaki meslektaşlarımın deneyimlerine dayanarak, COVID-19 sırasında ve sonrasında onkolojide tıbbi pratiğimizin ilkeleri olacağını umduğumuz 10 değişikliği sunuyoruz:
- Hem hastalarımız hem de kendimiz için iş-yaşam dengesine öncelik vermeli. Bu, hem bir doktorun hem de tüm çalışan kesimlerin en büyük önceliği olmalı.
- Doktorlar hastalarıyla yüz yüze etkileşimleri arttırmalı: bulunduğumuz pandemi döneminde elle fizik muayene atlanabiliyor, bu durumda hastaları görün, onlarla konuşun ve dinleyin. Durum gerektirdiğinde teknolojiyi kullanın (örneğin teletıp), ancak genel olarak yüz yüze ziyaretlere odaklanın.
- Çoğu zaman hastalar tarafından "katı" olarak algılanan bilimsel kanıtlar dikkatle analiz edilmeye devam edilmeli. Fakat bu yapılırken hastalar, sosyal çevresi, kültürü, psikolojisi ve tedaviyle ilgili diğer istekleri ile bütün olarak ele alınmalı.
- Tıbbi atıkları ve hastaların hastaneye başvuru sıklığını azaltmak için uygun tedavi protokolleri seçilmeli. Daha şimdiden birçok immünoterapinin ayda bir uygulanan dozları FDA onayı aldı.
- Beklentileri netleştirmek ve stresi azaltmak için önceliklendirme iş akışları kullanılmalı.
- Bir tedavinin etkili olması birçok faktöre bağlıdır; bunların içinde tümörün biyolojik farklılıkları sebebiyle ilaçlara farklı şekilde direnç göstermeleri kadar tıbbi olmayan nedenler de vardır. Bu nedenle terapötik yanılsama tuzağından, yani tıbbi uygulamaların gerçekte olduğundan daha etkili olduğu yanılsamasından kaçınmak gerekir.
- Meslektaşlarla daha fazla konuşulmalıdır, sadece tıbbi kavramları paylaşmak ve öğrenmek için değil, aynı zamanda işbirliğini arttırmak ve çok sayıda özel insanla çevrili olduğunu da anlamak için. Gelecekte tıbbi konferanslara katılma motivasyonunun bir kısmı da bu olmalı.
- Uygulamaları kolaylaştırmak, doktorların idari görev yükünü azalmak ve meslektaşlarla etkileşimleri geliştirmek için bilişsel sağlık teknolojileri / tıp bilişimi çözümleri tasarlanmalıdır (örneğin hasta tarafından bildirilen elektronik sonuçlar gibi).
- Bir doktor artık hastanın sadece standart verilerini ve hastalık sonuçlarını kaydetmekten daha fazlasını düşünmelidir; geleneksel ölçümlere ek olarak, hastanın ve hatta sağlık çalışanlarının yaşam kalitesi, iyilik ve tedavi memnuniyeti gibi göstergeler de tanımlayıcı verilerle ölçülmeli.
- Her hastanın ve her iş arkadaşının benzersiz ve istisnai olduğunun anlaşılmalı. Her gün ailemize geri döneceğiz, hayatta bir gün daha için minnettar olmalıyız. Bugün, ayakkabılarımızı ve tıbbi kıyafetlerimizi evimizin girişinde bırakıyoruz, ancak yarın daha iyi bir insan ve dolayısıyla daha iyi bir onkolog olmak için kötü anıları, günlük yorgunluğu ve negatif enerjiyi bırakacağız.
Son sözler
Bu kısmen belirsiz ve zor günlerde, onkoloji profesyonelleri bir araya gelmeli ve pandemi durumundan bağımsız olarak hastalara yüksek kalitede bakım sunmaya devam etmek için stratejiler geliştirmelidir. Kendimiz için belirlediğimiz bu beklentileri karşılamaya çalışacağız ve meslektaşlarımızla COVID-19 sonrasında kaliteli kanser bakımını en üst düzeye çıkarmak iletişimi güçlendireceğiz.