
Kanser tanısı nasıl konur?
Kanser, hücrelerin durmadan bölünmesi sonucu tümör oluşması ile tanımlanan bir hastalık grubudur. Günümüzde kanserleri daha iyi tanımamızla doğru orantılı olarak, kanser tedavileri artık çok daha fazla sayıda hastaya fayda vermektedir. Öyle ki 2018 itibarı ile kanser tanısı sonrası 5 yıllık genel sağkalım süresini aşan 46 milyon kişi bulunmaktadır. Doğru bir kanser tedavi planının en önemli basamağı ise tanıdır.
Kanser tanısı bir süreçtir; bir kişinin kendinde fark ettiği bazı belirtiler, rutin kanser taramaları veya hekim muayanesi sırasında bulunan kansere dair bir şüphe, kanser tanı sürecini başlatabilir.
Bu yazıda, kanser teşhis süreci hakkında bilgiler ve bir doktora ne zaman başvuracağınızı gösteren belirti ve bulguları paylaştık.
Kanser teşhisi
Bir dokudan (örneğin tümörden) örnek alınmasını ifade eden biyopsi, kanseri teşhisi ve sınıflandırmanın kilit testidir. Bununla birlikte doktorlar, bir kişinin kanser olup olmadığını belirlemek için sıklıkla testlerin bir kombinasyonunu kullanırlar. Bu kanser testleri vücuttaki kanserli hücrelerin varlığını ve bu hücrelerin ne ölçüde yayıldığını gösterir.
Bu testlerden bazıları şunlardır:
- Biyopsi: Bu, potansiyel olarak kanserli bir lezyondan doku örneği almayı ve örneği patoloji laboratuvarına göndermeyi içerir. Tanı tekniklerinde uzmanlaşmış bir patolog daha sonra hücreleri kanser belirtileri açısından inceleyecektir.
Biyopside en sık tercih edilen yöntemler;- ince iğne biyopsisi: örneğin tiroid nodüllerinde
- trucut (kalın iğne) biyopsisi: en sık kullanılan yöntemdir; meme, akciğer vb tümörlerde tercih edilir
- eksizyonel biyopsi (cerrahi ile tömörün çıkarılması): örneğin lenfoma şüphesinde lenf nodunun çıkarılması
- Radyolojik incelemeler (görüntüleme): Onkolojik görüntüleme yöntemleri, vücuttaki kanserli lezyonların tanımlanmasına yardımcı olur. Onkolojide sık kullanılan radyolojik yöntemler: bilgisayarlı tomografi (BT), ultrason (USG), manyetik rezonans (emar, MR) ve PET-tomografi görüntülemedir. Yumuşak doku, akciğerler, kemikler ve beyin dokusu için farklı görüntüleme testine ihtiyaç vardır. Örneğin akciğerdeki bir tümörü en iyi tomografi veya PET-tomografi gösterirken, bir beyin tümörünü en iyi manyetik rezonans gösterebilir.
Bir doktor bu nedenle birden fazla görüntüleme taraması isteyebilir. - Laboratuvar testi: Kanserli hücreler bazı moleküllerin kan değerini yükseltebilir. Bir doktor bu bileşikleri kontrol etmek için kan, idrar, balgam veya diğer vücut sıvılarını alabilir. Laboratuvar testleri çok nadiren kanser teşhisi kullanılır için birincil yöntemdir. Yani, bir kan testi ile (kan ve kemik iliği kaynaklı hematolojik kanserler hariç), kanser tanısı koymak çoğu zaman mümkün değildir. Bununla birlikte, diğer hastalıkları dışlamak ve tanıyı doğrulamak için önemli olabilirler.
- İlgili konu: Sağlıklı bireylerde kanserde erken tanı için Likit Biyopsi önermiyoruz! Neden mi?
Bir doktor kanseri teşhis etmek için, genellikle bir radyolog ve patolog dahil olmak üzere uzmanlardan oluşan bir ekiple çalışacaktır.
Kanserlerin sınıflandırması
Doktorlar, kanserin başladığı bölgeyi veya kanserin ortaya çıktığı doku türünü kullanarak kanseri sınıflandırır.
- En sık karşılaşılan kanser türü karsinomlardır (tüm kanserlerin % 80 90). Karsinomlar, dokuların iç ve dış yüzeylerini örten (bir nevi astar olan) epitel dokudan kaynaklanır. Çok sayıda alt türü vardır: meme, akciğer ve cilt kanserlerinin çoğu, karsinom tipindendir.
Karsinomlar dışında doku tipine göre kanser sınıflandırma örnekleri şunları içerir: - Lösemi: Bu, kan hücreleri üreten kemik iliğinde ortaya çıkan bir kanserdir.
- Lenfoma: Bu dalak, bademcikler ve timus içeren lenfatik sistemde gelişir. Lenf sistemi bağışıklık aktivitesi ve hormonlar ile ilgilidir.
- İlgili konu: Lösemi ve lenfoma arasındaki fark nedir? - Karışık tipler: Karışık kanserler, bir kategoriden veya birden fazla kategoriden iki farklı hücre türünde gelişir.
- Miyelom: Genellikle kemik iliğinde meydana gelen bu tip, bağışıklık sisteminin elemanları olan plazma hücrelerinden kaynaklanır.
- Sarkom: Bunlar kemik dokular, kas, yağ ve kıkırdak gibi alanlarda gelişen bağ dokusundan kaynaklanır. Sarkomlar gençlerde daha yaygındır.
Her kanser hücresi türü, doktorun onu diğer kanserlerden ayırmasına yardımcı olan kendine özgü bir görünüme sahiptir. Kanserin sınıflandırılmasını bilmek, bir doktorun tedavi için etkili bir plan geliştirmesine yardımcıdır.
Genel kanser belirtileri nelerdir?
100'den fazla ana kanser türü olduğu söylenebilir. Her bir kanser kendine özgü belirtiler taşıyabilmekle birlikte, bazı kanserler ileri evrelerine kadar hiçbir belirti vermez (bu nedenle erken tanı için kanser taramaları yapılır), bazıları da ortak belirtiler taşır.
En sık görülen kanser belirtileri:
- idrarda kan
- gaitada kan
- memde kitle
- ses kısıklığı
- basit ilaçlarla geçmeyen öksürük
- yutkunma güçlüğü
- aşırı yorgunluk
- sebepsiz kilo kaybı veya aşırı kilo alımı
- gece terlemesi
- idrar kaçırma veya idrar yapmakta zorluk
- iyileşmeyen cilt yaraları
- mide ağrısı
Birçok kanser ağrıya neden olurken, ağrı, genellikle kanserin erken belirtisi değildir.
Kanser komplikasyonları (hastalığa bağlı yan etkiler)
Kanser hücreleri, direkt tümörün kitle etkisi, metastazların organ sistem ve fonksiyonlarını bozması ile sorun yaratırlar.
Örneğin kanser hücreleri oksijen, kan ve enerji depolarını kullanır. Kanser hücrelerinden oluşan tümörler, kan akışını değiştirerek yeni kan damarlarının oluşturulmasına yol açabilir. Kanser aynı zamanda aktif bağışıklık sistemini zayıflatarak bir kişinin diğer hastalıklarla savaşma kabiliyetini azaltır.
Kanserin evreleri (yayılım aşamaları)
Kanser teşhisi konulduktan sonra, insanlar bir sonraki adımlardan ve kanserlerinin tehlikeli olma ihtimalinden endişe duyarlar.
Doktorlar bir kişinin kanser prognozunu (hastalık gidişatını) öngörmek ve en doğru tedavi planını belirlemek için evreleme denen bir sistem kullanır. Evreleme, tümör boyutu ve yayılımı gibi kanserin ilerlemesini belirleyen birçok faktörü hesaba katar.
Bir tümörün sınıflandırılması sırasında birkaç faktör göz önünde bulundurulur:
- hücrelerin anormal görünme derecesi
- kanserin yakın lenf düğümlerine veya vücudun diğer kısımlarına yayılıp yayılmadığı
- tümörün büyüme ve yayılma olasılığı
- tümördeki hücre tipi
- tümörün yeri
- tümörün boyutu
Doktorlar bu bilgileri kullanır ve TNM evreleme sistemine yerleştirir. Sistemin bileşenleri şunlardır:
- T (tümör): Ana tümörün boyutu dikkate alınır.
- N (lenf nodu sayısı): Bu, kanser hücrelerinin metastaz yaptığı lenf düğümlerinin sayısını ifade eder. İlk olarak tümöre yakın lenf nodlarında tutulum olması beklenir. Metastatik lenf nodu sayısı ne kadar fazla ise, kanserin evresi o kadar ileridir.
- M (metastaz): Kanser hücrelerinin diğer vücut bölgelerine yayılıp yayılmadığını gösterir.
TNM sistemini anlamak için bir örnek:
Diyelim ki tümörün evresi T1N0MX olsun. Bu, birincil tümörün tanımlandığı, lenf düğümlerinde kanser bulunmadığı ve doktorun kanserin yayılmasını veya metastazını ölçemediği anlamına gelir.
TNM sistemi değerlendirilerek, 0 ile IV (4) arası değişen ana evreleme yöntemi hesaplanır.
Bu evreler:
- Evre 0: Patolog kanser hücrelerini veya anormal hücreleri bulur, ancak kanser henüz yakındaki dokuya yayılmamış haldedir. Evre 0 kanser için başka bir isim de in situ karsinomadır.
- Evre I, II ve III: Daha yüksek metastatik lenf nodu sayısı, daha büyük bir tümör ya da yakın dokulara daha geniş bir yayılma olduğunu gösterir. Fakat uzak organ metastazı yoktur.
- Evre IV: Kanser vücudun uzak bölgelerine yayılmıştır. Bu, kanserin en ciddi aşamasıdır.
Bu evreleme sistemi de kendi içinde alt gruplara ayrılmaktadır (4a, 4b gibi).
Ayrıca evrelere göre kanserlerin tahmini yaşam süresi istatistikleri de kimi ülkelerin sağlık veritabanlarında yayınlanmaktadır. Fakat hastaların yaşam süreleri sadece kanserin evresine bağlı değildir. Aşağıdakiler de dahil olmak üzere aşağıdaki faktörler de yaşam süresini etkiler:
- hastanın genel sağlığı
- kanser türü
- ne kadar zaman önce tanı aldığı
Yaşam süresi terimleri
Hastaların sağkalım oranları çeşitli terimlerle ifade edilir. Bu terimlerin örnekleri şunları içerebilir:
- Genel sağkalım oranı: Bu sayı, tanıdan sonra belirli bir süre boyunca hayatta kalan hastaların yüzdesini ifade eder.
- Hastalıksız sağkalım oranı: Bir klinik araştırma veya tedavi grubunda, belli bir zaman grubunda kansere bağlı yaşamını kaybetmeyen hastaların yüzdesi. Yani, tedavi başlandıktan sonra yaşam kaybı olmayan hastaların oranı.
- Göreceli sağkalım oranı: Bu ölçüm, kanser hastalarının hayatta kalma oranını, aynı cinsiyetten ve belirli bir zaman zarfında kansere yakalanmamış olanların hayatta kalmalarıyla karşılaştırır.
- Progresyonsuz sağkalım süresi: 4. evre kansere sahip hastalar için kullanılan bir terimdir. Yeni başlanan bir tedavi ile hastalığı kontrol altında tutma süresini ifade eder (çoğunlukla "ay"lar olarak ifade edilir).
Bunların hiçbiri mutlak yaşam süreleri değildir. Bazı insanlar tahminlerden çok daha uzun yaşam sürelerine sahip olurken bazıları daha kısa yaşar.
Sonuç
Kanseri erken evrelerde teşhis etmek, hayatta kalma şansını arttırmak için hayati öneme sahiptir.
Doktorlar, kanser tanısı için biyopsi, radyolojik görüntüleme veya kan testi kullanabilir. Kanser varsa, o zaman ne kadar şiddetli olduğunu belirlemek ve tedavi sürecini şekillendirmek için evreleme yapılır.
Kanser tanısı almak oldukça zorlayıcı olabilir. Bir doktorla konuşmak için zaman ayırmak ve tedavi seçeneklerini ve prognozunu (hastalık gidişatı) tam olarak anlamak, hastanın ve yakınlarının tedavi konusunda karar vermesine yardımcı olabilir.
Potansiyel kanser belirtilerini asla göz ardı etmeyin. Bir kişi, açıklanamayan veya kalıcı olan herhangi bir kanser belirtisi gözlemlediyse doktorlarıyla konuşmalıdır.
İLGİLİ KONU