JAMA Onkoloji'de 5 Nisan'da yayımlanan bir çalışmaya göre sarkopeni (kas kaybı) ve adipozite (yağlanma), metastatik olmayan meme kanserli bireylerde anlamlı derecede hastalığın seyrini etkilemektedir. Bu duruma yönelik etkili stratejilerinin geliştirilmesi kanseri önleme ve tedavi açısından önem arz etmektedir.

Sarkopeni ve Adipozite Nedir?

Sarkopeni özellikle yaşın ilerlemesiyle görülen kas kaybı, ve kas gücü zayıflamasına verilen isimdir. Adipozite de sarkopeniye sıklıkla eşlik eden metabolik sendrom ve kalp-damar hastalıklarının gelişiminde önemli rol oynayan vücut yağ kitlesi artışıdır.

Sarkopeni ve adipozite güç azalması, direnç kaybı, bitkinlik ve sık düşme gibi durumlara neden olmaktadır. Düzenli spor yapmak, hareketli bir yaşam ve doğru protein-karbonhidrat oranı ile beslenme sarkopeni ve adipoziteyi önleyecek yaşam tercihleri olup bunlar aynı zamanda kanser, diyabet ve kalp-damar rahatsızlıklarından korunmak adına da artık iyi bildiğimiz gerçeklerdir.

Çalışmayla İlgili Detaylar Şöyledir:

Vücut yapısı ve kansere etkileri arasındaki ilişkiyi anlamak için en yaygın yardımcı olarak kullanılan yöntem beden/vücut kitle indeksidir (VKİ). Artık bir çoğumuzun bildiği gibi VKİ hesabı kilo ve boy değerleriyle hesaplanır. Dolayısıyla kas içeriği ve vücut yağ miktarını dikkate almama gibi önemli eksiklikleri vardır. Bu yönden bakıldığında kanser hastaların yaşam beklentisinin değerlendirmesinde yetersiz bir ölçüm olduğu düşünülmüştür.

Daha önceki çalışmalarda bazı hastalıklar için sarkopeni ve eşlik eden yüksek yağ oranını bilgisayarlı tomografi (BT) taramaları ile belirlenmişti. Bu çalışmalarda sarkopeni ve adipozitenin, daha yüksek yaşam kaybı (mortalite) riski ile ilişkili olduğu gösterilmişti. Ancak vücut kitlesinin bu parametrelerle birlikte değerlendirilmesi ve kanser açısından hastalığın seyrine olan etkileri tam olarak anlaşılamamıştı.

Bu çalışma için araştırmacılar 2 farklı kanser merkezinden Ocak 2000 - Aralık 2013 arasında evre II veya III meme kanseri tanısı alan 3241 kadının verilerini topladılar. Çalışma için ortanca 6 yıllık süre takip edilen tüm hastaların BT çekildiği anda VKİ'leri 18.5'ten yüksekti. Çalışma için özellikle tomografi çekimi gerçekleştirilmeyip, tanısal süreçte zaten çekilmiş olan kas dokusunun değerlendirilebildiği BT'ler kullanıldı.

Analizler sonunda, 1086 (% 34) hastada sarkopeni lehine radyolojik bulgu saptandı.

Sarkopeni saptanan hastalar sarkopeni olmayan hastalara göre daha yüksek yaşam kaybı (mortalite) oranlarına sahipti. Ayrıca toplam yağ dokusunun en fazla olduğu hastalarda da genel mortalite daha yüksekti.

Çalışmadaki hastalarda sarkopenisi olanlar ve yağ dokusu en fazla olan gruptaki hastalar en yüksek yaşam kaybı riskine sahipti.

VKİ ile genel yaşam süresi arasında kayda değer bir ilişki bulunmadı ve VKİ'nin sağkalımı değerlendirmede herhangi bir prognostik (hastalık gidişatını öngörücü) değeri olmadığı görüldü.

Araştırmacılar sonuç olarak; hem sarkopeniyi (kas kaybı) hem de adipzoziteyi (yağlanma), meme kanserli hastalarda değiştirilebilir risk faktörleri olarak belirtmektedir. Fazla kiloların verilmesi, direnç antrenmanı veya orantılı şekilde protein ağırlıklı beslenme gibi kas kütlesini geliştiren ve yağ dokusunu azaltan hayat tarzı eğilimlerinin daha olumlu sonuçları olabileceğini bu çalışma ile söyleyebilmekteyiz. Bunun yanında hassas tıp çağında, kas ve yağ ölçümlerinin, sağ kalım sonuçlarını düzenlemek için tedavi planlarına ve müdahalelere yardımcı olacaktır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR