Kanserde Alternatif Tedavileri Seçen Hastalar Daha Zengin, Akıllı, Genç ve Sağlıklıdır- Ancak Yaşam Kaybı Riskleri Daha Fazladır

Yapılan çalışmalarda kanıtlanmış kanser tedavileri yerine alternatif tedavileri seçenlerin, yaşam kaybı riskinin beş kat daha fazla olduğunu görüyoruz. Günümüzde ABD'de alternatif tedavilerde yer alan ilaçların pazar payı 34 milyar doları aşmıştır. Çalışmalar, para ve daha fazla eğitime sahip olmak gibi avantajların kanser hastalarını nasıl ölümcül bir yöne çekebileceğini açıklıyor.

Daha mutlu, daha genç, daha varlıklı ve daha eğitimli olan insanlar kanserde alternatif tedavileri tercih etmeye daha eğilimlidirler. Ancak, kanseri geleneksel-tamamlayıcı ve alternatif uygulamalarla [enerji tıbbı, bitkisel özler (fitoterapi) ve homeopati dahil] ile tedavi etmeye çalışanların yaşam kaybı riski, kanıta dayalı modern tedavi gören insanlara göre 5,68 kat daha fazladır.

Sanıldığının aksine alternatif tıp pazarında yer alan tedavilerinin sadece üçte birinin test edilmiş olmasına ve verilerin olumsuz olmasına rağmen, ABD’de ve tüm dünyada sektör hacmi her geçen gün artmaya devam etmektedir.

Daha eğitimli insanların akıllı olmalarına rağmen doktorlara değil, çörek otu yağı ile ilgili bir başarı hikayesine inanarak kendilerini sabote edebilmeleri enteresandır.

Bu konuda en bilinen en iyi örneklerden birisi Apple ve Iphone denilince akla gelen Steve Jobs’un hikayesidir.

Yazımızda paylaşmak istediğimiz dikkat çekici hikâye ise bir doktora ait. Kanser sağkalım süreleri ve alternatif tıp üzerine çalışmalar yapan araştırmacı Dr. Skyler Johnson’ın karısı tıp fakültesinde okuduğu sırada ileri evre lenfoma tanısı alır. Çiftin yaptığı ilk şey, kendisinin hastalarına verdiği tüm tavsiyeleri görmezden gelip, internette araştırma yapmaya başlamak olur.

Dr Johnson şöyle diyor: “İnternette çok fazla yanlış bilgi var, hepsini gözden geçirmek imkansız ve iyi bir tıbbi eğitiminiz olsa bile gerçek olmayan bilgiyi tespit etmek de oldukça zor.”

Yale Üniversitesin’de prostat ve idrar yolları kanserlerinde radyoterapi programının yöneticisi olan Dr James Yu’ya göre: “Daha Eğitimli Olmak, Alternatif Tedavi Yöntemleri Aramaya Daha Eğilimli Yapabilir, Çünkü Eğitimli Kişiler İyi Tercihler Yapmaya Yetkin Olduklarını Düşünürler.”

Dr. Yu, bir tür ayna etkisinden bahsediyor: “Kişi ne kadar dünya insanı ve daha iyi eğitimli olursa kanser için yapabileceği bir şeyler olduğuna inanıyor ve araştırmaya başlıyorlar. Bu bir anlamda onlara mantıklı geliyor.” diyor.

Bireyin internetten öğrendikleri ile bilgili ve yetkin hissetmesi kendisi için bir tuzağa dönüşebiliyor.

Dr Yu ve Dr Johnson, yaptıkları çalışmada meme, prostat ve kalın bağırsak kanseri tanılı kişiler için sağ kalım oranlarını araştırdılar. Lise düzeyinden daha ileri eğitim düzeyine sahip kişilerin, alternatif bir tedavi alacağı ihtimali, daha az eğitimli olanlara göre anlamlı olarak yüksek buldular.

Dr. Johnson diyor ki “Belki Bu İnsanlar, Doktorlarından Daha İyi Bildiklerini Düşünecek Kadar Eğitimli Olabilirler. Daha fazla gelir düzeyine sahip olmaları ayrıca bu hastaların sigorta kapsamı dışında kalan alternatif tedaviler için kendi ceplerinden ödeme yapabilecekleri anlamına gelir.

Tamamlayıcı ve alternatif tıbbın büyüyen, milyarlarca dolarlık bir endüstri olduğunu ve hastaların doktorlara daha fazla para ödedikleri biliniyor.

Geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp endüstrisi, son yıllarda pazarlama taktiklerinin değişmesi dışında yeni hiçbir şey yapmadı, fakat araştırmalar bu pazarın 2025 yılına kadar küresel çapta 200 milyar dolar değerine ulaşacağını bildirmektedir.

Dr Johnson, bu popülerliğinin artışının, mucizevi iyileşmeleri içeren etkileyici hikayeler dahil, akıllıca ve her yerde bulunan online pazarlama kampanyaları tarafından yönlendirildiğini öne sürüyor.

Ama gerçekte, özel diyetleri, esrar yağını ve akupunktur gibi başka şeyleri de içerebilen bu alternatif “kürler”in, kanser tedavisinde kullanımına yönelik kanıtlar mevcut değildir.

Dr Yu şöyle diyor; “Bir Çalışma Yapıp, Hastaları Kanıtlanmış Bir Tedavi ve Şarlatanlık Arasında Rastgele Bir Şekilde İki Gruba Bölüp Sonuçları Beklemek de Etik Değildir.”

Çalışmada hastalar, akupunktur ve masaj / refleksoloji gibi terapilerin kanıtlanmış kanser tedavilerinin istenmeyen yan etkilerini azaltmaya yardımcı olduğunu belirtmişler. Bunlar zaten doktorların bildiği ve kabul ettiği tamamlayıcı tıp yöntemleridir.

Modern tedaviler (kemoterapiler, kanser ameliyatları, radyoterapi ve immünoterapiler gibi), zorlayıcı olabilmektedir ve bu tedavilerden çekinmek çok doğaldır. Böylesine zorlu bir süreçle karşı karşıya gelen hasta ve ailesi için yan etkileri olmayan, ama çok yararı olduğu iddia edilen bir tedavi öyküsüne inanmak kolay olmaktadır. Böylesine bir durumda gerçekliği reddetmek gibi bir yanılsamaya düşmek insan doğasında var.

Gerçek olan şu; kanıta dayalı tıp olarak adlandırdığımız gerçek bilim ile online olarak kanıtlanmamış sayısız şarlatanlık kürleri arasında farklar vardır.

İnternette Gördüğünüz Mucizevi Bir “Kür”ün Güvenilmezliğinin En Önemli Belirtisi, Gerçek Olamayacak Kadar İyi Bir İddia Taşımasıdır.

Kanser tanısından sonra birçok kişinin ilk içgüdüsü eve gitmek ve internette bir şeyler aramaktır, çünkü hastalık şoku, hekimler dahil birçok kişinin güvenilmez olduğunu hissettirir.

Hastalarımıza kendi bilgi toplama süreçlerinde "nasıl şarlatan olunur" yazımıza bakmalarını tavsiye ediyoruz, “ama şu web sitelerine gitme”yin diyemeyiz, çünkü muhtemelen hemen herkesin ilk yaptığı şey bu olur.

Bununa birlikte alternatif tedavilerin, mevcut kanser tedavisi ile etkileşme girmesi nadir görülen bir durum değildir. Özellikle bitkisel denemelerde bu çok sık gördüğümüz bir durumdur. Bu nedenle hastalar denemek istedikleri alternatif yöntemleri mutlaka hekimine bildirmelidir.

“Alternatif” ve “Tamamlayıcı Sıfatına Bürünmüş Alternatif Tedaviler” Konusunda Doktorlara Düşenler

Biz doktorların, hastaların tedavilerine eklemek istediklerini anlama konusunda daha fazla çaba harcamamız gerekiyor. Doktorlar, geleneksel-tamamlayıcı-alternatif tedavilerin artıları ve eksileri konusunda hastalarını asgari düzeyde bilgilendirmeli ve bu konuda engelleyici değil yol gösterici olmalı. Ayrıca alternatif tedavi arayışının sebeplerinden birinin de yeterli ve doğru ikinci uzman görüşü kaynaklarından faydalanmamak olduğu akılda tutulmalıdır. Böylelikle hayat kurtaran kanıtlanmış modern tedavilerden çok daha fazla hasta faydalanabilir.