Nisan 2018’de New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan KEYNOTE-189 adlı klinik çalışma sonuçları, akciğer kanseri tedavisinde köşe taşı sayılabilecek bir tedavi yaklaşımını tamamı ile yerinden edeceğe benziyor. Bu çalışmaya göre pembrolizumab adlı immünoterapi ilacı, metastatik (4. evre) küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda başlangıç tedavisinde kemoterapi ile kombine kullanımda etkili bulundu.

Günümüzde metastatik ve küçük hücreli olmayan akciğer kanserli hastalar, ilk olarak hedefe yönelik tedaviye uygun olup olmadıkları test edilir. Uygun bulunan hastalarda hedefe yönelik ilaçlar tercih edilirken, uygun olmayan hastalarda ülkemizde ilk sıra tedavi olarak platin grubu kemoterapilere diğer etkin kemoterapi ilaçlarından birisi ilave edilerek kullanılır. Bu tedavilerde amaç yaşam kalitesini artırmanın yanı sıra yaşam süresini uzatmaktır. Metastatik akciğer kanserli hastalarda sadece kemoterapi kullanımı ile yaşam süresi ortalama 1 yıl düzeyindedir. Agressif seyirli ve kemoterapiye yanıt alınamayan hastalarda bu süre daha kısa olabilmekte iken kemoterapiye yanıt veren hasta grubunda bu süre daha da uzayabilmektedir.

Metastatik akciğer kanserinde immünoterapiler, 2016 sonrası ilk sırada kullanılan kemoterapi kombinasyonuna yanıt vermeyen veya tedavi altında ilerleme gösteren hastalarda etkin bulundu ve FDA onayı aldı. Bu süreçte yapılan çok sayıda çalışmada benzer mekanizmalar ile etkili olan farklı yapıda immünoterapi ilaçları başarı gösterdi ve ikinci basamak tedavide kullanıma sunuldu.

Ülkemizde akciğer kanseri tedavisinde henüz onaylanmamış olmakla birlikte açılan erken erişim programı ile çok sayıda metastatik akciğer kanserli hastamıza immünoterapi uygulama ve bu yeni tedavileri tecrübe etme fırsatı bulduk. İmmünoterapi uygulamalarında gözlemlediğimiz en önemli üstünlük, hastaların tolerasyonunun kemoterapilere göre daha kolay ve yönetilebilir olmasıydı. Tedavilerden edindiğimiz olumlu tecrübe bizleri motive etti ve çok sayıda hastamızı sürmekte olan uluslararası klinik araştırmalara dahil etmemizi sağladı.

2017 yılında yayınlanan KEYNOTE-024 adlı çalışmada PD-L1 düzeyi %50 ve üzerinde olan hastaların ilk sıra yani başlangıç tedavisinde, kemoterapi ile immünoterapi karşılaştırılmış ve immünoterapi ile hastaların %50’sinde tümör yanıtı, hastalığın kontrol altına alınma süresinde ve yaşam süresinde üstünlük sağlamıştı. Bu başarılı sonuç bilim camiasında hızlıca kabul gördü ve Pembrolizumab (Keytruda) PDL-1 düzeyi %50 ve üzeri olan metastatik küçük hücre dışı akciğer kanserli hastalarda, ilk sıra tedavide tek başına kemoterapinin yerine kullanılmak üzere FDA onayı aldı. Ne var ki PDL-1 düzeyi %50 ve üzeri hasta sayısı toplam hasta grubunun 1/3’ünden daha azını oluşturmaktaydı.

Tüm bu olumlu gelişmelerden sonra hepimizin merak ettiği soru, "PD-L1 düzeyinden bağımsız olarak, metastatik küçük hücre dışı akciğer kanserli hastalarda ilk sıra tedavide immünoterapiler ile kemoterapi kombine edilebilir mi?" oldu.

KEYNOTE-189 çalışması merak edilen bu soruya yanıt verdi ve PD-L1 düzeyinden bağımsız olumlu sonuçları ile tüm dünyada sağlık haber sitelerinde ilk sıraya yerleşti.

Çalışmaya metastatik yassı hücreli olmayan küçük hücre dışı 614 hasta dahil edildi. Hastalar 2:1 oranında gruplara rastgele dağıtıldı.

Bir gruba platin ile pemetrekset adlı kemoterapi ilacı uygulanırken, araştırma koluna aynı kemoterapiye ilaveten 200 mg sabit dozda pembrolizumab (piyasa adı Keytruda) verildi. Her iki hasta grubuna da kombine kemoterapi dört kür uygulandı ve sonrası her iki tedavi kolunda platin grubu ilaçlar kesildi. Dört kür kombine tedaviden sonra standart tedavi kolunda pemetrekset devam edilirken, araştırma grubunda pemetreksete ve pembrolizumab ile devam edildi.

Çalışmanın sonuçları

Tedavilerden elde edilen yanıt, immünoterapi kolunda %48 bulunurken kemoterapi kolunda bu oran %19 düzeyinde kaldı. Hastalığın kontrol altında tutulma süresi, ortanca 8.8 aya karşın standart tedavi kolunda 4.9 ay olarak bulundu. Yaklaşık 10 aylık ortanca takip süresinde immünoterapi kolunda yer alan hastalar %10 daha fazla oranda hayattaydı.

Çalışma sonuçlarında, immünoterapi ve kemoterapi kombinasyonu ile tedaviden, yanıt oranı, hastalığın kontrol altında tutulma süresi ve sağ kalım oranları standart kemoterapiye göre anlamlı düzeyde üstün bulundu.

Yorum

Son 10 yılda onkolojik tedaviler arasına giren yeni nesil immünoterapilerin akciğer kanseri gibi sık görülen ve kemoterapi ile tatmin edici sonuçlar almakta zorlandığımız bir kanser türünde etkileyici sonuçları yüzleri güldürdü. İlerleyen süreçte çalışmanın uzun dönem sonuçlarını, FDA onay sürecini ve immünoterapilerin ülkemizdeki onay sürecini sizler için takip ediyor olacağız.

Yeni tanı alan metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanserli hasta ve aileleri, hekimleri ile tedavi planını görüşme süreçlerinde kendileri için ülkemizde uygun bir klinik çalışmanın olup olmadığını sorgulamalarını tavsiye ederiz.

İlgili Konular: