Kanser yapıcı bir madde ne zaman kanser yapar?

Kanser yapıcı bir madde ne zaman kanser yapar?

"Kanser yapıcı" kavramı

Karsinojen, kanser yapıcı şeylerin genel adıdır.

Bu "şeyler" bir madde de olabilir bir yaşam tarzı şekli de (örneğin sigara, HPV, güneş ışınları, kuaförlük mesleği vb).

"Karsinojen" kelimesi, "karsinogenez"den gelmektedir. Carcino-genesis, kanser oluşumu demektir. Bu haliyle karsinojen, "kanser oluşturan" olarak ifade edilebilir. Kanser yapıcı maddelere, dilimizde sıklıkla ve yanlış olarak "kanserojen" denilmektedir; kanserojen yanlış bir ifadedir.

"Ne zaman" kanser yapar?

Dönem dönem bazı maddelerin kanser yaptığı veya sağlıksız oldukları gündem ve tartışma konusu olur. Öyle enteresandır ki sanki düzenli olarak bu tür iddialar medyaya servis edilmektedir.

İşin gerçeği ise şudur: ister doğal ister yapay olsun kanser yapma potansiyeli olan yüzlerce şey vardır, ve bu karsinojenlerin ortak özelliği, doza ve maruz kalma süresine bağlı olarak kanseri tetiklemeleridir.

Zararın belirleyicisi: toplam doz ve maruz kalma süresi

"Doz (şiddet) X Süre", bir şeyin ne kadar zararlı / toksik olduğunun ana belirleyicisidir. Bu haliyle toksikolojinin temel kavramıdır. Bununla birlikte, söz konusu insan olduğunda "doz x süre" dışında hesaba katmamız gereken başka faktörler de vardır. Örneğin; DNA hasarlarını tamir etme kapasitesi gibi genetik farklılıklarımız, neden bazı kişilerin karsinojenlerden daha az etkilendiğinin sebeplerinden biridir.

Bir maddenin karsinojen olduğu nasıl belirlenir?

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bir alt kuruluşu olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (International Agency of Research Cancer-IARC), karsinojen iddiaların merkezinde yer alır. Ancak IARC, ürünlerin içeriklerinin veya yaşam biçimlerinin kanser riskini belirlemekle sorumlu tek kurum değildir ve birçok ülke kendi ulusal önlemlerini alma ve toplumu bilgilendirme yetkisine sahiptir.

Aşağıda, IARC karsinojen listesinin özeti görülebilir:

karsinojen listesi kanserojen nedir iarc uluslarasi kanser arastirmalari ajansi kanser yapici kimya

Kaçınılmaz olarak, karsinojen sınıflaması kompleks bir konudur ve IARC'nin bu türden çok katmanlı tavsiyeleri, çıkar çatışmaları ile birleşince risk değerlendirmesinin temel hedefinden çıkabilmekte. Örneğin her ikisi de çok yaygın kullanılan birer ticari ürün olan bebek pudrası ve ot ilacı glifosatın karsinojenliği ile ilgili uzun tartışmalar sürmüştür.

Onlarca yıldır kasık bölgesine purda kullanımı ile kadın yumurtalık (over) kanseri arasındaki ilişki tartışılmıştır. 2010 yılında IARC, bu ilişkiyi muhtemelen insanlarda karsinojen olarak değerlendirmiştir. Kırmızı et tüketimine göre biraz daha düşük kategorilendirilmiştir.

Amerikan Ulusal Toksikoloji Programı talk (bebek) pudrasını muhtemel bir karsinojen olarak tam olarak tanımlamadı, ancak Amerikan Kanser Derneği, riskin çok küçük olduğunu tahmin etmekte ve verilerin çelişkisinden ötürü daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu belirtmektedir.

Yumurtalık kanserinin gerçekten neden olduğunu bilinmediği, bunun, pudra kullanımı gibi tek bir nedenden ziyade birçok farklı faktörün bileşimi olması muhtemel olabileceği sonucuna varan uzmanlar olmuştur.

Avustralya Kanser Konseyi benzer şekilde “talk pudrası kullanımının yumurtalık kanseri riski taşıdığını kesin söylemek için kanıtların yetersiz olduğunu” belirtmiştir. Bu sonuçlara rağmen, Johnson & Johnson (J & J), yumurtalık kanseri hastaları adına ABD'de 1400'den fazla yasal iddia ile karşı karşıyadır. J & J, biri Alabama'da (22 Şubat 2016), diğeri Missouri'de (2 Mayıs 2016) olmak üzere iki farklı davayı kaybetmiş ve sırasıyla 72 milyon ABD Doları ve 55 milyon ABD Doları tazminat verilmiştir. Kaybettiği davalardan birinde, yumurtalık kanseri hastası, 20 yılı aşkın bir süre boyunca fazla kiloları sebebiyle pişik oluşan kasık bölgesini talk pudrası ile kuru tutmaya çalışmıştır.

Bu kararlar, karsinojen riskinin bilimsel kanıtların genelinin yerine toplumsal algıya göre belirlenme konusunda kaygı uyandırıyor.

Ayrıca J & J, sadece büyük bir pazar payına sahip olduklarından dolayı, haksız yere hedeflenmiş, ticari çıkarlarını desteklemek için para ödemeye istekli zengin uluslararası bir şirket olarak algılanmıştır.

Finansal çıkarlar, uzun süredir olan anlaşmazlığın merkezinde olabilir: mesela glifosatın karsinojen olup olmadığı. Glifosat, 750'den fazla üründe kullanılan geniş spektrumlu bir herbisittir (bitkileri yok eden madde). 2015 yılında IARC, kimyasalın "muhtemelen insanlarda karsinojen" olarak kategorize etmiştir. Buna karşın, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), ABD Çevre Koruma Kurumu ve Dünya Sağlık Örgütü ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ortak bir raporuna göre ise glifosat insanlarda karsinojenik değildir. Bu çelişkili farklı görüşler, önemli oranda karışıklık yaratmaktadır.

Avrupa Komisyonu Pestisit Komitesi, Mayıs 2016’da glifosatın 10 yıl daha lisansının kaldırılmayacağı konusunda bir karar vermiştir. Eğer lisansı verilmese idi, çiftçilerin, gıda üretiminin ve tüketicilerin zarar görebileceği düşünülüyordu. Diğer bir yandan, IARC'nin verilerine bakıldığında, bu lisansın "uygunsuz" ve "kabul edilemez" olacağını da söylenebilir. Benzer şekilde, Avrupa Birliği genelinde birçok kanser dernekleri, tıbbi gruplar ve hükümetler lisans yenilemesine karşı durdular.

Peki bu karışıklık nasıl ortaya çıktı?

Birincisi; IARC ve EFSA kanıtı değerlendirmek için farklı yöntemler kullandı; İkincisi, her iki örgüt de glifosat içeren kimyasalların sınıflandırılmasında farklı yollar buldu; ve üçüncü olarak, bilim insanları, EFSA'nın analizlerinin, herbisit üreticileri tarafından finanse edilen çalışmalar tarafından kusurlu ve önyargılı olduğunu iddia etti. Diğerleri ise IARC'nin değerlendirme prosedürlerinde, bilimsel tartışmaları uygun olmayan bir şekilde etkileyebilen çelişkili bireylerin olduğunu belirtti.

Karsinojen sınıflandırması ile ilgili bu son tartışmalar, verilerin belirsiz olduğu ve menfaatlerin bulunduğunu ve güvenilir bulgular belirlemede sorun olduğunu vurgulamaktadır. Vurgulanan bir diğer önemli konu ise, karsinojenik araştırmaların uygun sağlık politikaları ve risk yönetimi tavsiyeleri haline getirmenin zorlukları. Ayrıca, karsinojen değerlendirmesi için standartlaştırılmış, uluslararası kabul görmüş bir yöntem ile ilgili bütün tarafların kolayca anlayabileceği ve kabul ettiği sonuçları sunmaya oldukça gereksinim vardır. Bu hedeflere ulaşıncaya kadar karsinojenin tanımı ve düzenlemesi, diğer kanser önleyici tedbirlerle zayıf bir ilişkide olmaya devam edecektir.

Son olarak söylemek gerekir ki kanserin nedenlerinin bazılarının net, bazılarının ise muğlaktır. Bu tartışmalar, sigaranın, alkolün, obezitenin, hareketsiz bir yaşam tarzının veya HPV’nin kansere neden olduğu gerçeğini değiştirmediğini hatırlatmakta fayda var.

Karsinojenlerin geniş bir listesine şu yazımızdan ulaşabilirsiniz.

*

When is a carcinogen not a carcinogen?

The Lancet Oncology. Volume 17, No. 6, p681, June 2016

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Bazı Tomografi (BT) Filmleri Yüksek Radyasyon Riski Taşıyor

Bazı Tomografi (BT) Filmleri Yüksek Radyasyon Riski Taşıyor

Bilgisayarlı tomografi (BT) taramaları, modern tıbbın en değerli görüntüleme yöntemlerinden biri olarak birçok durumda hayat kurtarıcıdır....

Beyninizde Bir Plastik Poşet Kadar Mikroplastik Var!

Beyninizde Bir Plastik Poşet Kadar Mikroplastik Var!

Biz yediğimiz ve içtiğimiz şeyiz. Ve giderek daha fazla plastik yiyip içiyoruz... Plastik her yerimizde. Su şişelerimizde...

Mikroplastikler ve Nanoplastikler Her Yerde – İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Mikroplastikler ve Nanoplastikler Her Yerde – İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Vücudun çeşitli organ ve dokularında küçük plastik parçacıkların biriktiğine dair kanıtlar ortaya çıkarken, bu parçacıkların insan...

Bazı Pestisitlerin Pankreas Kanseri Riski ile Bağlantılı Olduğu Bulundu

Bazı Pestisitlerin Pankreas Kanseri Riski ile Bağlantılı Olduğu Bulundu

Fransız araştırmacılar tarafından yapılan iki çalışma, pestisitlere maruz kalmanın pankreas adenokarsinomu (klasik pankreas kanseri) riskini artırdığını...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında