Neden kanserler tamamen tedavi edilemedi?

Neden kanserler tamamen tedavi edilemedi?

Günümüzde tüm kanserlerin %50'sinden fazlası önlenebilir ve 3'te 2'si tedavi edilebilir hale gelmiştir.  Hal böyle iken kanser söz konusu olduğunda artık başarısızlıklardan çok başarılar konuşulmaktadır / konuşulmalıdır. Bilim insanlar dünyanın dört bir yanında kanser sonuçlarını daha da iyi hale getirmek için her geçen gün önemli adımlar atmaktadır. Bununla birlikte kanser halen, en kompleks hastalıklar grubu olarak karşımızda durmaktadır.

"Cehalet, yenilmesi gereken en büyük düşmandır..." M. K. Atatürk

Tıp birçok alanda ciddi ilerleme kaydederken, kanser alanında yavaş kaldığına dair birçok söylem mevcuttur. Kanserleri tedavi etmeye ve anlamaya yönelik özellikle son 40 yılda olağanüstü çabalar ve yüz milyarlarca doları aşan para harcanmasına rağmen, her yıl kanser nedeni ile 10 milyonu aşkın yaşam kaybı gerçekleşmektedir. Peki, kanserler neden hala tamamıyla tedavi edilememektedir?

Kanserlerin henüz tamamen tedavi edilememesinin 3 ana nedeni vardır:

  1. Bu hastalıklar grubunun, henüz bir kısmı netleşmeyen, binlerce sayı ve çeşitte moleküler ve genetik mekanizmalar barındırması,
  2. Kanserlerin insan vücudunda kompleks bir tümör mikroçevresi içinde organize olması ve
  3. Kanserli hücrelerin, neredeyse akıllı bir organizma gibi davranarak, kendilerini çevresel koşullara hızlıca adapte etmeleri ve buna bağlı olarak ilaçlara direnç geliştirmeleri.

Kanseri tedavi etmek için kullanılan ilk ilaçlar olan kemoterapilerin keşfi 2. Dünya Savaşı’na dayanmaktadır. Hardal gazına maruz kalan insanların beyaz kan hücre sayılarının belirgin bir şekilde azalması, bu kimyasalların kanser hücreleri gibi hızlıca çoğalan hücreler üzerine kullanılabileceği fikrini doğurmuştur. Böylelikle farklı kimyasallar tümörler üzerinde denenmeye başlanmış ve bulunan yeni ilaçlar (kemoterapi) kısmen tümörleri yok etmiştir. Fakat kemoterapilerin tümörü küçültücü ya da yok edici etkileri de sınırlı olmuş ve kanserler sıklıkla nüks (yinelenme) etmiştir. Bu durum ortaya enteresan bir tablo da çıkarmıştır: kanserin nedenleri ve oluşum mekanizmaları anlaşılmadan tedavi edici ilaçlar geliştirilmeye çalışılmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre;

  • her yıl 8,2 milyon insan kansere bağlı yaşamını kaybetmektedir (tüm yaşam kayıplarının %13’ü)
  • 20 yıl sonra yeni tanı kanser vakalarında %70 artış beklenmektedir
  • kanser tek bir hastalık değildir; 100’den fazla sayıda ana kanser çeşidi mevcuttur, bu rakam alt türlerle 1000'i geçmektedir ve her birinin tanı ve tedavisi kendine özgüdür

1970’lerden itibaren bilimdeki büyük ivmelenme ile birlikte kanserin nedenleri ciddi şekilde araştırılmaya ve anlaşılmaya başlanmıştır. Hücre biyolojisi ve genetik bilgimizi geliştirenlere büyük teşekkür borçluyuz. Bu sayede günümüzde, moleküler düzeyde kanser hücrelerini belli özelliklerini tanıyarak hedef alan akıllı ilaçlar geliştirilmektedir.

Kanser tanısı almak, kişinin yakında yaşamını kaybedeceği anlamına gelmez; öncelikle binlerce yıllık geçmişi olan bu korkumuzdan kurtulmamız gerekiyor. Elbette tüm kanserler tedavi ediliyor gibi bir iddiamız yok, ama kanser tedavilerindeki gelişme görmezden gelinemez düzeydedir; çok uzak değil, 1970'lerde her 3 kanser hastasından sadece 1'i en az 5 yıllık bir sağkalım gösteriyorken, günümüzde her 3 kanser hastasından 2'si en az 5 yıl yaşamaktadır.

kanser turlerine gore sagkalim oranlari istatistik yasam suresi 687344

Yukarıdaki grafik, kanser tıbbındaki gelişmenin bir özetidir. Görüldüğü üzere, tüm kanser türlerinin ortalamasına bakarsak, hastalıktan tamamen kurtulmayı ifade eden 5 yıllık sağkalım oranları %70'e yaklaşmakta. Akciğer, karaciğer ve pankreas kanseri gibi bazı kanser türlerindeki gelişmeler daha yavaş olmakla birlikte, 2013 sonrası kanser immünoterapilerinin klinik pratikte kullanılmaya başlanması ile akciğer kanserinde sağkalım oranları da hızlı bir şekilde gelişme göstermeye başlamıştır.

Çocukluk çağı kanserleri ve meme kanserleri eskisine göre çok daha fazla oranda, hatta birçoğu tamamen tedavi edilmektedir. Fakat daha yapılması gereken çok çalışma ve atılması gereken önemli adımlar var: örneğin “kanser hücreleri vücudun bağışıklık sisteminden kaçmak için bilinenler dışından başka hangi yolları kullanıyorlar” gibi.

Yine son yılların önemli bir gelişmesi olarak kanser artık organlara özgü bir hastalık olmaktan ziyade, bazı özgül gen mutasyonlarının neden olduğu moleküler mekanizmaların tetiklediği hastalıklar grubudur anlayışı yaygınlaşmaktadır.

Bunu bir örnekle anlatmak daha doğru olacaktır:

Hücrelerin yüzeyinde EGFR adlı bir protein bulunur. Bu reseptör normalde hücre büyümesi ve çoğalmasına yardımcıdır. Bazı akciğer kanseri hücreleri genetik bir mutasyon nedeni ile hücre zarlarından çok fazla EGFR barındırırlar, bu da onların daha hızlı çoğalması ile sonuçlanır. EGFR baskılayıcı (inhibitör) olarak adlandırılan yeni nesil hedefe yönelik akıllı ilaçlar (Erlotinib = Tarceva gibi), EGFR proteininin hücreyi sürekli bölünmeye sürükleyen sinyallerini kesebilir. Böylelikle kanserin büyümesi ve yayılmasının önüne geçilebilir. Yapılan araştırmalarda görülmüştür ki sadece bazı akciğer kanserleri değil, pankreas, kolon, beyin gibi başka organların kanserlerinde de EGFR mutasyonu pozitifliği görülebilmektedir. Bu durumda hastalığın adı “… organının kanseri” değil “EGFR pozitif kanser” olarak adlandırılabilmektedir. Buna benzer örnekler Her2 (meme kanseri için geliştirilen ilacın mide kanserinde kullanılması örneği) mutasyonu için de mevcuttur.

Bununla birlikte, aynı EGFR proteinin farklı bölgelerinde de mutasyonlar görülebilmektedir. Bilindiği üzere proteinler amino asitlerden oluşur. Tek bir amino asidin değişmesi proteinin işlevinin kaybolmasına neden olur. Bu sebeple EGFR pozitif kanserlerin dahi alt grupları vardır. Bu da hedeflenmiş tedavilerin etkinliğini azaltmaktadır. Bir başka deyişle EGFR proteinin tek bir bölgesindeki mutasyonu hedef alan ilaçlar, diğer mutasyonları hedef almamaktadır.

Özetle demek istediğimiz kanserler, altında çok sayıda moleküler mekanizmayı barındıran, bir mikroçevre içinde organize olan ve tedavilere direnç geliştirebilen oldukça kompleks bir hastalık grubudur. Bu nedenle tek bir ilacın, tek bir yaklaşımın yaklaşımın, hele ki son zamanlarda çok tartışılan alternatif ürünlerin (bitkisel özler gibi) özellikle ileri evre kanserleri tamamen tedavi edeceğini düşünmek hayal sınırlarını zorlamakla eşdeğerdir.

Umut veren yeni bir kanser tedavi şekli ise vücudun bağışıklık sistemini kanserle savaşmak için adeta yeniden programlayan immünoterapilerdir. Aslında fikir olarak oldukça eskidir bağışıklık sistemini kanseri tedavi etmek için harekete geçirmek (örn. Coley toksinleri). Fakat kanser ve bağışıklık sistemi hücrelerinin etkileşimi moleküler düzeyde henüz anlaşılabilmiş ve bu ilişkiye müdahale edebilecek ilaçlar yeni geliştirilebilmiştir.

İmmünoterapiler, başta melanom, lenfoma, böbrek, akciğer, mesane ve baş-boyun olmak üzere birçok ileri evre kanserde etkinlik göstermiş ve bir grup hastada özellikle uzun süreli olarak hastalığı kontrol altında tutmayı başarmışlardır. İmmünoterapi ilaçlarını kullanan hastaların yarıya yakını, hali hazırda klinik çalışmalarda yer almaktadır. Hangi hastaların immünoterapilerden ve yeni nesil hedefe yönelik ilaçlardan fayda göreceğini tahmin etmeyi sağlayan testler geliştirmek kanser alanındaki bilimsel çalışmaların bir diğer konusudur.

Şimdiye kadar geliştirilen kanser ilaçları (kemoterapiler, hormon tedavileri, akıllı ilaçlar ve immünoterapiler) ile birlikte cerrahi ve radyoterapinin, hastalarımızın yaşam sürelerini yavaş ama kararlı bir şekilde artırdığı su götürmez bir gerçektir! Dünya henüz birçok kanser çeşidini tamamen tedavi edemiyor olsa da, önümüzdeki birkaç on yılda özellikle kişiselleştirilmiş tıbbın ve bunun bir örneği hassas onkolojinin olgunlaşması ile kanserin hayatta kalınabilir bir hastalık olması yönündeki umudumuz tarihin herhangi bir döneminde olduğundan çok kadar güçlüdür.

-İlgili Konu: İlginizi çekebilir: Onkoloji nedir? Anlamı merak edilen onkolojik terimler

Kanseri daha iyi anlamak için: Kanserin 10 Temel Özelliği

1. The Economist explains Why cancer has not been cured.

Jul 7th 2016, 4:14 BY N.L. economist.com/

2. Cancer Statistics. Estimated Incidence, Mortality and Prevalence Worldwide, Globocan 2012.

3. Richard G. Abramson, M.D.

Overview of Targeted Therapies for Cancer.

mycancergenome.org

Sağlık ve Mutlulukla Kalın...

Sayfada yer alan yazılar sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Kanser tanısına sahip bir hasta için online muayene randevusu hakkında bilgi almak için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.


İlgili Haberleri


Yeni Bir Kanser İlacını Geliştirme Maliyeti 1.2 Milyar Dolar!

Yeni Bir Kanser İlacını Geliştirme Maliyeti 1.2 Milyar Dolar!

ABD pazarında yeni bir ilaç geliştirme maliyeti, hem ilaç geliştirme başarısızlıkları hem de sermaye maliyetleri dikkate...

Avrupa'da Kanser Ne Kadar Yaygın? Prevalans Kavramı ve Uzun Vadeli Sağkalım Sayıları

Avrupa'da Kanser Ne Kadar Yaygın? Prevalans Kavramı ve Uzun Vadeli Sağkalım Sayıları

Kanser, modern çağın en dikkat çekici hastalığıdır; hem bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen hem de...

4 Şubat Dünya Kanser Gününde Önemli Mesaj: Kanser Yükü Artarken Eşitsizlikler Öne Çıkıyor

4 Şubat Dünya Kanser Gününde Önemli Mesaj: Kanser Yükü Artarken Eşitsizlikler Öne Çıkıyor

Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bir alt birimi olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), 2022 kanser istatistiklerine...

Hekimlerin Çoğu FDA Onay Sürecini Tam Anlamıyor – Peki Ya Hastalar?

Hekimlerin Çoğu FDA Onay Sürecini Tam Anlamıyor – Peki Ya Hastalar?

Yapılan bir araştırmada, ABD'li hekimlerin sadece %41'inin FDA (ABD Gıda ve İlaç İdaresi) ilaç onay süreçleri...

Hakkımda

Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın.

Prof. Dr. Mustafa Özdoğan Hakkında