ABD Ağız Sağlığı Vakfı, ağız kanserlerinin erken teşhis edilmesi ve hastalıklar nedeni ile kaybedilen yaşam sayılarının azaltılması adına farkındalık yaratmayı görev edinen ve diş hekimleri ile işbirliği içinde faaliyet gösteren yaklaşık 21 yıllık kuruluştur. Kuruluşlarından bu yana geçen sürede ağız kanseri hakkında tedavilerdeki gelişmeler, hastalıklar ile ilgili belirtiler ve yaşam tarzları konusunda halkın bilgilendirilmesi sağlanmaktadırlar.

Ağız oral kanseri nedir belirtileri nedenleri tedavisi

Ağız kanserinde son durum

Ülkemizde 2020 yılında 2.103 yeni ağız kavitesi ve dudak kanseri tanısı konmuştur ve bu kanserlere bağlı 592 yaşam kaybı gözlenmiştir. Bu bölge kanserleri, ülkemizdeki tüm yeni kanser vakalarının yaklaşık %1'ini oluşturmaktadır.

Birleşik Krallık’ta 2019 yılında 8.722 kişiye ağız kanseri teşhisi kondu. Bu sayı neredeyse sadece Birleşik Krallıkta her saat başı bir kişiye ağız kanseri teşhisinin konduğu anlamına gelmektedir.

Ağız kanserleri için yeni vaka sayısı, son 20 yılda neredeyse 2 katına çıkmıştır. Bu kanser türü ne yazık ki kanser oranları açısından kötüye giden çok az sayıda kanser türlerinden biridir.

Ağız kanseri şu anda İngiltere’de en yaygın görülen 15. kanser türüdür ve en yaygın görülen kanser türleri listesinde üst sıralarda yer almaya devam etmektedir. Son yıllarda hastalığın demografisinde neredeyse bir değişiklik yoktur. Gençlere ve kadınlara ağız kanseri tanısı konmaktadır ancak ağız kanseri ile 55 yaş üzeri ve erkekler arasında güçlü bir ilişki vardır. Ağız kanserinde, tümör bölgeleri genelde benzerdir ve çoğunlukla tanı konulan bölge dildir – bu bölgedeki vakalar tüm vakaların üçte birini oluşturur.

Sadece İngiltere’de ağız kanserine bağlı yaşam kaybı 2019 yılında 2.700’dü. 

Risk faktörlerinin yanı sıra belirtilerin de farkında olmak ve daha sık diş hekimine görünmek daha erken tanı konması için bir yoldur. Ancak genelde tanı alan vakaların çoğunluğu 3. ve 4. evrelerdir. Bu durum ne yazık ki kişinin sadece hastalığı yenme şansını azaltmakla kalmaz aynı zamanda tedavi sonrası yaşam kalitesini de düşürebilmektedir.

agiz oral kanseri belirtileri nelerdir

Covid-19 ve ağız kanseri arasındaki ilişki

Bazı günlük aktivitelerinden ve yaşantılarından feda etmek istemeyen bir nüfus, uzun süredir devam eden Covid-19 tehlikesinin, buna bağlı gelen kısıtlamalar ve yasakların doğuracağı pozitif sonuçlara olan inancı kaybetmiş durumda. Ayrıca maskeye olan inançla birlikte bu kurala uyma oranı da azalmıştır. Sokağa çıkma yasakları, restoranların kapatılması, düğün ve cenazelerin kısıtlanması ve evden çalışmanın herhangi bir fark yaratmadığına inanılıyor.

Tüm bunların da ağız kanseri üzerinde zincirleme bir etkisi bulunmaktadır.

Halk sağlığı açısından bir trajedi

Salgının en ufak sayılabilecek belirgin etkisi yaşam tarzlarınadır. Sigara ve alkol, her kanser türü gibi ağız kanseri için de risk faktörleridir. Getirilen kısıtlamaların yanı sıra, salgın dışında sağlık politikalarına olan desteklerin de azalması sigara ve alkol tüketiminin artmasına yol açmıştır. İngiltere de yapılan bir anket göre alkol ve sigara kapsamında getirilen yasaklar ve denetlemelerin dahil edildiği 19 sağlık politikasından 17’sine verilen destekte bir azalma olduğu görülmüştür.

Kişilerin hastalıklardan korunmasının en iyi yolu, risk faktörlerinin farkında olması ve yaşam tarzını buna göre düzenlemesidir. Ağız kanserinin önde gelen nedenlerinden biri olan aşırı alkol tüketimi, tüm vakaların üçte birini oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalar, Covid-19 pandemisine bağlı olarak getirilen karantina dönemlerinde İngiltere’deki alkol tüketiminin %24 arttığını göstermiştir. Ayrıca hükümetin önerdiği tüketim miktarından daha fazla alkol tüketenlerin sayısında da %41’lik bir artış olmuştur. Sağlığın daha ciddiye alınması gereken bu dönemlerde duyulan endişe sadece ağız kanseri riskinin değil alkole bağımlılığında artıyor olmasıdır.

Ayrıca Covid-19 salgını sırasında gözlemlenen bir başka unsur da aşılar için verilen genel destektir. HPV aşısı, genç kadınlarda rahim ağzı kanseri için bir önlem olurken aynı zamanda ağız kanserine karşı da önemli bir rol oynamaktadır. İngiltere’de 2019 yılında getirilen ve okul çağındaki çocukları da kapsayan aşılamanın genişletilmesi 2007 yılında getirilen sigara yasağından sonraki en etkili sağlık önlemi olmuştur. Son verilere göre HPV aşısını kabul edenlerin oranı %84’tür ve bu sayı etkinlik için kabul edilebilir bir değerdir. Ancak buradaki endişe konusu, koronavirüs aşısına verilen %73 kadar düşük bir destektir ve bunun HPV aşına olumlu bakan ebeveynlerin sayısına doğrudan bir etkisinin olmasıdır. HPV için %73’lük bir aşı oranı halk sağlığı için bir trajedi olacaktır. Bunun için de bu oranın düşmemesi oldukça önemlidir.

Özetle, sadece dünyayı saran yeni tip koronavirüse karşı değil, buna bağlı olarak getirilen yasaklar ve kısıtlamaların yine halk sağlığı üzerinde oluşturacağı olumsuz etkilerin de göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bireyler ağız kanserinin riskleri ve belirtilerinin farkında olmalı, kendilerini korumalı, dişçi randevularını aksatmamalı ve pandemiye bağlı yaşamsal faaliyetlere gelen değişikliklere karşı dirençli olmaya devam etmelidir.