İngiltere’de yapılan bir çalışmada; tekrarlamış glioblastomda etkili olduğu bilinen Bevasizumab’ın yeni teşhis edilmiş glioblastomda da tek başına etkili olup olmadığı araştırılmış ve sonuçta bu hastalarda bir etkisinin olmadığı görülmüştür.

Glioblastom, tüm beyin tümörleri içerisinde en sık görülen ve en agresif olan beyin tümörüdür. İsmini kökeni olan glia hücrelerinden (beyindeki destek hücreleri) alır. Bu tümör, bilinmeyen bir nedenden ötürü glia hücrelerinin anormal bir şekil almasıyla başlar. Son dönemlerde hastalığın tedavisindeki gelişmelere rağmen seyri oldukça kötü bir hastalıktır ve ortalama sağ kalım süresi yaklaşık 14 aydır. Bu hastalığın tedavi stratejisinde ilk basamak; tümörün mümkün olduğu kadar büyük bölümünün cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Ardından temozolomid ile kemoterapi ve eşzamanlı radyoterapi uygulanır. Tüm bu tedavilere rağmen hastalık ilerler veya tekrar ederse de bevasizumab ile sağ kalım süreleri uzatılmaya çalışılır.

Bevacizumab antianjiogenik etkili bir ilaçtır. Yani kanser gelişiminde ve ilerlemesinde önemli bir etken olan anjiogenezi (kanser hücrelerinin yeni damarlar oluşturmasını) engelleyen bir ilaçtır. Bu ilacın ilerlemiş veya tekrarlamış glioblastom vakalarında etkili olduğu bilinmektedir. Ancak geçtiğimiz günlerde yapılan bir çalışmada, bu ilacın yeni teşhis edilmiş glioblastom vakalarında da tek başına etkili olup olmadığı araştırılmıştır.

Bu çalışmada; yeni teşhis edilmiş glioblastomlu 637 hasta 2 gruba ayrılmıştır. Gruplardan birine bevasizumab tedavisi verilirken diğer gruba ilaç uygulanmamıştır. Yaklaşık 20 ay takip edilen gruplar arasında gerek sağ kalım gerekse hastalığın seyri yönünde anlamlı bir fark tespit edilmemiştir.

Sonuç olarak; Temozolomid ve radyoterapinin eşzamanlı uygulanması ile sağ kalım sürelerinin uzatılması, son dönemlerde bu hastalığın tedavisinde önemli gelişme kaydettirse de, sağ kalım süreleri halen oldukça kısadır. Bu nedenle, yeni tedavi stratejilerine ihtiyaç vardır. Yapılan araştırma da bu konuda yapılmış faydalı bir çalışmadır. Her zaman denenen her yöntemin başarılı olması mümkün değildir, bazen herhangi bir etki herhangi bir fark bulunamaması da önemli bir sonuçtur. Çünkü bu şekilde sonuçlanan çalışmalar, yapılacak yeni çalışmalar için son derece yol gösterici olmaktadır. Bevasizumab, şu an için glioblastomlu hastalarda tek başına sadece ilerlemiş ve tekrarlayan vakalarda kullanılmaya devam edilecektir. Ancak, önümüzdeki dönemlerde farklı hasta profillerindeki etkilerinin keşfedilmesi ve bu hastalarda da kullanılmaya başlanması elbette ki olasıdır.