Farelerde yapılan yeni bir çalışma, insanlardaki beyin kanserinin en yaygın ve en agresif formu olan glioblastomanın çok hızlı bir şekilde yayılmasının altında yatan sebebin, kanser hücrelerinin kan damarlarını etkileyerek kan-beyin bariyerini uyandırması olduğunu gösterdi.

Araştırmacıların belirttiğine göre, beyin tümör hücrelerinin çoğu kan damarları ile ilişki içindedir ve bu hücreler, damarları beynin en uzak köşelerine seyahat etmek için kullanır.

Glioblastoma, yetişkinlerde üzerine en çok araştırma yapılan ve en sık görülen beyin kanseri türüdür. Glioblastomanın güncel standart tedavisi kemoterapi, radyasyon ve cerrahidir; fakat halihazırda her üç tedavi seçeneğini de kullanan hastalar için hastalığın gidişatı sıklıkla üzüntü vericidir.

Kan-beyin bariyeri beynin etrafında “akıllı” bir kalkan gibidir!

Kan-beyin bariyeri akıllı bir kalkan gibi beyin dokusunu kanın içinde bulunabilecek yabancı maddelerden korur. Ayrıca, yaşamın devamı için önemli role sahip bazı maddelerin beyinden kana ve kandan beyine taşınmasına aracılık eder.

Kan-beyin bariyeri oluşumunda, kan damarlarını oluşturan hücrelerin “sıkı bağlantı” adı verilen yapıları kilit noktayı oluşturur. Kan-beyin bariyerinin beyin kısmında astrosit denen beyin hücrelerinin geniş tabanlı sonlanımları mevcuttur. Astrosit denen hücrelerin sonlanım ayaklarından salınan bazı maddeler, sıkı bağlantıları ve kan akımını kontrol ederler, damarlarda genişleme veya daralmaya sebep olabilirler.

Beyin tümör hücreleri, hastalığın erken evrelerinde ilaçlara çok daha duyarlı olabilir..

Araştırmacıların elde ettiği sonuçlara göre, ana tümör kitlesi dışında neredeyse tüm glioblastoma hücreleri astrositlerin sonlanım ayakları ve kan damarlarının dış yüzeyleri arasındaki boşlukta toplanmışlardır. Kanser hücrelerinin, küçük kan damarları ağını, başka yerlere göç etmek için bir iskelet ve besin kaynağı olarak kullandığı görülmüştür. Ayrıca, glioblastoma hücrelerinin sıkı bağlantıları ortadan kaldırarak kan-beyin bariyeri ve kan akımının kontrolünü ele geçirdiği de görülmüştür.

Araştırma ekibinin şaşırdığı bir buluş da gerçekleşmiş; glioblastoma hücrelerinin çok küçük bir kısmı, kan-beyin bariyerini hastalığın erken döneminde uyandırmışlardır. Böylelikle, hastalığın erken evresinde, kan damarlarına saldırıldığı anda, tümör hücreleri kan-beyin bariyerinden tamamen korunmuş durumda değillerdir. Bunun anlamı, glioblastoma hücrelerinin bu anda hedefe yönelik ilaçlara duyarlı olabileceği yönündedir.

Tümör hücreleri ile kan-beyin bariyeri ilişkisinin daha iyi anlaşılması, glioblastomalı hastaların daha iyi tedavi edilmesine olanak sağlayacaktır. Akıllı oluşumları uzakta aramaya gerek yoktur. Bedenimizin içinde her saniye milyonlarca akıllı devre, bazen sağlık bazen hastalık lehine mücadelesini sürdürmektedir. Bilim dünyası da sağlık lehine verilen bu mücadeleye katkı sağlamak için yeni keşifler yapmaya ve insan bedeninde bilinmeyenleri çözmeye devam etmektedir.