Akciğer kanseri 50 yaş öncesi nadiren rastlanan bir kanser türüdür. Bu hastalığın genomik ve klinik özellikleri net olarak anlaşılmış değildir. Genomik, kalıtım materyalinin, yani bizim için DNA’mızın, yapısal ve işlevsel yönlerinin incelenmesidir. Genç yaşta rastlanan kanserlerin kendine özgü özellikleri olduğu artık iyi bir şekilde bilinmektedir. Yani, kanser türünün adı aynı olsa bile genç yaşlarda ortaya çıktığında faklı hastalık biyolojisi ve klinik özellikler gösterebilmekte, ayrıca tedavilerden alınan cevaplar da farklı olabilmektedir. Yazımızın konusun olan çalışmada, genç yaşlarda küçük hücreli dışı akciğer kanseri olan hastalarda hedeflenebilen genomik değişikliklerin sıklığı ve bunların var olmasının, hastalığın seyrini nasıl etkilediği incelenmiştir.

Dana-Farber Kanser Merkezi’nde Ocak 2002 – Aralık 2014 tarihleri arası genotiplenmiş (genetik özellikleri belirlenmiş) küçük hücreli dışı akciğer kanseri olan 2237 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Tümörün genetik özellikleri (genotip), hastanın özellikleri ve elde edilen klinik sonuçlar incelenmiştir.

Yapılan inceleme sonucu 2237 hastanın 1939’u (87%) küçük hücre dışı akciğer kanserinin adenokarsinom alt türünde olduğu görülmüştür. Ayrıca bu hastaların 1396’sı (63%) evre 3B veya 4. evre ve yaş ortalaması 62 olarak kaydedilmiştir. Ek olarak genç yaşta kanser tanısı konan kişilerde EGFR, ALK, ERBB2 ve ROS1 gen mutasyonları gözlenirken, BRAF V600E mutasyonuna rastlanmadığı tespit edilmiştir. Tüm bu hedeflenen 5 gen değişikliği ile ilgili test yapılan hastalar arasında yaşı genç olanlarda hedeflenebilen genetik özelliklerin arttığı görülmüştür. 50 yaşından daha genç hastalarda bu genomik değişiklik oranı 59% artış göstermiştir.

Akciğer kanseri için EGFR, ALK, ERBB2 ve ROS1 gibi belli genomik değişikliklerin (mutasyon) saptanması, kanserleşmeye neden olan hücresel mekanizmanın saptanması demektir. Böylelikle hedefe yönelik veya akıllı tedavi dediğimiz ilaçları kullanma imkanı doğmaktadır. Hedefe yönelik tedavi, hücrelerin kanserleşmesini sağlayan belli genleri ve proteinleri hedef alan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi yöntemi, normal hücrelere daha az zarar verirken, kanser hücrelerinin gelişimini ve yayılımını engeller. Bazı akciğer kanserlerinde, kanser hücrelerinde oldukça fazla sayıda anormal protein bulunur. Bu çalışma da bize göstermektedir ki, genç akciğer kanserli hastalarda hücrelerin büyüme ve gelişimini tetikleyen proteinlerin anormal şekilde fazla üretimlerine yol açan genomik değişimler daha sıktır.

Sonuç olarak, genç yaşlarda görülen küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde agresif hastalık biyolojisi nedeniyle hastalık sonuçları daha olumsuzdur. Bununla birlikte bu çalışma göstermiştir ki genç yaşta hedeflenebilen genetik değişimler daha fazladır ve tedavi planı yapılırken bu durum akılda tutulmalıdır… Genç hastalarla yapılan klinik araştırmalar oldukça yetersizdir. Gelecekte daha etkin tedavilerin geliştirilmesi adına, genç yaşta akciğer kanseri olan hastalarda genetik değişimlerin daha geniş çaplı araştırılması gerekmektedir.