Uzun süre birlikte yaşayacağımız Koronavirüs Pandemisi (küresel salgın) ile karşı karşıyayız. Yetersiz önlemler ve ilgisizlik bu tür salgınların dünyada hızla yayılmasına neden olmaktadır. Koronavirüs Pandemisi de benzer şekilde dünyada hızla yayılmakta ve beraberinde çok sayıda ölümler görülmektedir. Öte yandan, Koronovirüs Pandemisi zaman içerisinde mutlaka, endemik (salgın olmayan) hastalık konumuna gerileyecektir. Ancak, bunu en kısa sürede sağlamak için kararları doğru ve hızlı almak önemlidir.

Koronovirüsün yayılımında veya durdurulmasında, ülkelerin reaksiyonları ve sağlık politikaları çok önemli rol oynamaktadır. Birçok ülke belki bu salgının bu kadar hızlı yayılabileceğini ve olumsuz sonuçlarının olabileceğini tahmin etmedi. Zamanla önlemlerin dereceleri arttırıldı ancak hastalık yayılmaya devam etti. Alınan basit önlemler hastalığın yayılımını durdurmak için yeterli gelmedi. Bu konuda birçok kurum ve kuruluş, bazı ülkelerin hastalığın yayılmasını azaltmada hızlı davranmadığını, hastalık taşıyanları tespit etmek ve insanların temasının azaltılmasında (izolasyon) önlemlerin yeterince alınmadığını veya geç kalındığını ifade etti.

İlgili konular:

- Koronavirüs hakkında son dakika haberleri – Dünya ve Türkiye’de durum

- Epidemi ve Pandemi nedir? Arasındaki farklar nelerdir?

Gelinen bu noktada, ABD bazı bölgeleri dahil olmak üzere birçok ülkede, bir süreliğine okullar kapatıldı, ülkeler arası uçuşlar ve seyahatler kısıtlandı veya yasaklandı, kalabalık etkinlikler (spor, kültür, eğlence vb.) iptal edildi.

Öte yandan, hastalığın yayılmasını önlemek için alınan önlemlerin insanların günlük yaşamlarını kısıtlamaktadır. Ancak bu önlemlerin tümü, bilim insanlarının pandeminin yayılma eğrisini düzleştirmek için yaptığı önerilerin bir çabasıdır ve potansiyel hayat kurtarıcı faydaları da vardır (şekil 1). Böylece, mümkün olduğunca fiziksel teması azaltılarak bir kerede hastalanan insan sayısında büyük bir artış olmayacağı ve virüsün yayılmasını yavaşlayacağı hesap edilmiştir. Bu önlemler sayesinde ayrıca, ihtiyaç duyan herkes için yeterli hastane yatağı veya yoğun bakım desteği sağlanacağı planlanmıştır. Aksi takdirde, (tıpkı, şu an İtalya’da yaşanılanlar gibi) hastalanan kişilere yeterli sağlık hizmeti de verilemeyeceği de düşünülmüştür.

koronavirüs salgınından korunmak ve krounmamak tecrit farkı

Şekil 1. Kaynak: CDC, Drew Harris ; Credit: Connie Hanzhang Jin/NPR

Örneğin İtalya, koronavirüs hastalığının (COVID-19) Çin’den sonra en çok görüldüğü ve en çok yaşam kaybının olduğu ülke konumundadır. Koronavirüsle mücadele amacıyla tamamı karantinaya alınan ilk ülke olan İtalya'da, eczane ve banka gibi yerler dışında bütün işletmeler geçici bir süre kapatılmıştır. 15 Mart 2020 itibariyle İtalya’da ölenlerin sayısı 1800’ü, toplam vaka sayısı 24 bini aştı.

13 Mart'ta, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Asya’dan sonra pandeminin yeni merkezinin Avrupa olduğunu duyurdu. Yakın zamanda Avrupa'da dünyanın geri kalanından daha fazla vaka ve ölüm bildirilme ihtimali yüksek. Buna göre, her ülkede, kendi içinde devam eden bir salgının olma ihtimalinin oldukça kuvvetli görünmektedir. Ülke içinde yayılımda son aşama ise, toplumda seyahat geçmişi veya başka hasta ile teması bulunmayan vakaların da bu hastalıkla enfekte olma aşamasıdır. Özellikle Güney Kore, İran, İtalya başta olmak Avrupa ve Amerika'da ise bu vakalara rastlanılmıştır.

13 Mart tarihli Dünya Sağlık Örgütü basın açıklamasında, bu virüs salgını ile mücadele için virüsün nerede olduğunun bilinmesinin önemi vurgulanmıştır. "COVID-19 yayılım zincirini kırmak için tespit edin, izole edin, test edin ve tedavi edin. Bulduğumuz ve tedavi ettiğimiz her vaka hastalığın yayılımını kısıtlayacak", denilmiştir.

Özellikle Hong Kong ve Singapur, yeni koronavirüsle (bilimsel ismi SARS-CoV-2) diğer ülkelere göre erken tanışmıştır. Ancak bu dezavantaja rağmen, şu anda her birinin toplam vakası 250’den az sayıda iken, bulaşmanın daha geç görüldüğü İspanya, Almanya ve Fransa’da ise toplam vaka sayısı bu ülkelerin vakalarından 20 kat fazladır. Benzer şekilde İtalya da sadece 3 vaka sayısıyla başlayan süreç, 3 hafta içinde 20 bini aşmıştır. Aynı salgın, ülkeler arasındaki belirgin farklılıklar göstermiştir. Bu durum da hükümetlerin bu salgına gösterdiği tepkilerin hastalığın yayılmasında veya durdurulmasında ne kadar etkili olabileceğini göstermektedir (şekil 2). ülkelere göre koronavirüs salgınının yayılma hızları Şekil 2. Kaynak: Humanistic GIS Lab at the University of Washington. Credit: Stephanie Adeline/NPR

Koronavirüs salgınını yönetmede başarılı ve başarısız ülkeler...

Bu salgında Singapur ve Hong Kong kendi bölgelerindeki her vakayı tanımlamak ve tedavi etmek için sistemleri hızla kurmuştur. Hong Kong hızlıca teşhis testleri geliştirdi ve şehirdeki her büyük hastanede laboratuvarlara yerleştirdi. Bu iki ülke gibi salgının başlangıcında hızlı tepkileri veren ülkelerde yeni vakalar görülse de rakamlar korkutucu sayılara ulaşmamıştır. Oysa önlemlerinde yetersiz kalan ve çok sayıda test yapmayan İtalya ve İran gibi ülkelerin ise ağır bedeller ödediği görülmektedir.

Çin ve Güney Kore çok hızlı yayılımın ardından çok fazla test yaparak, vaka teması ve belirtileri olan insanları izole ederek ve sosyal birliktelikleri azaltarak, yeni vaka sayısında düşüş sağlamıştır. Güney Kore bu zorlu süreçte bilgilendirmelerini şeffaf biçimde yapmış ve test sonrası enfekte olduğu anlaşılan kişilerin temas takibini başarı ile yapmıştır.

Bunun aksi örneği olarak yetersiz önlemler alması ve test kapasitesinin düşük olması nedeniyle İtalya ve komşumuz İran’da salgın çok sayıda ölümle başlamış ve çok kısa sürede korkutucu boyutlara ulaşmıştır. Önlemler alındığında da birçok kişi için artık geç kalınmıştı.

Çoğu Avrupa ülkesi, şu an toplum içerisinde salgın olduğunu kabul ederek, seyahat hikayesi olmaksızın, gribal enfeksiyon ve zatürre ile hastaneye gelen hastaların hepsini test etmeye başladı. Aynı zamanda, İtalya'daki durumla karsı karsıya kalma ihtimaline karşın, sağlık sistemi, yoğun bakım ve test kapasitesini hızlı bir şekilde arttırmaya başladı.

Türkiye – erken reaksiyon, anlamlı tedbirler...

Yaşanılanlar, ülkemizin hastalığın izolasyonuna (sınırlanmasına) ilişkin olarak aldığı kararların (seyahatlerin ve sosyal faaliyetlerin kısıtlanması, okulların tatil edilmesi vb.) doğruluk gerekçelerini ortaya koymaktadır. Türkiye şu an tespit edilen az sayıdaki vaka ile nadir (sporadik) vakaların olduğu ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Ancak bu durumun korunması için ülkede yapılan testlerin artması, enfekte kişilerin saptanması ve izole edilmesinin yanı sıra temas edenlerin de takip edilmesi mücadeledeki başarımızı artıracaktır.

Aşağıda, sadece belirti-bulgu gösterenleri test eden İtalya ile geniş kapsamlı testler yapan Güney Kore'nin karşılaştırması görülebilir. İtalya’da kendini hasta hissetmeyen birçok genç, virüsü etrafa taşıdı. Bu riski şu an ülkemiz için var; Devlet tarafından birçok önlem yürürlüğe konuyor, fakat "hastalık gençleri öldürmüyor" algısı nedeni ile, genç nüfusun bir kısmının, kendilerinin risk altında olmadığını düşünüp serbestçe gezdiğini ve sosyalize olduğunu görülüyor. Aman dikkat, bunu yapmayalım. yaş dağılımına göre italya ve güney kore koronavirüs vakaları

İngiltere, büyük bir kumar mı oynuyor?

Ancak tüm dünya ülkelerinin aksine İngiltere, bu salgınla mücadelede farklı bir politika izlemektedir. İngiliz hükümeti salgının ciddiyetini kabul ettiğini fakat okulların kapatılmasının ve toplu etkinliklerin ertelenmesinin gerekmediğini bildirmiştir. İngiliz hükümeti ve bilim adamları, nüfusun çok önemli bir bölümünün salgından etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu, ancak bunun da aynı zamanda İngiliz nüfusun önemli bir bölümünün artık yeni koronavirüse (SARS-CoV-2) karşı bağışıklık kazanması anlamına geleceğini savunmaktadır.

İngiltere, uzun süre devam edeceğini düşündüğü bu salgına karşı "Herd İmmunity" (sürü bağışıklık) denilen sistemle mücadele edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Henüz bu virüse karşı geliştirilmiş bir aşı yokken bu mücadeleyi sağlamanın tek yolunun, nüfusun çoğunluğunun hastalığa yakalanması olduğunu iddia etmektedir.

"İngiltere, planında, bu şekilde hastalığı yavaşlatmayı ve kontrol altına almayı amaçladığını bildiriyor. Ek önlemler olarak ise, şu anda hastalığa yakalandığından kuşkulanılan kişilerin kendilerini 7 gün evde tecrit etmesi ve genel olarak halkın hijyen önlemlerini artırması yeterli olacağını söylüyor. Ayrıca yaşlıların ve hastaların ise evden çıkmamalarını tavsiye ediyor. Tersine, okulların kapatılması halinde ise okula gitmeyen çocuklara bakım için yaşlı bireylerden destek alınmasının hastalıktan en çok etkilenen yaşlı grup için daha kötü sonuç doğuracağını savunuyor.

Bu plan sayesinde hastalığı yavaşlatarak sağlık sisteminin kapasitesini zorlamadan riskli grupları daha etkili bir şekilde korumayı hedefliyor.

Ancak bu görüşü benimsemeyen uzmanlar, yeni bir strateji yerine Çin ve diğer başarılı örnekleri takip etmenin daha doğru bir uygulama olacağını düşünüyor. Bugün İngiltere’nin açıkladığı vaka sayısının 13 gün önce İtalya’nın açıkladığı rakamlarla eşit olduğunu, 13 gün sonra aynı İtalya gibi 20 bini aşkın vaka ve 1500’ü aşkın yoğun bakım ihtiyacı olan insanla karşı karşıya kalınacağını ön görüyorlar. Bunun da hastanelerin yetersiz kalması ve sağlık sisteminin çökmesi anlamına geleceğini savunuyorlar.

Sonuç

Tüm dünya, bu salgından tıpkı diğer salgınlarda olduğu gibi, çok önemli dersler çıkaracaktır. Salgınla mücadelede ülkelerin sağlık politikaları ve aldığı izolasyon tedbirleri önemlidir. Ancak bunu uygulayacak olan insanın kendisidir. Hastalığın kendine bulaşmaması için hijyen ve alınan diğer kişisel önlemler önemlidir. Ancak kişisel önlemler, hastalığın yayılmaması engellemede yeterli olmayacaktır. Herkesin virüsü üzerinde taşıdığını farz ederek başkasına yaymaktan kaçınması, yani bulaştırmamaya yönelik adımlar atması da gerekmektedir.

Koronavirüs pandemisinin daha ne kadar büyüyeceğini ve ne zaman biteceğini bilemiyoruz. Bazı tahminler olmakla birlikte cevabi bilmek neredeyse imkansız. Bu soruya verilecek en doğru cevap ise, "bu tamamen dünyanın salgına nasıl tepki vereceğine göre değişecek", olmalı. Eğer gelecekte salgını durdurmak ve bitirmek istiyorsak, bunda ülkelerin sağlık politikaları ve insanların aktif katılımı belirleyici olacaktır...

Korunma önlemlerini hatırlatalım:

Princeton Üniversitesinden bildirilen bir araştırmaya göre, yeni koronavirüs, aerosol içinde 3 saate, karton üstünde 24 saate ve plastik-çelik üstünde de 2-3 güne kadar canlı kalabilir. Bu nedenle koronavirüs salgınından korunmak için en önemli iki önlem şunlardır: ilki, mümkün olduğunda COVID-19 olduğu bilinen bir vakadan kaçınmak; ikincisi, elleri sık sık yıkamak. Ayrıca sosyal teması azaltmak ve hafif-orta şiddette grip/nezle belirtileri taşıyan kişilerin olabildiğince hastalıklarını evde geçirmeleri önemlidir (bakınız aşağıda 4. infografi). Bu belirtileri taşıyan kişi kanser, kalp-damar veya diyabet gibi kronik hastalıklara sahip ise, takibini yapan sağlık ekibi ile iletişime geçmelidir.

Türkiye'de yeni koronavirüs (SARS-CoV-2) testi nerelerde yapılıyor?

Kamu ve özel olmak üzere tüm hastaneler, hastadan numune alabiliyor. Ancak alınan numuneler, test edilmesi için Bakanlığın belirlediği laboratuvarlara gönderiliyor.

Koronavirüs şüphesi olan hastalar en yakın sağlık kuruluşuna başvurabiliyor ancak bu kişiler enfeksiyon hastalıkları bulunan 2. ve 3. basamak hastaneye yönlendiriliyor. Koronavirüs vaka tanımına uygun olan kişilere koronavirüs testi yapılabiliyor. Kararı hekim veriyor, her isteyen koronavirüs testi yaptıramıyor.

SARS-CoV-2 için test edilmeli miyim?

Eskiden son 14 gün içinde riski yüksek ülkelerden gelmiş olan ve ateş, öksürük ve nefes darlığı gibi belirtileri gösteren kişilere test yapılıyordu. Artık hangi ülke olduğu fark etmeksizin son 14 gün içinde gelmiş ve belirtileri göstermiş olmak yeterli. Son zamanlarda bu bölgeden seyahat etmiş olan bu belirtileri gösteren biriyle yakın temasınız varsa, bir sağlık uzmanını önceden aramalı ve yakın temasınızdan ve son seyahatlerinden bahsetmelisiniz. Sağlık uzmanınız, COVID-19 için test edilmeniz gerekip gerekmediğini belirlemek için ilinizin halk sağlığı departmanı ile birlikte çalışacaktır.