Eşek sütü nedir?

Bazı Asya ve Afrika ülkelerinde uzun yıllardır yaygın olarak kullanılan eşek sütü, son yıllarda başta İtalya olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde de popülerlik kazanmaya başlamıştır. Hatta İtalya’da eşek sütü üretimi yapılan büyük çaplı çiftlikler kurulmuştur. Bazı kaynaklarda eşek sütünü; Eski Mısır Kraliçesi Kleopatra ve Eski Fransa İmparatoru Napolyon’un kız kardeşi Pauline Bonapart’ın cildi için kullandığından bahsedilmektedir. Hatta Kleopatra’nın eşek sütüyle banyo yapabilmek için her gün 700 eşeği sağdırdığı rivayet edilmektedir. Günümüzde de kozmetik endüstrisinde doğal ürünlere karşı artan ilgiyle, eşek sütü bu alanda da kendine gittikçe daha fazla yer bulmaya başlamıştır.

Eşek sütü, bazı Asya ve Afrika ülkelerinde aynı zamanda gıda olarak da tüketilmektedir. Eşek sütünün son yıllarda ön plana çıkan ve bu yazımıza da konu olan yönü ise, sağlık üzerine olan etkileridir. Eşek sütü son yıllarda, kanser başta olmak üzere birçok hastalığı tedavi eden bir alternatif tıp yöntemi olarak pazarlanmaktadır.

12 ay süren gebeliğin ardından bir eşek, ortalama 10 ay süreyle süt vermekte ve günlük süt verimi ortalama 1 litre olmaktadır. Sütün bir kısmının da yavrusuna ayrılacağı düşünülürse verim hayli düşük olmaktadır. Sonuçta bu ürün, hem verimin düşük olması hem de mucizeler yaratan bir ürünmüş gibi pazarlanmasının etkisiyle oldukça yüksek fiyatlara satılmaktadır.

Eşek sütü besin değerleri ?

Eşek sütü, anne sütü ve inek sütünün içerikleri ve karşılaştırma (g/100 g)
Eşek Sütü Anne Sütü İnek Sütü
pH 7.0 - 7.2 7.0 - 7.5 6.6 - 6.8
Protein 1.5 - 1.8 0.9 - 1.7 3.1 - 3.5
Yağ 0.3 - 1.8 3.5 - 4.0 3.5 - 3.9
Süt şekeri (laktoz) 5.8 – 7.4 6.3 – 7.0 4.4 – 4.9
Total Solid Yükü 8.8 – 11.7 11.7 – 12.9 12.5 – 13.0
Kazein 0.64 – 1.03 0.32 – 0.42 2.46 – 2.80
Whey proteini 0.49 – 0.80 0.68 – 0.83 0.55 – 0.70
Protein harici nitrojen miktarı 0.18 – 0.41 0.26 – 0.32 0.1 – 0.19
Kazein kaynaklı nitrojen oranı % 47.28 26.06 77.23
Whey proteini kaynaklı nitrojen oranı% 36.96 53.52 17.54
Protein harici nitrojen oranı% 15.76 20.42 5.23

Eşek sütünün artıları ve eksileri

Eşek sütünün; protein içeriğinin düşük olması; omega-3 ve omega-6 yağ asidi içeriği, laktoz içeriği, antibakteriyel etkili lizozim enzimi ve laktoferrin içeriğinin yüksek olması avantajlı özellikleridir. Laktoz içeriğinin yüksek olması nedeniyle, özellikle laktoz hassasiyeti açısından yetişkinler için uygun değildir. Ancak laktoz; kalsiyum ve magnezyum emilimini artırması yönünden de avantaj sağlamaktadır. Protein içeriğinin düşük olması daha az alerjen olmasını sağlarken, yağ içeriğinin düşük olması gereken enerjiyi sağlayamama açısından dezavantaj yaratmaktadır. Sodyum-potasyum-klor gibi minerallerden fakir olması, böbreklere binen yükün az olması yönünden avantaj sağlarken; kalsiyum içeriğinin düşük olması kemik gelişimi açısından dezavantaj yaratmaktadır. Eşek sütü tüm bu içeriğiyle, diğer sütlere kıyasla anne sütüne daha benzer bir bileşime sahip olma özelliği taşımaktadır.

Eşek sütü hangi durumlar için kullanılır?

Dünya Sağlık Örgütü’nün yayımladığı kılavuzlara göre; 1 yaşına kadar bebeklerin beslenmesinde, anne sütü dışında hiçbir süte yer verilmemelidir. 1 yaşından sonra ise, bebeğin sindirim sistemi ve böbrekleri süt için hazırdır. Bu dönemden sonra kalsiyum, fosfor ve çinkodan zengin inek sütü; bebeğin diş sağlığı, kemik sağlığı ve kas gücü için önemli bir besin haline gelir. Ancak bebeklerin %2-3’ünde bu dönemde inek sütü alerjisi görülmektedir. İnek sütü alerjisinin etkin tek tedavisi ise, çocuğun beslenmesinden inek sütünün çıkarılmasıdır. Bu durumda inek sütünün beslenmedeki yeri genellikle hazır mamalar, keçi sütü veya soya sütü ile doldurulmaktadır. Yapılan az sayıdaki çalışma, eşek sütünün de bu noktada kullanılabilecek bir alternatif olabileceğini işaret etmektedir. 2007 yılında yayımlanan, inek sütü alerjisi olan ve yaşları 6 ay ile 4 yıl arasında değişen (ortalama 2,5) 28 çocuğun katılımıyla yapılan bir çalışmada; bu çocuklarda eşek sütünün keçi sütüne kıyasla daha iyi tolere edildiği, alerjik problemlere daha az neden olduğu görülmüştür. Yine inek sütü alerjisi olan 46 çocuğun katılımıyla yapılan bir başka çalışmada da benzer şekilde eşek sütünün, iyi tolere edildiği gözlenmiştir.

Bazı bölgelerde eşek sütü, inek sütü alerjisi olmadan da 1 yaşından sonra inek sütüne tercih edilmektedir. Ancak kalsiyum gibi minerallerden inek sütüne kıyasla fakir olması, eşek sütünün ilk tercih olmasının önündeki en büyük engeldir. Bunun yanında ulaşılabilirlik ve maliyet açısından da dezavantajlı bir konumdadır. Ayrıca yağ oranın hayli düşük olması nedeniyle gerekli enerjiyi karşılamakta da yetersiz kalacaktır.

Asya ve Afrika’nın bazı bölgelerinde büyümeyi ve beyin gelişimini artırdığı düşüncesiyle yenidoğan bebeklere de eşek sütü içirilmektedir. Ancak eşek sütünün yenidoğanlarda kullanımına ilişkin bilimsel hiçbir kanıt mevcut değildir. Aksine ilk 6 ay sadece anne sütünün verilmesi gerektiği tüm dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir.

Eşek sütünün en çok etkili olduğu iddia edilen alan ise kanser tedavisidir. Eşek sütünü tüketenlerin büyük bir kısmı, bu ürünü kanserden koruduğu veya kanseri tedavi ettiğine inanarak tüketmektedir. Ancak eşek sütünün, başta kanser olmak üzere diğer sağlık problemlerinin herhangi birinde etkili olduğuna dair bilimsel hiçbir kanıt yoktur.

Eşek sütünün sağlık üzerine olan diğer etkilerine yönelik yapılan çalışmaların sonuçları nelerdir?

Yapılan bir laboratuvar çalışmasında; eşek sütünün, yüksek lizozim ve laktoz içeriği sayesinde probiyotik laktobasiller için iyi bir ortam teşkil ettiği görülmüştür. Bu durum, gelecekte eşek sütünün probiyotik ürünlerde kullanılabilecek potansiyel bir içerik olabileceğine işaret etmekle birlikte net bir şey söylemek için erkendir.

Bir başka laboratuvar çalışmasında; eşek sütünün, kan hücrelerinden vücutta damarları genişletme etkisi olan nitrik oksit isimli bir maddenin salınımına neden olduğu ve bu şekilde damar tıkanıklığını önleyici etkisi olduğu iddia edilse de, söz konusu çalışma yeterince güvenilir ve iyi dizayn edilmiş bir çalışma değildir. Bunun yanında bu bilgi, klinik çalışmalarla da doğrulanmamıştır.

2009 yılında yayımlanan, Çin’de, insan akciğer kanseri hücreleri üzerinde yapılan bir laboratuvar çalışmasında; eşek sütünün tümör hücrelerinin çoğalmasını önlediği ve dolaylı yollardan bu hücreleri öldürdüğü belirtilmiştir. Ancak bu çalışma da metodolojik yönden oldukça hatalı olan ve güvenilir, saygın dergilerde yer bulamayan bir çalışmadır. Zaten bir maddenin laboratuvar ortamında bir hücreyi öldürmesi, diğer hücrelere zarar vermeden insan vücudunda da aynı etkiyi yapacağı anlamına gelmez. Aksine laboratuvarda kanser hücresini öldüren belki binlerce maddeden yalnızca bir kaçı insan vücudundan da aynı etkiyi yaratabilmektedir.

Eşek sütü tamamen zararsız bir ürün müdür?

Literatürde eşek sütünün güvenlik profiline yönelik yeterli veri mevcut değildir. Bu konuda yürütülen çalışmaların sayısı yok denecek düzeydedir. Bir ürün hakkında yeterli çalışma olmaması demek; o ürünün olumsuz bir etki yaratıp yaratmadığı, mevcut tedaviyi olumsuz etkileyip etkilemediği, kullanılan ilaçlarla etkileşime girip girmediğinin bilinmemesi anlamına gelir.

Yapılan bir çalışmada; yenidoğan ve süt çocukluğu döneminde menenjit, sepsis ve nekrotizan enterokolit etkeni olan Enterobacter sakazakii bakterisinin üremesi açısından eşek sütünün riskli bir ürün olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan bu ürün, kişilerin sağlık problemlerinin esas tedavisini almamalarına neden olarak ciddi sonuçlar da doğurabilir. Ayrıca bu ürün için yapılan gereksiz harcamalar da ekonomik yönden kişiye zarar vermektedir. Bu yüzden bu ürünün tamamen zararsız ve güvenli olduğunu söylemek mümkün değildir.

Peki o zaman ne yapmak gerekir?

Eşek sütü yakın gelecekte içeriği itibariyle, inek sütüne alerjisi olan bir yaş üzerindeki çocuklarda kullanılabilecek bir üründür. Ancak hakkında yapılmış yeterli klinik çalışma olmadığından ve henüz önde gelen kuruluşların hazırladığı kılavuzlarda yer almadığından net olarak güvenmek ve önermek için henüz erkendir. Özellikle yüksek maliyeti de göz önünde bulundurulduğunda doğrudan süt olarak tüketmek yerine, gelecekte mamaların içeriğine eklenmesi durumunda tüketilmesi daha doğrudur.

Literatürde eşek sütünün başta kanser olmak üzere diğer sağlık problemlerinin herhangi birinde kullanıma ilişkin ise yeterli, güvenilir hiçbir kanıt mevcut değildir. Bunun yanında, önde gelen kanser kuruluşlarının bu ürünü bir alternatif ve tamamlayıcı tıp yöntemi olarak kabul etmek şöyle dursun, dikkate alıp hakkında bir fikir dahi beyan etmediği görülmektedir. Bu noktada, bu ürünlerle başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıkları tedavi ettiğini iddia edenlere itibar edilmemesi ve yok yere zaman, umut ve bütçe kaybı yaşamamak adına herhangi bir hastalığın tedavisi için bu ürünlere başvurulmaması son derece önemlidir.