Düzenli aspirin kullanımı, bir kez daha pankreas ve karaciğer kanseri de dahil olmak üzere gastrointestinal (mide-bağırsak) sistemdeki tüm bölgelerde önemli ölçüde azalmış kanser riski ile ilişkilendirildi.

Bulgular, 16 Nisan'da online olarak Annals of Oncology adlı dergide yayımlandı. Bu sonuçlar, 113 gözlemsel çalışmanın bugüne kadarki en büyük meta-analizinden geliyor.

Not: Meta-analiz, belirli bir konuda yapılmış birbirinden bağımsız birden çok çalışmanın sonuçlarını birleştiren ve elde edilen bulgularının istatistiksel analizini yapan en geniş kapsamlı araştırmalardır. Meta-analiz sonuçları, bilimsel anlamda en güçlü kanıtlardır.

Mevcut meta-analiz, aspirinin kolorektal (kalın bağırsak) ve diğer sindirim sistemi kanserleri üzerindeki olumlu etkisine dair daha fazla kanıt sağlar. Ayrıca daha uzun süre aspirin kullanımının kolorektal kanser riskini daha fazla azaltma eğiliminde olduğunu da göstermektedir.

Pankreas ve diğer sindirim sistemi kanserlerinin bazıları için yeni olan bu bulgular, yaşam kaybı oranları yüksek olan bu kanserlerin önlenmesinde etkileri olabilir.

Sonuçlar düzenli aspirin kullanımının sindirim sistemi kanseri riskini, kullanmayanlara kıyasla % 22 ile % 38 oranında azalttığını göstermiştir.

Düzenli aspirin kullanımı aşağıdaki kanserlerin riskini azaltır:

  • Kolorektal (kolon ve rektum = kalın bağırsak) kanser riskini 45 çalışmada % 27 oranında.
  • Özofagus (yemek borusu) kanserini 13 çalışmada % 33 oranında.
  • Mide kanserini 14 çalışmada % 36 oranında.
  • Karaciğer-safra yolları kanserini 5 çalışmada % 38 oranında.
  • Pankreas kanserini 15 çalışmada % 22 oranında.

Buna karşılık, düzenli aspirin kullanımının baş ve boyun kanserinde koruyucu etkisi olmadığı görüldü.

Aspirinin tarihi

Aspirin ve Kanserden Korunma

Kimyager Dr. Felix Hoffmann, 10 Ağustos 1897 tarihinde salisilik asidi asetik asit ile sentezleyerek saf asetilsalisilik asidi üretmeyi başarmıştır. Söğüt ağacının kabuklarından elde edilen asetilsalisilik asit ya da ticari ismiyle aspirin, pratik faydaları ve düşük riskte yan etkileriyle her evde bulunan vazgeçilmez bir ilaç haline gelmiştir. Aspirin; sıklıkla ateş düşürücü, ağrı kesici, inflamasyonu (yangıyı) azaltıcı etkileri için kullanılmaktadır. Ayrıca; kanı sulandırıcı etkisiyle de ritim bozuklukları, kalp yetmezliği, şeker hastalığı, damar tıkanıklıklarında uzun süreli düşük doz aspirin kullanımı bunlara bağlı kalp krizi, felç ve damarsal problemlerin gelişmesini önlemekte veya etkilerini azaltmaktadır.

Aspirin, etkilerini siklooksijenaz (COX) denilen enzimleri baskılayarak gösteren bir ilaçtır. COX1 enzimleri kanın pıhtılaşmasında görevli tromboksan A2 nin; COX2 enzimleri ateş, ağrı, yangının algılanmasında görevli prostagladinlerin sentezinde görevlidir. Dolayısıyla aspirin COX1 enzimlerini baskılayarak kanı sulandırıcı; COX2 enzimlerini baskılayarak ağrı, ateş, yangının algılanmasını engelleyici etki gösterir. Yani aspirin ağrıya, ateşe neden olan etkeni tedavi etmez; sadece bunların hissedilmesini azaltır.

Aspirinin kanserden korunmadaki etki mekanizması üzerine çalışmalar devam etmekle birlikte, halen net olarak ortaya konulmuş değildir. COX enzimleri ve COX enzimleri dışında birtakım mekanizmalar üzerinde durulmaktadır. Yapılan çalışmalarda; aspirinin, sfingozin-1-fosfat isimli bir molekülün salınımını engellediği gösterilmiştir. Bu molekül tümör büyümesi, tümörü besleyen yeni damarların oluşması (anjiogenez) ve yangısal olaylara neden olmaktadır. Dolayısıyla aspirinin bu molekülün salınımını engellemesi, kanserden korunmadaki etkisi için oldukça olası bir mekanizmadır. Bunun dışında aspirinin etkilediği farklı aracı moleküller üzerinde de durulmaktadır.

Birçok kanser ölümü aspirin kullanımı ile önlenebilir mi?

Araştırma yazarlarına göre bu bulgular, gastrointestinal kanserlere bağlı birçok ölümün düzenli aspirin kullanımı ile önlenebileceğini düşündürmektedir. Hatta çalışmanın dikkat çekici bulgularından biri de daha uzun süre aspirin kullanımının, kanser riskini daha fazla azalttığıdır.

Örneğin, 1 yıllık kullanımla aspirin, kolorektal kanser riskini sadece % 4 azaltırken 3 yıllık kullanım % 11 azalttı. Ayrıca günlük alınan doz da risk azalması ile ilişkili bulundu.

Kolorektal kanser için nispi risk azalması günlük 75 mg alınan aspirin için % 10; günlük 81 mg için % 11; günlük 100 mg için % 13; günlük 325 mg için % 35 ve günlük 500 mg için % 50 olarak raporlandı.

Bununla birlikte, araştırmacılar, en yüksek aspirin dozu için% 50 risk azaltma tahmininin sadece birkaç çalışmaya dayandığını ve bu bulgunun dikkatle yorumlanması gerektiğini belirtmektedir. Bununla birlikte aspirinin diğer kanserlerin riskini azaltmak için ne zaman ve ne dozda başlanması gerektiği konusunda netlik bulunmamaktadır. Örneğin, karaciğer kanseri için öncü lezyonlar varlığında veya karaciğerde önemli miktarda skar oluşmuşsa, aspirinin nihai kansere karşı herhangi bir koruyucu fayda sağlaması için çok geç olması mümkündür.

Bu nedenle kolon ve rektum kanserleri dışındaki kanserlerin önlenmesi için aspirin kullanılmasını önermek zordur.

Amerika Birleşik Devletleri Önleyici Hizmetler Görev Gücü, aspirinin 5-10 yıllık kullanımdan sonra yüksek riskli hastalarda kolorektal kanser sıklığını azalttığına dair yeterli kanıt bulunduğunu söylüyor.

Uyarı: Bireyler, doktorlarıyla kansere karşı aspirin kullanımının potansiyel risk ve yararlarını görüşmeliler. Örneğin kanamaya meyilli birisi için aspirin kullanımı ciddi risk oluşturabilir. Bu nedenle bu karar hekim gözetiminde ortaklaşa alınmalıdır.

Bu meta-analiz, aspirin kullanımının kanser riski azaltmadaki etkisinin daha net kanıtlanması için randomize klinik araştırmalara ihtiyaç olduğuna işaret etmektedir.

Aspirinin özellikle kolorektal kanser riskini azaltabileceğini gösteren güçlü kanıtlar vardı. 2016 yılında JAMA Oncology adlı dergide yayımlanan iki büyük geleceğe dönük grup çalışması (Hemşirelerin Sağlık Çalışması [1980-2010] ve Sağlık Uzmanları Takip Çalışması [1986-2012]), uzun süreli aspirin kullanımı (≥ 6 yıl) ile kolorektal kanser riskinde % 19 ve herhangi bir gastrointestinal kanser riskinde % 15 gibi güçlü risk azalmaları olduğuna dair kanıt sağlamıştı.

Bu yeni meta-analiz, pankreas ve karaciğer kanserleri hakkında bilgi ekliyor.

Yazarlar, pankreas kanserinde % 20'lik bir azalma gözlemlediler, bu da pankreas kanseri gibi zor bir kanserin önlenmesinde sınırlı seçenekler olduğu için önemlidir.

Ayrıca karaciğer-safra yolları kanserlerinin riskini azaltmak için bazı kanıtlar buldular, ancak aspirin kullanım süresi için veriler, doğru süre-risk değerlendirmeleri sağlamak için çok sınırlıydı. Son zamanlarda, aspirin kullanımının kronik hepatit B hastalarında hepatosellüler (karaciğer) kanser riskinin azalması ile ilişkili olduğu göz önüne alındığında, potansiyel bir yarar olduğunu düşündüren bu veriler önemlidir.

Kanserde risk azaltma ve önleme ne anlama gelmektedir?

Risk azaltıcı bir davranışta bulunduğunuz zaman (örneğin aspirin kullanma, kilo verme, sigara veya alkolü bırakma), bu, o kanserin mutlaka önleneceği anlamına gelmez, ama normalde o kansere yakalanacak kişilerden "bazılarının" kansere yakalanmayacağı anlamına gelir. Sayılarla örnek vermek gerekirse, "aspirin kullanılması kolon kanseri riskini % 22 azaltır" demek, kansere yakalanması gereken her 100 kişiden 22'sinde kanserin önlendiği anlamına gelir. Buradan da anlaşılacağı üzere, aspirin kullanılması kanser riskini sıfırlamaz ve aspirin kullandığınız halde kolon kanserine yakalanabilirsiniz, ama yakalanma riskiniz daha düşüktür. Ayrıca mide-bağırsak sistemi dışındaki kanserlerde bu risk azalması net değildir. 

İlgili Konular: