Kemoterapi alacak bir hasta ile doktoru enfeksiyon riski ve nasıl korunabileceği hakkında konuşur. Kanser tedavisi sırasında enfeksiyon riskinin en önemli belirleyicisi, kanserin türüne göre uygulanan ilaçlardır. Genel bilgi olarak kan ve kemik iliği (hematolojik) kanserlerinin tedavisi sırasında savunma hücrelerimizin sayısı çok daha belirgin bir şekilde düştüğü için enfeksiyon riski daha fazladır. Hatta hematolojik kanserlerin bir kısmı, direk olarak savunma hücrelerinin kanserleşmesi sonucu oluşur ve bu durumda savunma sistemi tedavilerle geçici olarak tamamen baskılanır.

Organ kanserlerinin (akciğer, meme, kalın bağırsak gibi) tedavisi sırasında da yine uygulanan ilaçlara, bağışıklık sistemi zayıflatıcı tedavilere karşı önlem alınıp alınmamasına, daha önce tedaviye bağlı enfeksiyon öyküsüne, hastanın yaşına ve genel durumuna göre enfeksiyon riski değişebilir.

Enfeksiyonlarla savaşma görevi olan beyaz kan hücrelerinin azalmasına rağmen muhtemel riskli durumlarda nasıl korunabilirsiniz? Normal hayatınıza bu anlamda devam edebilir misiniz? Sevdiğiniz aktiviteleri yapmak veya sevdiklerinizle yakın temasta bulunmak sizi risk altına sokar mı? Evcil hayvanlarınızla ilgili nelere dikkat etmelisiniz? Gelin bu soruların cevaplarına beraber bakalım.

Kemoterapi sırasında enfeksiyon riskine neden çok dikkat etmelisiniz?

Bu sorunun birkaç cevabı var;

  1. Kemoterapi sırasında vücudunuz için enfeksiyonla savaşmak daha zor bir hale gelir ve enfeksiyon kolayca büyüyüp yayılabilir. Antibiyotikler belki yardımcı olabilir, ama burada bağışıklık sisteminiz daha büyük rol oynamaktadır.
  2. Bağışıklık sistemi baskılandığı zaman; normalde hastalığa sebep olmayan virüs veya bakteriler bu dönemde enfeksiyona yol açabilir, buna fırsatçı enfeksiyon denir. Hastalık dışında günlük hayatta da sürekli mikroorganizmalara maruz kalırız, ancak bağışıklık sistemi görevlerini yerine getirebilecek kapasitede olduğu için daha az enfeksiyona yakalanırız. Bağışıklık sistemi kanserin kendisine veya tedavisine bağlı olarak zayıfladığında, mikroorganizmalar bedenimizde daha kolay hastalık yapar hale gelir.
  3. Klinik veya hastane ortamında maruz kalınan mikroorganizmalara bağlı gelişen enfeksiyonların tedavi edilmesi daha zor olabilmektedir; bu tür enfeksiyonlara nazokomiyal enfeksiyonlar denir. Nazokomiyal enfeksiyonlara standart antibiyotiklere dirençli olabilen mikroorganizmalar neden olurlar ve tedavileri hem daha uzun hem daha zorludur.
  4. Kanserli bireylerde enfeksiyonu fark etmek de zordur. Örneğin akciğer kanserli bir hasta için öksürüğün, kanser hastalığı sebebiyle mi yoksa yeni gelişen bir enfeksiyondan mı kaynaklandığı hemen fark edilmeyebilir. Ayrıca bir bağışıklık sistemi tepkisi olan ateş, zaten bağışıklık sistemi zayıf olan bir hastada, enfeksiyonun erken döneminde ortaya çıkmayabilir.

Enfeksiyon riski olan durumlar ve dikkat edilmesi gerekenler

Kalabalıkta diğer insanlarla aynı ortamda bulunmak

Kemoterapi uygulanan bir dönemde hasta için enfeksiyon riskinin yüksek olduğu durumlardan biri kalabalık ortamlardır. Bu ortamlara örnek olarak; otobüs, uçak veya alış-veriş merkezleri gibi mekanlar sayılabilir. Özellikle kış aylarında gribal enfeksiyonun yaygın olma ihtimalinin arttığı dönemlerde mümkün olduğunca bu gibi ortamlardan uzak durmanız önerilir. Kan ve kemik iliği kanserleri için kalabalık ortamda bulunma konusunda daha dikkatli olunmalıdır, eğer bulunulacaksa maske takılması gerekebilir. Organ kanserlerinin tedavi sürecinde ise bu konuda daha yumuşak tedbirler alınabilir, rutin maske takılmasına gerek yoktur.

Hasta bir kişi ve enfeksiyon riski

Kanser tedavi sürecinde sevdiğiniz kişiler veya aile bireylerinden uzak kalmayı, odanın ayrılması gibi bir tedbir alınmasını önermiyoruz. Eğer ailede soğuk algınlığı veya grip benzeri bir hastalık geçiren varsa; doğrudan fiziksel temastan kaçınılmalı, aynı su bardağı veya makyaj malzemesi kullanılmamalı. En önemli ve etkili tedbir ise el yıkamadır.

- İlgili konu: Kanserli hastalar grip veya zatürre aşısı yaptırabilir mi?

Gıdalar ve enfeksiyon riski

Gıda kaynaklı enfeksiyonlar, dünya genelinde en yaygın enfeksiyon şeklidir. Kemoterapi sırasında gıda kaynaklı enfeksiyon riskini azaltmak için bazı öneriler şunlardır:

  • Çiğ veya az pişmiş hayvansal ürünleri tercih etmeyiniz. Örneğin; kırmızı eti iyi pişmiş tüketin ve tedavi sürecinde çiğ deniz ürünleri yememeye dikkat edin.
  • Yumurtanın sarısı dahil her yeri tamamen pişmiş olmalı.
  • Bütün gıdalarınızı bol suyla iyice yıkayın.
  • Dolaylı yoldan enfeksiyon riski olabilecek durumlara dikkat edin. Örneğin; et-tavuk kesmek için kullandığınız tahtayı sebze-meyve kesmek için de kullanmayın.
  • Küflü-eski peynir türlerini tercih etmeyiniz.

Evcil hayvanlarla ilgili dikkat edilmesi gereken durumlar

Köpekler ve kediler gibi evcil hayvanlar şüphesiz en iyi dostlarımız. Hatta kanser tedavi sürecinde ve diğer zor zamanlarımızda terapi etkisi olduğu bir gerçek. Ancak kemoterapi sürecinde kişiler normalde etkilenmeyecekleri bazı enfeksiyonlara karşı daha açık ve hassas bir bünyeye sahip olmaktalar. Bu nedenle dikkat edilmesi gereken bazı konular özetle;

  • Hayvanlarınızın aşılarını aksatmayın
  • Kedi kumu, akvaryum suyu değiştirme, köpek gezdirirken olan temizlik işlerinizi mümkünse siz yapmayın veya tek kullanımlık maske-eldiven kullanarak her gün değiştirin. Hijyene önem verin.
  • Kemoterapi sırasında henüz tanışacağınız yeni bir evcil hayvan edinmeyin. Bu dönemde daha fazla ilgiye ve eğitime ihtiyaç duyacaklardır ve sizin bol dinlenmeye ihtiyacınız olacak.
  • Kedilerinizi dışarı çıkarmayarak, dışardan enfeksiyon taşıma ihtimalini azaltırsınız.

- İlgili konu: Can dostlarımız evcil hayvanlar kanser tedavisinde yanımızda

Enfeksiyonlardan korunmak için diğer öneriler

  • Günlük olarak banyo yapın,
  • Yumuşak diş fırçası kullanın,
  • Çöp atmak dahil her türlü riskli durumlarda tek kullanımlık eldiven kullanın,
  • Sadece sabun ve suyla bol bol ellerinizi yıkayın. Kurulamak için başkasının kullanmadığı temiz havlu ya da kâğıt havlu kullanın.

Kemoterapi sürecinde enfeksiyon belirtileri

Bu belirtilerden birinden ya da birkaçından şikayetçi olursanız doktorunuzla mutlaka paylaşın:

  • Ateş
  • Üşüme 
  • Öksürük
  • Nefes darlığı 
  • İdrar yaparken ağrı ya da sık idrara çıkma isteği
  • Baş ağrısı veya gergin boyun
  • Karın ağrısı 
  • İshal

Enfeksiyon riskini azaltmak için kan yükseltici iğneler

Başta kemoterapi olmak üzere radyoterapi, immünoterapi veya bunların kombinasyonları savunma hücrelerimiz olan beyaz kan hücrelerinin sayısını düşürebilir.

Beyaz kan hücrelerinin genel adı lökosittir; lökositler içinde bakterilere karşı savaşan ana hücreler ise nötrofillerdir. Lökosit sayısının kanon milimetreküpünde 3000’in altına düşmesine lökopeni, 1000’in altına düşmesine ise ciddi lökopeni denir. Nötrofil sayısının milimetreküpte 1500’ün altına düşmesine nötropeni, 500’ün altına düşmesine ise ciddi nötropeni denir. Eğer bu tabloya ateş de eşlik ederse febril nötropeni denir. Febril nötropeni, onkolojinin acil durumlarından biridir; hastaneye yatış ve damardan antibiyotik uygulaması gerektirir. Bu durumdan korunmak için GCSF adını verdiğimiz kan hücresi büyüme faktörü iğnesi ( filgrastim, lenograstim, pegfilgastrim gibi ), tedavinizin bir parçası olarak onkoloğunuz tarafından planlanabilir. Kemoterapi rejimlerinin lökopeni veya nötropeni yapma potansiyeli farklı olduğu için, bu kan yükseltici iğneler her kemoterapi sonrası uygulanmaz.

Sonuç olarak, kansere veya tedavisine bağlı bir yan etki olarak enfeksiyon riskinde artış söz konusudur, fakat günümüzde – tıpkı kemoterapiye bağlı bulantı azaltmada başarılı olduğumuz gibi – kanser tedavisine bağlı enfeksiyon riski de çoğunlukla yönetilebilir ve önlenebilir bir durumdur.